Avrupa Birliği ne olacak?
Yalçın Kocabıyık

Yalçın Kocabıyık

Ne yapmalı?

Avrupa Birliği ne olacak?

25 Haziran 2016 - 19:55

Yüz yıllardır birbirleriyle savaşmış Avrupa ülkeleri, İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan travmayla, savaşlara son verip, bir araya gelerek, hem yükselen ABD karşısında rekabet edebilmek, hem de dünyanın geri kalanına karşı güç birliği oluşturmak istediler.

Bu amaçla 1951 yılında altı Avrupa ülkesi bir araya gelerek AKÇT ''Avrupa Kömür Çelik Topluluğu'nu oluşturdular.

1957'de Roma'da AET ''Avrupa Ekonomik Topluluğu''na dönüştürülerek, bir ortak pazar haline getirildi.

1992'de ekonomik iş birliğinin yanına siyasi iş birliği de konularak AT ''Avrupa Topluluğu" dendi.

Nihayet 2009 yılında son güncellemeler yapılıp, AB ''Avrupa Birliği'' adıyla büyük bir ekonomik ve siyasi örgütlenme haline getirildi.

Türkiye 1939 yılından beri bu yapının üyesi olmak için mücadele ediyor. İflas etmiş Yunanistan, Romanya hatta Bulgaristan'ı bile üyeliğe kabul eden AB, önüne konulan her türlü kriteri yerine getirmeye çalışan, kendisine borcu olmayan hatta borç verebilecek Türkiye'yi kapıda bekletiyor.

Bu yapının içine alınmamamızın gerçek nedeni, Hıristiyan  Kulübü Avrupa'nın müslüman bir ülkeyi kendi bünyesine almak istememesidir.  

Orta Doğu'da yaşanan olaylar sonrası başlayan mülteci akınlarıyla başedemeyen AB'nin, Türkiye ile anlaşma imzalaması, Türkiye'nin buna karşılık vizelerin kaldırılması talebi, Avrupa ülkelerinde bir korku yarattı.

''Türkler geliyor'' ''Mülteciler akın edecek'' ''Müslümanlar çoğunluğa geçecek'' ''İşsiz kalacağız'' ''Paramız değer kaybedecek''gibi kaygılarına IŞİD terör  örgütü korkusu da eklenince Avrupa ülkelerinde milliyetçi duygular kabardı.

AB de yanlışlar yapmaya başladı.

Nüfusu yaşlanan Avrupa'da, bugüne kadar sömürdüğü ülkelerden gelen gençlere onurla yaşayabileceği bir ortam yaratamadı.

Yabancı düşmanlığı ve İslamofobi ile kendi ülkelerinde çalışan yabancıları ötekileştirdi.

Başka ülkelerin iç işlerine müdahale etmeye başladı.

Dünyada yaşanan onca katliamlara duyarsız kaldı.

Teröre ve teröriste kucak aştı.

Mültecilere kapılarını kapadı,

Türkiye ile yaptığı geri dönüş anlaşmasının şartlarını yerine getirmedi.                                                         AB yapısını ayakta tutan üç ayaktan biri olan İngiltere Başbakanı Cameron, ''Türkiye 3000 Yılına kadar AB ye giremez'' diye düşmanlığını ilan edip, 2 yıl önce İskoçya'nın bağımsızlık referandumunda şansı yaver gitmesine güvenerek, şuursuzca İngiltere'nin 43 yıllık AB üyeliğini riske atarak kumar oynadı ve kaybetti.

Aldığı kararla yapılan referandumda %52 "ayrılalım", %48 "kalalım" sonucu çıktı.

Cameron istifa etmek zorunda kaldı,

Koltuğunu, kariyerini, partisinin birliğini ve ülkesinin AB üyeliğini kaybetti.

En önemlisi de Birleşik İngiltere'nin bütünlüğünü tartışır hale getirdi.  

AB dağılma sürecine girdi. Fransa kendi iç sorunlarıyla uğraşırken, Almanya'da bu gün bir referandum olsa İngiltere'den farklı bir sonuç çıkmayacağı belli iken, İsveç ve Polonya'nın da AB den ayrılma düşünceleri var iken, Fransa, Hollanda, İtalya'dan da benzeri referandumu ülkelerinde ilan etmek istedikleri ortada iken, Avrupa ülkelerinde ırkçı, yabancı düşmanı AB karşıtı siyasi partiler ayağa kalkmışken Avrupa Birliği'nin ayakta durması bana göre imkansızdır.

Türkiye, AB normlarından tabii ki uzaklaşmamalı.

Avrupa'da siyasi fırtınalar şiddetlenecektir.

Doğru siyasi stratejiler yaratabilirse, akıl bilgi ve düzgün bir vizyonla bu ortamı kendi lehine dönüştürebilir.

Sığınacak güvenli liman arayacak olan yabancı sermayeyi Türkiye'ye çekme ortamını yaratıp, İstanbul'u bir dünya finans merkezi haline getirip, dünya bankacılığı ve finans sektörü için cazibe alanı oluşturabilir.

Son Yazılar