Başkanlık sistemine neden karşıyız?
Yalçın Kocabıyık

Yalçın Kocabıyık

Ne yapmalı?

Başkanlık sistemine neden karşıyız?

16 Ekim 2016 - 22:56

   Türkiye'de Atatürk döneminden başlayarak bugüne kadar değişik dönemlerde, ''Başkanlık Sistemi'' hep tartışıldı.

Bu günlerde de tartışılıyor.

Cumhuriyet sonrası siyasal tarihimize baktığımızda, bu tartışmanın ne kadar önemli olduğunu görürüz.

1924 Anayasası'nda, ''Kuvvetler ayrılığı'' falan yoktu.

O Anayasa ile hem tek parti dönemi hemde çok partili demokrasiyi yaşadık.1

961 Anayasası'nda sembolik Cumhurbaşkanları ile tanıştık. 12 Eylül de mevcut yapının askeri vesayeti faşist generallerin darbesini yaşadık.

Faşist Cunta 1982 Anayasası ile 28 Şubat Post-Modern darbesinin tohumlarını attı.Kendilerini ölünceye kadar güvenceye alıp, Cumhurbaşkanı seçecekleri Kenan Evren'i olağanüstü yetkilerle donatıp, Türkiye'de fiilen ''Başkanlık Sistemi''ni başlattılar.

10 Ağustos 2014'de hem halkın seçtiği hem de 1982 Anayasası'nın olağanüstü yetkilerini kullanan  bir Cumhurbaşkanı  ve parlamenter sistemin devletin merkezine yerleştirdiği bir Başbakan ile bu sistemde hem fiili ''Başkanlık Sistemi'' hem de ''Parlamenter Sistem'' aynı anda yürümeye başladı.

Bugün böyle bir kargaşayı yaşamaktayız.

Türkiye'de mevcut idari yapı, siyasal sistem kayıtsız şartsız bürokrasinin egemenliğine geçmiştir.

Biz hani Atatürk'ün dediği gibi, ''Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir''diyorduk?

Şimdi bu mevcut siyasal sistemde tam demokrasi vardır diyebilir miyiz? Seçtik dediklerimizi aslında biz mi seçiyoruz, yoksa liderler mi seçiyor?

Zaman zaman demokrasi kesintilere uğramadı mı?

Baskı ve zulüm altına alınmadık mı?

Bürokratik vesayet altına girmedik mi?

Bürokratik cumhuriyetten halk cumhuriyetine geçmek için savaş vermedik mi?

Milli iradeyi,  gerçek demokrasiyi  aramadık mı?

Koalisyonların sıkıntılarını yaşamadık mı?

Kısa dönemde hükümetler değişmedi mi?

Bunun sonucunda merkezi yönetimlerde istikrarın sağlanamadığı, ekonominin çöktüğü günleri unuttuk mu?

''Seni biz oraya getirdik.Nankör kedi'' deyip Anayasa kitapçığı atıldığında Türkiye'nin düştüğü krizi hatırlayanınız yok mu? 

17-25 Aralık'ta yargı içindeki bir grup cemaat yapılanması, 15 Temmuz'da TSK içinde yine aynı terör örgütü darbe girişiminde bulunmadı mı?

Türkiye'de bu siyasi kaosun ortadan kalkması için bu ülke halkının bir sivil Anayasa'ya ihtiyacı vardır.

Mevcut siyasi partilerin iç dengelerine bakmayacağız .Önemli olan Türkiye'de beraber yaşayanların kararıdır.

Yani halkın istemesidir.

Demokrasiden yana bazılarımızın, ''Başkanlık Sistemi''dışında bazı siyasal sistem, başka idari yapı önerileri olabilir. Ancak bu günkü bürokrasinin egemen olduğu siyasi sistemi demokrasi ve özgürlükler adına savunmamalı.

Başkanlık sistemine karşı duranlar mevcut sistemin daha demokratik buldukları için mi? Yoksa karşı oldukları şeyi veya kişiyi açıkça söyleyemiyor olabilirler mi?

Doğrusu bu tartışmayı karmaşık bir sistemin düzeltilmesi için duygusallıktan uzak ve şahıslar dikkate alınmadan yapmak gerekir.

Tartışmaya  hayır demek yerine, yarınlara dönük çözüm arayışlarına katkıda bulunmak gerekir. Bu gün Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi basit bir usul sorunu değildir.

Ülkenin idari sistemini doğrudan etkileyen bir olaydır.

Halk tarafından seçilen başkanın sembolik ve temsil yetkilerinden bahsetmek gerçekçi değildir. Kendimizi kandırmış oluruz.

''Sandık her şey değildir''demek doğru değildir.

TBMM'de Anayasa oylamasında, ''330 da 367 de çıksa  halkın önüne sandık koyacağız'' düşüncesine karşı olmak doğru değildir.

Bu gün Parlamenter Demokrasi diyoruz.

Bu sistemde de demokrasi için sandık kurulmuyor mu?

Halk yok mu?

Son kararı halk vermiyor mu.

Yine sandıklar konulacak ve son sözü de halk söyleyecek..

Son Yazılar