ATATÜRK'E ŞİKAYET TELGRAFI, GAZETECİLİK VE YURTTAŞLIK
Nevzat Dönmez

Nevzat Dönmez

ATATÜRK'E ŞİKAYET TELGRAFI, GAZETECİLİK VE YURTTAŞLIK

17 Haziran 2018 - 21:50

Çok değiştik.
Değişmekten öte, bambaşka insanlar haline geldik. 
Bütün mesleklerdeki yozlaşmalar artık gözle görülür hale geldi.
Bugün ben size mensubu bulunduğun meslek ve yurttaşlıkla ilgili bir anıyı paylaşacağım.
Bakın bakalım yurttaşlık ve gazetecilik bugünkü hallerimize benziyor mu?
"Adam İzmir'deki büyük postaneden içeri girdi. Gişelerin üzerindeki yazılara bakıp “telgraf” yazan tarafa yöneldi. Cebinden çıkardığı el yazısıyla yazılmış kâğıdı  telgraf memuruna uzattı. Memur  kağıdın üzerine geniş bir kaşe bastı. Tarihi yazdı. Kelimeleri saymaya başladı. Her kelimenin altına bir çizgi çizerken bir anda durakladı. 
Kalemi elinden bıraktı  nöbetçi müdür yardımcısının yolunu tuttu. Camlı odada bir şeyler konuşuldu. Memur ve müdür yardımcısı odadan çıkıp adamın yanına doğru geldiler. Müdür yardımcısı, “Aclan Onat” diye telgrafın altındaki ismi okudu. “Telgraf sizin mi?” diye sordu. “Evet” dedi adam. 
“Bu telgrafı Atatürk’e gönderiyorsunuz, doğru mudur?” diye sordu. 
Adam “Evet… Anıtkabir Müdürlüğü Eliyle…” dedi. 
“Milli Eğitim Bakanını şikâyet etmişsiniz…” dedi müdür yardımcısı. “Evet, ettim…” dedi adam. Müdür yardımcısı talgraf metninin tamamını yüksek sesle okumaya başladı.:
“11 Eylül 1974 tarihinde tek ders sınavları yapılmıştır. Ancak engel sınavları da aynı güne denk gelmiştir. Öğrencilere aynı gün iki sınava giremeyecekleri bildirilmiştir. Bu nedenle kızım hem tek ders hem de engel sınavına sokulmayarak sınıfta bırakılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığının bu uygulamasını size şikâyet ediyorum. Saygılarımla.” 
"Tamam” dedi memura yetkili müdür yardımcısı, “kabul et!”
Memur işlemlerini bitirdi, parasını aldı ve telgraf alındısını adama uzattı. Adam hızla postaneden çıktı. Daha işi bitmemişti.
Hızlı adımlarla Milli Kütüphane Caddesi'ndeki Demokrat İzmir gazetesine yöneldi. Haber servisinden birisi ile görüşmek istediğini söyledi. 
Telgraf kağıdını verdi, “Kızım ve birçok öğrenci bir günde iki sınav olmaz denerek sınavlara alınmadılar…” diye anlatmaya başladı. Ertesi gün gazetenin manşetinde adamın resmi, yanında telgraf alındısı ve haberi vardı. 
“Dertli babadan Atatürk’e telgraf!” 
Aradan yirmi gün kadar geçti. Bir sabah gazetenin muhabiri erkenden kapısını çaldı adamın. Elinde o günkü gazete vardı.
Gazetenin manşetinde,  “Atatürk’e çekilen telgrafın cevabı geldi!” yazıyordu. 
Tek ders nedeniyle engel sınavına giremeyenlere yeni bir hak tanınmıştı."

Buraya kadar okuyanlara soruyorum:  
Vatandaş bu anıda olduğu kadar duyarlı mı ?
Gazeteler bu kadar tarafsız ve yürekli mi?
Dedim ya..
Çok değiştik.
Kendimizi bile tanıyamaz hale geldik. 
Ama umutsuz değilim..
Düzelecek.. Mutlaka düzelecek..
Düzelmesi lazım...
Not: Bu güzel anı için sevgili Necip Onat kardeşime çok teşekkür ediyorum...

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar