Urla Balıklıova'da neler oldu
Yalçın Kocabıyık

Yalçın Kocabıyık

Ne yapmalı?

Urla Balıklıova'da neler oldu

23 Ocak 2016 - 00:18

Urla Balıklıova'da 74 Hane Hukuki süreç tamamlanmadan Belediye Başkanı Sibel Uyar tarafından polis zoruyla yıktırıldı.

Bu olayın başından beri bir aktivist olarak İzmir Konfederasyonu adına mücadele verdim.

Artık yapılacak bir şey kalmadığı içinde üzülerek konuşmama kararı almıştım. Ancak dün özelden aldığım bir mesaj, benim bu yazıyı yazmamı zorunlu kıldı.

Mesaj  yıkılan 74 evden birinde oturan, üniversite öğrencisi Tuana Karanca kardeşimden geldi.

Tuana, ''Belediye Başkanı Sibel Uyar basın yoluyla kamuoyunu yanlış bilgilendiriyor. Konuyu başından beri takip eden biri olarak lütfen doğruları söylermisiniz?'' diye benden ricada bulundu.

Bu saatten sonra amacına ulaşmış bir kişiye ne etkimiz olur bilemem ama evlerinizin haksız yere yıkıldığını dün söylüyordum. Bu günde sen istediğin için tekrar söylüyorum.

Yusuf Altun, evlerinin yıkılmaması için mücadele veren yüzlerce kişinin öncülüğünü yapan yürekli insan yaptığı bir basın toplantısında ''Sivil Toplum nerede?'' diye sorunca, İzmir Konfederasyonu olarak karar aldık. Konuyu baştan sonuna kadar inceledik. Dosyalarla Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar ile bir araya geldik.
Konuyu açar açmaz, ''Bunu hiç konuşmayalım, yapılacak bir şey yok. Oraları yıkılacak'' dedi.
Ben de ''Sayın Başkan yanlış yaparsınız. 2014 yılı başında yasalaşan 6360 Sayılı Büyük Şehir Yasası ile Balıklıova köy  statüsünden çıkartıldı. Mahalleye dönüştürülerek Urla Belediyesi'ne dahil edildi.
Bu tarihten itibaren sizin yönetiminize geçmiştir. Ancak bu yasanın amir hükümlerine göre, devir tarihine kadar belediyenize devredilen mahalleye dönüştürülmüş Balıklıova köyünün mevcutları ile ilgili, köy tüzel kişiliğinde muhtarlıkla yapılmış sözleşmeleri, uygulamaları aynen kabul etmek zorundasınız.
'Encümen Müdürlüğünüz de devir tarihinden önce oluşan bu yapılaşmalar için bir karar alamaz. Çünkü 6360 Sayılı Büyük Şehir Yasası mahalleye dönüştürülmüş köyler için bir imar affı niteliğindedir.
Aksi taktirde köy statüsünde muhtarlık izni ile yapılan köydeki bütün yapıları yıkmanız gerekir.
Bu yasayla Türkiye'de binlerce köy mahalleye dönüştürülmüş, ama bu güne kadar bir dam bile belediyelerce yıkılmamıştır'' dedim.
Sibel hanım da, ''Doğru söylüyorsunuz ama bunlar işgalci ve Urla Kaymakamı buraları daha önce mühürlemiş bizi niye yıkmıyorsunuz? diye sıkıştırıyor. Kaymakam beyle görüşün sonra tekrar değerlendirelim'' dedi.
Biz de Urla Kaymakamı ile görüştük.
Sayın Kaymakam, ''Burada benden çok önce 1998 yıllarında fen ve sağlık kurallarına aykırılıktan bir mühür zaptı yapılmış. Ancak yıkım kararı alacak ve yıkımı yapacak olan Urla Belediyesidir. Bizden yardım isterse kolluk kuvveti göndeririz'' dedi.
Biz, ''Sizden böyle bir resmi talepte bulunuldu mu? diye sorduk.
''Hayır, yalnız bir törende sözlü olarak sayın başkan burasıyla ilgili şikayetlerin olduğunu söyledi''cevabını aldık.
Sibel hanımla bir daha görüşemedik Yıkıma karar verdiğini, hiç kimseyle de görüşmek istemediğini öğrendik.                 Mağdur ailelerle sivil toplum kuruluşları önce Urla Belediye binasında sonrada CHP İl binasında basın toplantıları yapıldı.
Sonucunda çözüm sağlanana kadar il binasını işgal kararı alındı.
İl Başkanı sayın Bedri Sertel ve Milletvekilimiz Musa Çam, Sibel hanımı aradı ancak olumlu cevap alınamadı.
Mağdur aileler eylemi Ankara'ya taşıma kararı alınca, Musa Çam, Genel Merkezi aradı.
Genel Başkanın yardımcısı aracılığı ile hukuk süreci sonuna kadar yani Danıştay kararına kadar yıkımların yapılmayacağı sözü verildi.
Bu karar alkışlanarak eyleme son verildi.
Ancak bu söz verildiği halde Başkan Sibel Hanım daha Bölge Mahkemesi kararı çıkmadan. Basını ve kamu oyunu ''Danıştay kararı geldi'' diyerek yanlış bilgilendirmiş, kolluk kuvvetlerinden yardım alarak geçen çarşamba günü yıkımı gerçekleştirdi.
Siyasi yanı beni ilgilendirmiyor.
Onu Siyasilere bırakıyorum.  
Ancak, ben İzmir Konfederasyonu adına, Meclis Üyeleri Birliği Başkanı olarak  Urla Belediye Başkanı'na sesleniyorum.
Mağdur ettiğiniz ve işgalci diye suçladığınız insanlar hepsi aday olduğunuz CHP ye oy vererek sizi rüyanızda bile göremiyeceğiniz belediye başkanlığını kazandırdı. Bunlara işgalci de diyemezsiniz. Çünkü bu insanlar köy statüsünde, muhtarlıkla ve Kaymakamlığın izni ile kira sözleşmelerini yapmış, resmi ve belgeli olarak düzenli olarak kira bedellerini ödemiş ve  sözleşmede kiralanan yerlerin ''Bungalov, ev, barınak'' olduğu açıkça belirtiimiştir. Eğer bu yerler fen ve sağlık açısından sakıncalı görüldüyse, bu yasa size yatırım bütçenizin % 10 unu zaruri olarak bu yerlerin islahı ve alt yapı hizmetlerinin yapılmasında kullanmanızı emrediyor. Vazifeniz yıkmak değil, yapmak olmalıydı.
Şimdi, sorduğumda ''Benim değil, annemin dediğiniz Çeşmealtı'nda sahildeki  kafeterya olarak kullandığınız binadan başlayarak, yıkım kararı Danıştay'da kesinleşen villaları, kıyı kenar yasasına aykırı  yapıları hemen tek tek yıkmanızı, izinsiz tadilat yapılmış binaların raporlarını tutup encümene havale etmenizi bekliyorum. Bunların takipçisi olacağımı savcılıklara. İçişleri bakanlğına kadar bu konuları taşıyacağımı bilmenizi istiyorum.    
Sevgili TUANA kardeşim!
Sizlerin üzüntüsü üzerinden çıkar sağlamaya çalışanlar varsa bilsinler ki  ''Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.''
Evleri yıkılan bütün dostlardan özür diliyorum.
Bu hukuksuzluğu önleyemediğimiz için.
Ama 30-35 Sene sahiplendiğiniz mutlu mutsuz günlerinizin geçtiği bu yerlerin peşkeş çekilmemesi için takipçisi olacağmızın sözünü veriyoruz.
Siz de çok üzülmeyin ancak bundan sonra çok düşünün.                  

Son Yazılar