Bir kentin tarihi yazılacaksa, sadece taşı toprağı binaları, yemekleri değil insanları da yazılmalı.
Binaları, yemekleri, taşı-toprağı yazmayı bu konuda uzman arkadaşlarıma bırakıp, ben insanı yazmayı seçiyorum.
Genç, idealist bir hekimin bir kente yaşayan insanlara neleri nasıl verdiğini her yılı, ayı, haftası, günü hatta saati ile takip etmiş, görmüş yaşamışy biri olarak bunları tarihe bilgi olarak yazmazsam en azından İzmir'in sosyal ve sağlık tarihine büyük kötülük yapmış olurum..
Dr. Sırrı Sorguç'u ilk tanıdığımda, çalıştığım gazetenin hemen arkasındaki SSK İzmir Merkez Dispanseri'nde üroloji uzmanı olarak görev yapıyordu.
Gazeteci olarak dispanserin içinde konuştuğum hastaların hepsi, Dr. Sırrı Bey'den çok memnundu.
Çok yoğun hasta trafiğine rağmen, güleryüzünün ve hiç eksilmemesi, muayenesinin çok ayrıntılı olması çok övgü alıyordu.
Bu röportajları yaptıktan sonra merak ettim ve kendisi ile tanıştım..
Genç, heyecanlı, idealist, yardımsever, enerji dolu, kabına sığmayan biri ile karşılaştım.
Çok geçmedi Dr. Sırrı Sorguç, SSK Aliağa Hastanesi Başhekimi olarak tayin edildi. Çalışmalarının karşılığını almıştı.
Ama o durmadı.
O tarihte çok eksikleri olan, hastaneyi kısa sürede toparladı ve ISO 9001Standartı Kalite Belgesini aldı.
Bu kalite belgesinin anlamı şuydu:
SSK Aliağa Hastanesi artık hasta ve çalışanlarının güvenliğini ön planda tutan, hasta haklarına saygılı, çevreye duyarlı, yenilikçi ve kendini sürekli geliştiren bir hastaneydi.
Aliağa'dan sonra uzman hekim olarak ayrıldığı SSK İzmir Merkez Dispanseri'ne Başhekim olarak atandı.
Çok yakından tanıdığı bu disparseri kısa sürede modernize edip ISO 9001 Standartı Kalite Belgesi'ni aldı.
Dispanserde, doktor kapılarındaki kuyruklar, ilaç alımındaki kuyruklar son buldu.
Hastalar da memnundu, çalışanlar da...
Dr. Sırrı Sorguç, yönetici olarak görev yaptığı ikinci hastaneye de "Kalite" getirmişti.
Bu çalışmalarının ardından, 2005 yılının şubat ayında o zamanki adı Buca SSK Hastanesi olan günümüzün Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi'ne başhekim yardımcısı olarak atandı.
Geldiğinde gördü ki, günde binlerce hastaya bakan Buca SSK Hastanesi'nin, ne Aliağa Hastanesi', ne de Merkez Dispanseri'nin hak ettiği İSO 9001 Standartı Kalite Belgesi yoktu.
Yani, İzmir'in göbeğindeki bu hastanede, hasta hakları, cevreye duyarlılık, çalışanların güvencesi, hastaların güvencesi bir kalite belgesi alacak nitelikte değildi.
Onun bu konudaki uzmanlığını iyi bilen Başhekimin talimatıyla çalışmalarına başladı.
Bir yıl geçmeden Buca SSK Hastanesi'nin duvarlarına, "Hasta Hakları"nı gösteren bildiriler asılmıştı bile.
Hastanenin genel yapısı 1 yıl içinde ISO 9001 Standartı Kalite Belgesi'nin alacak düzeye getirildi ve belgeyi almaya hak kazandı.
Artık Buca SSK Hastanesi de hasta haklarının saygı gördüğü, hasta ve çalışanlarının güvenliğinin sağlandığı, çevreye duyarlı, hizmette kalite de en üst seviyeye ulaşmış bir hastane konumuna gelmişti.
Görev yaptığı her hastaneye kalite getiren Dr. Sırrı Sorguç, bugün adı SSK Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi olan bu hastanede Başhekim Yardımcısı olarak görev yapıyor.
Yönetici olarak görev yaptığı 3 hastaneye "Kalite" bayrağını astıran Dr. Sırrı Sorguç'un bundan sonra ki hedefi nedir bilmiyorum.
Hedefini bilmiyorum fakat bildiğim şey şu:
Ne görev verilirse verilsin Dr. Sorguç, o görevi en iyi şekilde yapacak ve kalite bayrağını en yükseğe çektirecektir.
Gazeteciler tarihin tanıklarıdır.
30 yılını İzmir'de gazeteci olarak geçirmiş biri olarak çok yakından tanıklık ettiğim bu çalışmaları yazmak istedim.
İzmir sosyal ve sağlık tarihinin bir köşesinde kalsın istedim.
Dr. Sırrı Sorguç'un şahsında, tüm vefakar tıp çalışanlarına teşekkürlerimi sunuyorum.
İyi ki varsınız...
YORUMLAR