Kimdi Mustafa Balbay.
Gazeteci.. Köşe yazarı.
Günün birinde, bana göre de haksız şekilde hapse atıldı.
O sıralar cezaevinde olan yüzlerce gazeteciden biriydi.
Ama o diğerlerinden şanslıydı.
Onun, o zamanlar İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel gibi bir arkadaşı vardı.
O dönemdeki baskılar nedeniyle kimse Balbay'ın adını ağzına almazken, Sertel, “Balbay'a özgürlük” diye bayrak açtı.
Herkes mimlenmekten, fişlenmekten korkup Silivri yolundan bile geçmezken, Sertel İzmir'i Silivri'ye taşıdı.
Balbay ismini hep gündemde tuttu.
Sertel, basın özgürlüğü adına, arkadaşlık adına, başını taşın altına koyarken, siyaset yaptığı partisi de ona destek verdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu devreye girdi.
Balbay'ın özgürlüğüne kavuşması için onu milletvekili yaptı.
Balbay özgürlüğüne kavuştu.
Milletvekili olarak ne yaptı bilmiyorum.
Yazarsa öğreniriz.
Sonra yeni bir seçim dönemi geldi.
Atilla Sertel aylar önce İzmir'den aday adayı olduğunu açıklamıştı.
Mustafa Balbay buna rağmen İzmir'den ön seçime gireceğini açıkladı.
Kendisini hücrede çürümekten kurtaran Sertel'e rakip oldu.
Önseçimde ona karşı yarıştı.
1 Kasımda yine milletvekili seçildi.
Bu kez, sıradan bir mahkumken kendisini milletvekili yapıp özgürlüğüne kavuşturan kişinin koltuğuna gözünü dikti.
2 Kasımda ilk açıklamasını yaptı.
“Kılıçdaroğlu başarısız oldu. CHP Genel Başkanlığına adayım... ”
Sonra ekledi:
“Kılıçdaroğlu iyi ama çevresi kötü...”
O isim vermedi ama kötü dediği çevredekilerin arasında Atilla Sertel de vardı.
Size hiç yorum yapmadan kısa bir kronoloji yazdım.
Yorum yazmak istiyorum ama elim gitmiyor.
Hani, kıssadan hisse derler ya..
Onu yapayım.
Alan alır hissesini...
“Derede boğulmak üzere olan akrep “Ne olur kurtarın” diye yardım istiyormuş.
Arkadaşlarıyla dere kenarında oturan adam akrebin çığlığını duymuş.
Kalkmış, akrebi suyun içinden almış.
Arkadaşları telaşla “at onu seni sokacak” demişler.
Adam dinlememiş onları.
Tam o sırada akrep kendisini sudan çıkaran adamın elini sokmuş.
Arkadaşları biz sana demedik mi? demişler.
Adam arkadaşlarına şu cevabı vermiş.
“Olsun.. Ortada olağanüstü bir şey yok. Ben insanlığımı yaptım o da akrepliğini...”