Türkiye'yi bölmek isteyenler
Yalçın Kocabıyık

Yalçın Kocabıyık

Ne yapmalı?

Türkiye'yi bölmek isteyenler

28 Şubat 2016 - 23:02

Türkiye Cumhuriyeti köklü, güçlü bir devlettir.

Dışarıdan gelen tehditler, saldırılar belki zarar verebilir, yıpratabilir ama yalnız başına yıkıp bölemez.

Tehlike içerideki işbirlikçileri ile birleştiğinde ortaya çıkar.

Türkiye düşmanlarının tarih boyunca başvurduğu yöntem, dışarıdan saldırarak değil, içeriden etnik yapıları harekete geçirmek,

Mezhep ayrılıklarını derinleştirmek,

İşbirliği yaptığı medyayı kullanarak algı operasyonları ile kendi halkını, devletine düşman yapmak,

Siyasi bölünmeyi körüklemek,

İstihbarat örgütleriyle, terör örgütlerini kullanıp ülkenin birliğini, beraberliğini bozmak.

Önce yıpratarak hasta edecekler, zayıflatacaklar yani önce içeriyi halledecekler sonra bölmek için parçalamak için kapıya dayanacaklar.

100 Yıl önce ne yaptılar ise onu yapmak istiyorlar. Aynı Türkiye düşmanları dış güçlerin sistematik olarak 80 yıldır Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmak için hazırladığı bir saldırı planıyla karşı karşıyayız.

Suriye ve Irak üzerinden gelen terör belası yüzünden çok zor günler geçiriyoruz.

Tehdit ediliyoruz.

Bu küresel güçler, ABD kürt politikasında PKK, PYD ve HDP'yi piyon olarak kullanmaktadır. Bu taşaron örgütler güçlerini savundukları Kürt davasından ve halkından değil, kendilerini destekleyen bu dış mihraklardan ve içerideki işbirlikçilerinden almaktadır.

Ayrıca devleti içeriden ele geçirme planları bozulan başarısız olan paralel örgüt de,devleti dıştan yıkmak için bu örgütlerle işbirliği yaptığını da unutmamak gerekir.

Bugün iktidarda oy vermediğimiz, sevmediğimiz bir siyasi parti, siyasi bir anlayış olabilir.

"Ben bu iktidara ve anlayışa karşıyım" diyerek Türkiye'de olan bitenler karşısında seyirci kalamayız.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı, iktidardaki partiyi ve bizi yönetenleri özgürce eleştireceğiz.

Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasinin bizlere tanıdığı bu hakkı sonuna kadar kullanacağız.

Ama algı operasyonlarının dışında, duygusallıktan uzak, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekasını düşünerek değerlendirmemiz, ona göre hareket etmemiz gerekir.

Geçmişten ders alarak, gelecekte aynı hatalara düşmemek gerekir.

Bu güne kadar görmediğimiz,sessiz kaldığımız, yanlış değerlendirdiğimiz bir çok olay oldu.

Terör bu zamanlarda amacına ulaşmış oldu,güçlendi.

PKK bir kısım militanını dağa bir kısmını silahlandırarak şehirlere, bir kısmını da Meclis'e gönderdi.

Seyrettik.

''Kürt sorunu'' dedik..

''Kürt Siyasi hareketi''dedik..

PKK'nın üstünü kapatmaya çalıştık.

Güney Doğu'yu kan gölüne çeviren

''Apo'nun heykelini dikeceğiz''diyen  

''Askerimizi öldüren teröristleri alınlarından değil ,ellerinden öperim'' diyen siyasetçiye oy verdik.

''HDP mecliste olmalı,olmazsa iç savaş çıkar''diye

''Barış için HDP'nin barajı aşması lazım''diye kendimizi kandırdık.

Desteklememizin gerçek nedeni, ''AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını engellemek'' olduğunu söyleyemedik.

PKK'yı, ''Haklı davası uğruna savaş veren bir halk hareketi'' diye satmaya kalktık.

''Terörün her türlüsüne karşıyız'' dedik..

''Kahrolsun PKK. PYD''

"Kahrolsun askerimize, polisimize silah çekenler''diyemedik.

Güney Doğu'da teröristler askerimizi, polisimizi, sivil vatandaşları katletti', burada savaş suçu işleniyor''diye Türkiye'yi dünyaya şikayet ettik.

Türkiye'nin her yerinde bombalar patlatıldı.

Masum insanlar öldürüldü.'

'Katil Devlet'' diye meydanlarda bağırdık.

Suçu Devlete attık.

YPG'yi değil de Hükümeti terör örgütü gibi göstermeye çalıştık.

Bazen Esad, bazen Putin, bazen de Karayılan gibi konuştuk.

Dağdaki teröriste "arkadaşımız" diyebildik.

470 bin insanı katleden, 

4 Milyon kişinin ölmemek için yurt dışına kaçtığı Suriye'yi yönettiğini zanneden Esad'ı haklı gördük.

"IŞİD'i vuracağım" diye bölgeye giren Esad'ı ayakta tutabilmek için son 4 ayda 22 hastane, 27 okulu, Halep'i harabeye çeviren, ılımlı muhalif Araplara ve Türkmenlere bomba yağdıran Putin'i savunduk.

HDP'li Belediyeler kendilerine hizmet için gönderilen bizim paralarımızla teröre destek verdiler.

Seyretttik bazen alkışladık.

Dış güçler terörü kullanarak sınırlarımıza yakın coğrafyadaki harita ve nufus değişim uğraşlarına gözyumduk.

ABD, derin  devletinin ürettiği ''Dini Cemaat''kisvesi altındaki paralel çetenin adliyeyi, emniyet birimini ele geçirip hükümeti devirmek istemesi, işimize geldiğinden ''İyi yapıyorlar''dedik.

Sessiz kaldık hatta seçimlerde işbirliği bile yaptık.  

Artık doğru düşünüp, aklımızla hareket etme günü gelmiştir.

Gün Türkiye'nin terörle mücadelesini doğru okuma ve''meşru müdafa hakkını'' savunma günüdür.

Gün Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası için, milletin birliği için, toprağa düşen her bir canı asker olsun sivil olsun ''Şehit'' sayma, aziz hatırası önünde saygıyla eğilme, dua etme,bıraktığı emanetlerine sahip çıkma günüdür.

Bizler bağımsızlığımızı, hayatımızın önünde tutacak kadar şahsiyetli olmalıyız.

Şu an umutlu olmamızı  sağlayan milletin, devletin, ordunun birlik içinde olmasıdır.

Bu birliği bozmaya kimsenin gücü yetmiyecektir.

Ancak bu birlik ve beraberlik olursa, düşmanlarımız Türkiye Cumhuriyeti'ne hiç bir şey yapamazlar.

Son Yazılar