Bana, İzmir'de, araştıran, üreten, mesleğinde çok başarılı, yardımsever, kent için elini taşın altına koymaktan, çekinmeyen üç isim say deseler ilk olarak Doç. Dr. Levent Köstem'i söylerim hiç düşünmeden..
Onu ilk tanıdığımda Altay'ın kulüp doktoruydu.
Sporcu yaralanmalarında Türkiye'de bir numara olmayı çok genç yaşlarında başarmıştı.
Altay'da görev yaptığı süre içinde, sadece profesyonel futbolcuların değil, tüm altyapıdaki gencecik futbolcu adaylarının bile Levent abisiydi.
Elinin değmediği, acısını dindirmediği tek bir Altay futbolcusu yoktur. Altyapıdaki genç ve çocuklar da dahil...
Daha sonra efsane Başkan Yüksel Çakmur döneminde Eşrefpaşa Belediye Hastanesi'nin Başhekimliği görevini üstlendi.
Eşrefpaşa Belediye Hastanesi, bugün özel hastanelerle yarışacak kadar iyi hizmet verebiliyorsa bunda büyük emeği vardır Dr. Köstem'in.
Bir dönem Konak Belediye Başkanlığı yapan gazeteci arkadaşımız Erdal İzgi'yi geçirdiği çok büyük trafik kazasından tekrar ayakları üzerinde durmasını sağlayan da Dr. Köstem'in, ortapedi üstadlığının ve sihirli ellerinin maharetidir..
O tarihlerde zeytin ve zeytinyağıyla çok ilgisi olmayan Köstem'in bu mucize ürüne yönelmesinin nedeni de Altaylı bir futbolcu.
Altyapıda oynarken tedavisini yaptığı Veysel Eroğlu, Köstem'i Çeşme yolundaki Nohutalan Köyü'ne davet eder.
Kıramaz Köstem onu ve gider Nohutalan Köyü'ne gidiş o gidiş.
Orada bir tarla satın alır ve zeytin dikmeye başlar.
Bu arada okuduğu kitaplarla zeytin kültürünü, zeytinyağı tarihini de özümser.
Yurt dışına gittiğinde gezdiği zeytinyağı müzelerinde, zeytinin ve zeytinyağının anavatanı olan Türkiye'den, Ege'den tek bir bir söz edilmemesi dikkatini çeker.
O zaman kararını verir.
"Böyle bir müze zeytinyağının anavatanına yakışır."
Dünyanın en büyük zeytinyağı müzesini kurmak üzere Uzunkuyu Köyü'nde bugün müzeyi kurduğu arsayı satın alır.
Arsanın sahibi Hasan Helvacıoğlu ile pazarlık yaparken, yanında tedavisini üstlendiği sonra can dost olduğu Erdal İzgi de vardır.
Düşünce hazır, yer tamam, iş projeye gelmiştir.
Prof. Güven Bakır ve Urla'da 6. yüzyıldan kalma Klomenzei ve Zeytinyağı işliğini ortaya çıkaran Ali Erten İplikçi ile bir araya gelir ve nasıl bir müze kuracaklarını konuşurlar.
Proje ortaya çıkınca, Dr. Köstem, elinde avucunda ne varsa satarak müze ile ilgili malzemeleri toplamaya başlar.
Bütün bunları yaparken tek amacı vardır; zeytinyağının anavatanının dışlanmasını önlemek ve dünyadaki saygın yerine kavuşturmak.
İşte bu duygularla ve büyük bir azimle başlayan proje önceki gün tamamlandı.
Dünyanın en büyük zeytinyağı müzesi görkemli bir törenle açıldı.
Açılışında kimler yoktu ki: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Milletvekili Atilla Sertel, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Muharrem Selçuk, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sezai Uçarmak, Urla Kaymakamı Önder Can, Çeşme Belediye Başkanı CHP'li Muhittin Dalgıç, Urla Belediye Başkanı CHP'li Sibel Uyar, CHP Urla İlçe Başkanı Bahri Yalaz, hepsi oradaydı.
Müze açıldı; bitti mi peki.
Biter mi hiç.
Köstem'in hedefi bu tesisi eğitim kurumuna dönüştürmek.
Bu nedenle kurduğu Köstem Kültür Eğitim ve Müzecilik Vakfı'na gelir sağlamak için müze çevresinde restoran, organik ürün satış dükkanı, modern bir zeytinyağı fabrıkası yaptı. Ahşap ve seramik atölyeleri kurdu, çocuklar için beceri salonları düzenledi.
Buradan elde edilecek geliri müzeye harcayacak ve Türkmiye'yi, Ege'yi, İzmir'i yok sayan tüm dünya ülkelerine zeytinin anavatanının neresi olduğunu öğretecek Dr. Köstem.
Yaşadığı kenti hak ettiği yere taşıyabilmek için imkanlarını zorlayarak, mülklerini satarak, dünyanın en büyük zeytinyağı müzesini kuran Doç. Dr. Levent Köstem'e İzmirliler adına, Türkiye adına teşekkür ediyorum.
Mesleğinde Türkiye'de bir numara olan Doç. Dr. Levent Köstem'in, sonradan kollarını sıvayarak giriştiği bu projede de dünyanın bir numarası olacağından hiç şüphem yok.
Yolu açık olsun..
YORUMLAR