Her birey eşittir...
Kimse kimseden hiçbir şekilde üstün değildir.
Herkes diğer bireylere saygılı olmalı ve her bireyin farklı olup herkesin farklı düşüncelere, görüşlere, kişiliklere veya zevklere sahip olduğu gerçeğini kabullenmelidir.
Her birey, her canlı aynı haklara sahiptir.
Öncelikli olarak: Her canlı yaşama hakkına sahiptir.
Her canlı istediği şekilde davranabilme istediği şeyleri sevebilme hakkına sahiptir.
Doğadan bir örnek gerecek olursak;
Bir çiçek sarı, diğeri kırmızı olduğundan sarı çiçeklere nefret duymayız.
Ya da bir çiçeğin çok sulanması gereklidir fakat başka bir çiçek suyu sevmiyordur...Bunun için suyu sevmeyen bitkiyi söküp atmayız, bitki bu şekilde yaratılmıştır.
Suyu sevmeyen çiçeği ikide bir sularsanız sonunda çiçeği çürütürsünüz, bir bitkiyi olmadığı bir bitki olmaya zorlayamazsınız, bu onu öldürür.
Her bitkinin, canlının ve insanın yaşamına ve yaşam tarzına saygı duyulmalıdır.
Bir insanı sevdiği şeylere veya olduğu kişiye göre yargılayamazsınız. Onlar öyle doğmuştur. Olduğunuz kişi sadece bedeniniz değildir, önemli olan içeride, ruhsal olarak kim olduğunuzdur.
Dış görünüş ve bedenler kimseyi birbirinden farklı yapmaz.
Yaşama saygı duymamak derken, ben her insanın kendi istediği şekilde, saygı çerçevesinde kendi olarak yaşaması gerektiğini düşünüyorum.
Her insan kendi olmalı..
Bunun için herkese bir şans verilmeli.
Çünkü kendiniz olamadığınız bir yaşamı yaşamaktan daha iç karartıcı ve kırıcı bir şey yoktur.
Bu yüzden Bursa’da yaşanan, başkasının kendi olmasına saygı duymayan, nefret dolu insanlar yüzünden yaşanan trans kadın cinayeti, bunun hakkında en azından birkaç paragraf yazmam gerektiğini hissettirdi.
Osmangazi semtinde yaşadığı bildirilen trans kadın Begüm, 9 Ağustos tarihinde ortadan kaybolmuştu.
Aradan 10 gün geçtikten sonra Begüm’ün cansız bedeni boş bir otel binasında bulundu. Arkadaşlarının söylediğine göre Begüm’ün bedeninde bıçak darbeleri ve morluklar bulunuyor.
Sosyal medyada sadece birkaç yerde gördüğüm, sıkça rastlamadığım bir haber olarak karşıma çıktı.
Bu cinayet bir kadın cinayetidir.
Fakat insanların transofobisi ve ön yargıları yüzünden Begüm’e olanlar, fazla ses getirmedi.
En azından ben öyle düşünüyorum.
Ne zaman hayvanlara veya bir insana bir şey olsa insanlar seslerini çıkartıyor ve bu güzel bir şey. İnsanların haklar için bir araya gelmesi mutluluk verici, fakat neden bazı ‘İnsan Haklarını Savunan İnsanlar’ neden bu olay olduğunda seslerini çıkarmadı?
Sadece Begüm için değil, bir sürü trans, LGBT bireyleri, şu ana kadar her türlü nedenden, ön yargılar ve cahiliyetin getirdiği nefretin kurbanı olan her birey, tecavüze kurban olan bireyler kimsenin olamadığı kadar cesur ve güçlü insanlardı.
Bir cinsiyetten, renkten veya inançtan fazlası olduklarını biliyorlardı ve aslında önemli olan kim olduğunu bilip, kendileri olmalarıydı.
Herkes istediğini giyebilmeli, istediğini yapabilmeli, istediğini sevebilmeli ve istediğini düşünebilmeli. Herkesin buna hakkı var.
Her canlının yaşamaya ve büyümeye hakkı var fakat kimsenin bunu onların elinden almaya hakkı yok.
Buraya bunun hakkında paragraflar yazabilirim ama umuyorum ki bu bir paragrafta size neyin önemli olduğunu anlatabilmişimdir.
Bu platforma yazarak umarım bu konu hakkındaki düşüncelerimi daha fazla insana ulaşmasını sağlamış ve sizin bir şeylere başka bir perspektiften bakmanızı sağlamışımdır.
Açık görüşlü olun, ön yargılı olmayın ve herkesle empati kurun.
Bireylere ve her bir canlıya saygı duyun.
Nefret veya saygısızlık size bir şey kazandırmaz, herkes istediği gibi yaşasın.
Begüm’e olanlar beni gerçekten çok üzdü ve bunun ilk olmaması ve üzücü bir şekilde son da olmayacak olması her zaman değinmek istediğim bir konuya değinmemi sağladı.
Begüm’e rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.
YORUMLAR