Yalanlar ve gerçekler
Yalçın Kocabıyık

Yalçın Kocabıyık

Ne yapmalı?

Yalanlar ve gerçekler

02 Nisan 2017 - 19:15

16 Nisan'da yapılacak Anayasa değişikliği referandumuna 2 hafta kaldı.

Taraflar ve söylemleri netleşti. Sahaya inildi,

Halkla karşı karşıya gelindi.

Mitingler yapılıyor.

Görsel ve yazılı basın, reklamlar, sanal sosyal paylaşım ağları kullanılarak propagandalar devam ediyor.

Kullanılan söylemlere bakınca her geçen gün gerçek ile yalan arasında mesafenin giderek kapandığına şahit oluyoruz.

Önceleri olmayanın varmış gibi, olanın da yokmuş gibi gösterilmesi ve anayasa değişikliğine ait söylenenleri, ''Bunlar doğru değil, doğrusu bu ''diyebiliyorduk.

Ancak gün geçtikçe gerçek olmayanların daha çok söylendiği, açıkça yalan söylenmeye başlandığı ve bu yalanlardan, bu gerçek olmayan söylemlerden medet umulduğu günlere geldik. 

Tarafların bilinçli tercihi, bu siyasi mühendislikle amaçlarına ulaştığı doğrudur.

Çünkü yalanın yayılması, gerçeğin ortaya çıkmasından çok daha hızlıdır.

Eninde sonunda gerçek geçte olsa ortaya çıkar ama iş işten geçmiş de olabilir.

Bir söz vardır, ''Gerçek çizmelerini giymeden, yalan, dünyayı iki kez dolaşırmış.''

Bugünlerde de gerçeğin çizmelerini giydiği ve yalanı yakalamak için peşinden koştuğunu görüyoruz.

Gerçeğin önüne algıyı koymak, neyin gerçek olduğu değil,halkın neye inandırıldığı ''gri propaganda'' tekniğinden faydalanmak siyasi ahlaksızlıktır.

Oysa siyasette dürüstlük ,özü-sözü bir olmaktır.

Halka her koşulda gerçekleri doğruları söylemektir.

Unutmamak gerekir ki''Dürüstlük taşınması güç bir yüktür,ama başı her zaman dik tutar.'' 

Hele hele düşmanlarımızınnTürkiye'yi hedefe koyduğu, tüm kozlarını oynadığı,tüm imkanlarını seferber ettiği, halkın kutuplaşmasını istediği, iç huzurun bozulması için çalıştığı bu günlerde halkımıza doğruları söylemek, gerçekleri anlatmak çok önemlidir..

Olmayanı varmış gibi göstermeye çalışmak, Türkiye düşmanlarına bilerek veya bilmeyerek yardım etmektir. 

Uluslararası tüm şer ittifakları 16 Nisan Referandumunu fırsat bilerek seferber olup,Türkiye'de kaos yaratıp,halklar arasında kutuplaşma yaratmak istemektedirler.

Kutuplaşma zıtlaşmadır, ayrışmadır, siyah beyaz kadar farklılaşmadır.

Asla bir araya gelememenin gerçeğidir. 

Tahamülsüzlüğün sebebidir.

Kutuplaşma, iç barışın zedelenmesi, birliğin dağılması yani başımıza gelebilecek çok büyük felaketlerin habercisidir.

Kutuplaşma millet olma şuurunun zedelenmesi,ortak yazgıda,ortak inanç ve kültürde ayrışmadır.

Bir evin öteki eve ,kardeşin kardeşe düşman olmasıdır.  

Millet iradesinin sarsılmadan,yılmadan , dirençle,kararlılıkla ilerlemeye devam etmesi ve millet devlet bütünleşmesi için,siyaset yapanların halka, milletvekillerinin millete  doğruları,gerçekleri söylemesi gerekir.

Siyasi ve şahsi menfaatlerini unutup,önce milletin,vatanın menfaatlerini  düşünmesi gerekir.

Sonuç ne olrsa olsun 16 Nisan sonrası bizler, devleti, milleti, vatanı, bayrağı ile inanç ve kararlılıkla Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği muassır medeniyetlere doğru yürüyüşümüzü  sürdüreceğiz .

Bu Türkiye Cumhuriyeti sevdalılarının yemini olmalıdır.      

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar