Başkan Uyar öyle bir soru sordu ki!

"Eğer bir sorunu dile getiriyor, çözüm önermiyorsan, sen de o sorunun bir parçasısın..."
Bu sözü kim söylemiş bilmiyorum.
Ben, muhabirlik yaptığım dönemde ilk kez İzmir Büyükşehir Belediye eski Başkanı Yüksel Çakmur'dan duymuştum. 
Beynime yerleşmiş..
Bir şey üretmek, proje yapmak zordur..
Zorluklarına rağmen kolları sıvadıysanız, eksik yapmanız, hata yapmanız normaldir.
Türk insanı eleştirmeyi sever..
Sorunları dile getirmede üstümüze yoktur.
Hep, biz söyleyelim, birileri yapsın isteriz.
Eleştirmek kolaydır çünkü.
Eksiği dile getirmek de...
Bu kolaylığın arkasına sığınıp eleştirilerinizi sıralarken, dile getirdiğiniz eksikliğin giderilmesi için sizin de bir öneriniz olmalı.
Eğer yoksa, sadece eleştirmek için eleştiriyorsunuz demektir.
Küçük bir yaşanmış örnek vereyim isterseniz...
Urla'da yaşadığımı artık herkes biliyor.
Urla her ne kadar enginar cenneti olarak bilinse de zeytin de çok önemli yer tutar kentin ekonomisinde.
Urla'yı ve yaşadığım semt Çeşmealtı'nı gezerken yolun ortasında, parklarda yüzyıllık zeytin ağaçları görürsünüz.
İşte yüzyıllardır meyve veren bu ağaçlar çok önemli bir sorun..
"Meyve veriyor işte sorun nerede" diye sormayın.
Caddelerin ortasında, parkın içinde kalan bu zeytin ağaçları paylaşılamıyor..
"Bu ağaçın bulunduğu alan eskiden bizim arsamızdı" diyerek hala ağacın üstünde hak iddia edenler var.
Biri bu ağaçtan zeytin koparmaya kalksa üstüne hücum ediyorlar.
Oysa, geçmişte tarla olan bu alanlar imara açıldığında hepsinin bedeli sahiplerine ödendi tabi ki...
İmar yasasına göre terk edişler yapıldı.
Yolda kalanlar, yeşil alanlarda kalanlar artık kamu malı oldu.
Oldu ama gel de anlat bunu..
Parklardaki, cadde ortasındaki ağaçlardan zeytin toplanırken cinayet çıkacak desem inanın abartı olmaz.
Kendini hala bu ağaçların sahibi zannedenlerle, yol ortasındaki ağaçtan zeytin toplama gafletinde bulunan kişiler arasında kanlı olayların çıkması an meselesi.
Ben de bu durumu Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar'a anlattım.
Başkana, önlem alınmazsa kötü ve vahim olayların yaşanacağını ilettim.
Beni sabırla dinleyen Başkan Uyar, cümlemi tamamlar tamamlamaz, 
"Nevzat bey, sorunu anladım, bir öneriniz var mı çözmek için" diye sordu.
Hayatımda bana sorulan belki de en anlamlı soru.
Başkan, bu soru şunu diyordu aslında..
"Sorunu söyledin, peki çözümü için kafa yordun mu..."
Sibel Başkan'a bu yaklaşımı için teşekkür edip, düşündüğüm çözümü söyledim..
"Başkanım, kamu malı olan bu ağaçlara 'Bu ağaç Urla Belediyesi'ne aittir' diye bir tabela asılsın. Herkes bu ağacın bir kamu malı olduğunu öğrensin ve sahip çıkmaya çalışmasın.."
Aradan iki gün geçmedi yakın çevremdeki ağaçlara bu tabelaların asıldığını gördüm.
Ellerine sağlık Sibel başkan..
Demek ki, sadece eleştirmek için eleştiri yapılmadığı anlaşıldığında çözümün de birlikte dile getirildiğinde sorun aşılabiliyormuş..
Bu uygulamanın tüm Urla'yı kapsamasını, tartışmalara, Allah korusun vahim olaylara son vermesini diliyorum..
En baştaki cümleyi bir de son not olarak yazayım:
"Eğer bir sorunu dile getiriyor, çözüm önermiyorsan, sen de o sorunun bir parçasısın..."