İzmir kimin umurunda!
Nevzat Dönmez

Nevzat Dönmez

İzmir kimin umurunda!

01 Mayıs 2017 - 00:23 - Güncelleme: 01 Mayıs 2017 - 10:31

Bu yazıyı geçen yılın Kasım ayında yazmıştım. Bir kez daha hatırlanmasında yarar görüyorum:
 

EGE Tv ve İzmir

Çok sevdiğim İzmir aşığı sanatçı dostum Haluk Işık ne demişti o büyüleyici mısralarla dolu şiirinde:
"Sen “9 Eylül” dersin iki kelime
Sen "İzmir" dersin iki hece
Ben değişen yazgı anlarım
Özgürlük anlarım, bağımsızlık,
Sen “İzmir” dersin iki heceyle
Ben sevinçten ağlarım
Tarihin başı mı dönmüş
Şimşek hızı geldiklerinde?

Şaşırmış mı toprak
Ayakları yere değmeyen atlar geçerken?
Önce deniz mi görmüş
Kavruk yüzlü neferleri?
Bugün 9 Eylül
Tam sırasıdır canlandırmanın hatıraları…
Sen "9 Eylül" dersin iki kelime
Ben onurlu bir halk anlarm
Rüzgarın çevirdiği sayfa anlarım
Sen “İzmir” dersin iki hece
Sen saygıyla ayağa kalkarım…"
Ya, yıllarca birlikte çalışmaktan onur duyduğum Yılmaz Özdil, neler yazmış İzmir için:

"Simite gevrek deriz biz...
Çekirdeğe çiğdem.
Kordon elektrik aleti değildir.
Kumru da kuş değildir bizim için...
Yengen’i yeriz.
Sen sigorta dersin... 
Biz asfalya deriz.

Uzatmayız...
Gidiyom geliyom deriz.
Domates dediğin, domat işte.
Evimiz isterse 800 metrekare olsun, balkonda otururuz. Hıdrellez filan gibi mazeretler uydurur, sabaha kadar sokaklarda içeriz. 
Bi oturuşta 60’ar 80’er midye yeriz, istifno severiz, cibez’e bayılırız; gece 3-4 gibi boyoz’a dalmazsak, kan şekerimiz düşer! 
Boş lafa karnımız toktur bu arada, "tırışkadan teyyare" gibi atasözlerimiz de vardır..."
Kulağa ne güzel geliyor değil mi?
Usta şair ile yazarın kaleminden çıkan İzmir ne kadar büyüleyici.
Ama inanın eksik. Hem de çok eksik!
Sevgili Haluk, sevgili Yılmaz, sizin yazdıklarınıza ben üzülerek bir kaç satır daha ekleyeceğim.
İzmir, kendi değerlerine sahip çıkamayan, 

Değerleri teker teker gittikten sonra ancak kıymetini anlayan bir kent.
Birbirimizi yedik, Süper lig'de takım bırakmadık.
En baba şirketlerimizin merkezini İstanbul'a taşıdık.
İzmir'de İzmirlilerden kazanıp İstanbul'da harcadık.
İzmir'de yaşam savaşı veren tiyatrolara destek için tek bilet bile almazken, İstanbul'dan gelen sıradan oyunlara kapalı gişe yaptırdık.
Mahallemizden, sokağımızdan haber yapan yerel gazetelerimizi yaşatmak için kılımızı bile kıpırdatmadık.
İstanbul'daki su patlağını, trafik sıkışıklığını manşete taşıyan sözde ulusal gazeteler masalarımızı süsledi...
Yerel televizyon diye bir şey bırakmadık. 
Tek tek kapanmalarını seyrettik.
Şimdi duydum ki onlarca gazeteci arkadaşımın çalıştığı  Ege Tv de, gelirleri giderlerini karşılamadığı için kapanıyormuş.

Gazeteci arkadaşlarım işsizlik ordusuna katılacakmış kimin umurunda.
Çok üzüldüm ama hiç şaşırmadım.
İzmir'de inşaatlar yapan İzmirli müteahhit bile, reklamını İstanbul televizyonlarına verirse nasıl yaşasın Ege Tv'ler...
Adı Ege Tv yerine, İstanbul Tv olsaydı bu hale gelir miydi sanıyorsunuz.
Bu kent kendi değerlerine sahip çıkmıyor.
Milletvekillerimiz bile dışarıdan kontenjandan geliyor.
Bize bizden birileri lazım değil.
Bize, Simite gevrek, domatese domat, çekirdeğe çiğdem demek, bir de İstanbul hayranlığı yeter..."

Sonunda kapattılar EGE Tv'yi.
Kapanan bir televizyon kanalı değil, bir kentin sesi soluğu kesildi aslında.
Hadi beyler, iyisiniz.. Başardınız sonunda. 
Açın şimdi "ulusal" denen İstanbul kanallarını.
Bakın bakalım İstanbul'da sular kesik, trafik sıkışık mı...
İzmir kimin umurunda!

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar