Çözüm süreci tuzağına tekrar düşmeyin!
Yalçın Kocabıyık

Yalçın Kocabıyık

Ne yapmalı?

Çözüm süreci tuzağına tekrar düşmeyin!

17 Nisan 2016 - 17:33

PKK köşeye sıkıştırılmış, güç kaybettiği son zamanlarda ABD'den ''Yeniden masaya dönülmesi gerekir'' açıklamaları gelmeye başladı.

En son Avrupa Parlamentosu da (AP) Ankara'ya buna benzer bir çağrıda bulundu.

İlerleme raporunda çözüm sürecinin yeniden başlaması,tavsiye edildi.

Zaten içeride de PKK, PYD, Parel Örgü ve bazı sol örgütlerden de yapılan açıklamalar da da aynı beklentiyi görüyoruz. Daha önceleri de PKK ile mücadelenin yalnızca ''Güvenlik tedbirleri ''ile yapılmasına karşı çok ciddi itirazlarda bulunduğumuzu unutmamalıyız.

"Kürt sorunu eşittir PKK" görüşünden hareketle, PKK ile diyalog kurulması istenmişti.

2005 yılında hükümet yetkililerinin çok konuşulan o Diyarbakır toplantısının ardından, devlet ülkeye kan kaybettiren ve iç barışımızı tehtid eden bu meseleye bir çözüm arayışına girişti.

Devlet PKK ile Oslo'da ve İmralı'da görüşmelere başladı. 

Bu gün dönülmesi istenilen, önerilen ''görüşme masası''nın PKK tarafından neden devrildiğini anlayamazsak, masanın tekrar neden kurulmak istendiğinide anlayamayız.

PKK ile yapılan görüşmeler sonucunda hem devlet hem de millet bu terör örgütünü daha yakından tanıma fırsatını yakaladı, gerçekleri gördü.

"Kürt sorunu eşittir PKK" olmadığı ortaya çıktı.

PKK'nın ABD ve AP'nin 100 yıllık hayali Türkiye'yi bölmek planının bir parçası olduğu, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü bozmaya, egemenliğini zayıflatmaya yönelik, ''Uluslararası bir projenin taşaronu olduğu, çözüm süreci sonunda ortaya çıktı.

PKK'yı silahlardan arındırıp, sivil siyasete çekme düşüncesi yani çözüm süreci işe yaramadı.

Bu barış sürecini, şehir savaşlarına hazırlanarak geçiren PKK,masayı devirip dış güçlerin de desteğini alarak, yeniden daha büyük terör dalgasıyla Ankara'yı köşeye sıkıştırmak istedi.  

  Bu günlerde ''Çözüm sürecine tekrar dönün'' yönündeki sözde barış kokan, nazik çağrılar, aslında Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923'te kurduğu milli egemenliği yeniden tartışmaya açmaktır.

Egemenliğimizi paylaşmak isteyen Türkiye düşmanlarının oyununa gelmektir.

Çözüm sürecinin Türkiye'ye hiç bir faydası olmamıştır.

PKK terör örgütü ve yandaşları ile müzakere edilecek, görüşülecek hiç bir konu kalmamıştır.

Hiç bir şey olmamış gibi tekrar çözüm sürecine dönülmesini düşünmek bile yanlıştır.

Ya silahlarını bırakıp, teslim olacaklar ve Türkiye Cumhuriyeti adaletine hesap verecekler.

Ya da saklandıkları deliklerde birer birer yok edilecekler.

Başka bir yol kalmamıştır.  

ABD ve Avrupa Birliği!

Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurtuluş Savaşı'nda onbinlerce şehit vererek bağımsızlığını kazandığını çok iyi biliyorsunuz.

Bizim iç işlerimize karışmayın, burnunuzu sokmayın.

''Terör örgütüyle uzlaşın, onlara orantılı güç kullanın'' diyorsunuz.

Kendi ülkelerinizde, yaşadığınız şehirlerde tonlarca bomba patlatılsa, yüzlerce insanınız öldürülse bunu yapanlarla aynı masaya oturup,uzlaşır mısınız?

Askerinizi, polisinizi öldüren, pusu kuran, şehirlerinizi, okullarınızı ,kiliselerinizi yakıp yıkan, devletinizi yıkmaya çalışan teröristlere karşı orantılı güç mü kullanırsınız ?   

Aklınızı başınıza alın!

ABD'nin PKK'yı terör örgütleri listesine alıp arkasından Amerikan silahları ile donattığınızı biliyoruz.

PKK'nın Suriye kolu PYD'yi açıkça desteklediğinizi hatta bu terör örgütünün PKK tarafından sizin için özel olarak kurulduğunu da biliyoruz.

Orta Doğu'da  size jandarmalık yapacak bir Kürt devlet kurmak istediğinizi de biliyoruz. 

Ancak şunu bilinki Türk Milleti için vatan, bayrak, devlet, din namus demektir.

Türk Milleti bağımsızlığı için,namusu için neler yapabileceğini atalarınız gördü.

Türkiye'yi bölmek, parçalamak istiyorsanız, 80 milyon insanı şehit etmeniz gerekir. Bunu hiç kimse aklından çıkarmasın.

Türkiye tarihi bir tehdit ve tehlike ile karşı karşıyadır.

Şehitlerimizin kanıyla yoğrulmuş vatanımız bize emanet edildi.

Türkiye Cumhuriyeti ve bağımsızlığımız  için tüm siyasi partiler, tüm sivil  toplum kuruluşları, tüm kurumlar, hepimiz  milli birlik şuuru ile Çanakkale ruhu ile bir olup beraber hareket etmeliyiz.

Yoksa çok geç olabilir.                                                                                                                                                                                            

Son Yazılar