"ASLINI İNKÂR EDEN HARAMZADEDİR."
Mehmet Erdül

Mehmet Erdül

"ASLINI İNKÂR EDEN HARAMZADEDİR."

13 Ocak 2018 - 14:32

Rücu,  Arapça “Dönmek” anlamına gelir. 

Hukuk dilinde, hukuk açısından, bir başkasının yerine geçerek, üçüncü kişilere karşı, yerine geçtiği kişinin haklarını ve sorumluluklarını devralmasıdır.

Çevre bilimleri anlamında “Geri dönüşüm”dür.

Çöplerdeki geri dönüşümle geri almak gibi bir şey yani…

Yenilip geri çekilmektir bir anlamda.

Yapmak istediğini yapamamak, olmak istediğinin olamamak, elindekileri yitirip, yenilemektir RÜCU etmek.

Nepotizm ise Modern İtalyancada, Dante lisanında “yeğen” anlamına gelen 'nepote'den 'Nepotismo' sözcüğü türetilmiştir. Nepotizm deyim, 'aile kayırıcılığının bir yönetim şekline dönüşmesini’ tanımlar.

Ülkemizde tüm kurum ve kuruluşlarda “nepotizm (akraba kayırma)”, kronizm (eş-dost kayırma) ve partizanlık (iktidara yakın siyasi çevreleri kayırma) birer hastalık haline gelmiştir.

Cumhuriyet, devletin temel organlarının belli aralıklarla yinelenen seçimlerle göreve getirildiği bir yönetim biçimidir.

Cumhuriyet, yöneticilerin göreve getirilmesinde veraset yöntemini reddetmiştir. Cumhuriyet adı verilen yönetim şeklinde halk, yönetimini beğenmediği yöneticileri, belli aralıklarla yinelenen seçimlerde değiştirebilmek olanağına sahiptir. Bu nedenle yöneticiler, toplumu keyfi biçimde yönetemezler; halkın isteklerini ve beğenilerini göz önünde tutmak zorunda kalırlar.

Cumhuriyet rejiminde, yöneticilerin iradesi mutlak değil, halk iradesi ile sınırlıdır.

Cumhuriyetlerde bu özellikler, yönetenleri siyasal bakımdan halka sorumlu duruma getirir, yönetilenleri tebaa, kul olmaktan çıkarıp vatandaşlık konumuna yüceltir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da var olan az gelişmişlik sorunu, aile örneğinde olduğu gibi aile büyüğünün, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları açısından ise, devletin sorunudur.

O bölgede yaşayan insanlar, devletin eğitim, sağlık ve ekonomik yatırımları gerçekleştirmemiş olmasından oluşan sorunlardan payını almıştır.

Bu bölgelerimizden batıya göç eden insanlarımız, gittikleri yerlerin nimetlerinden yararlanabilme olanağını yakalamışlardır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da etnik bir taban sorunu olduğunu söylemek iyi niyetli ve gerçekçi bir yaklaşım değildir. Bu sorun, sosyolojik boyuttan kurtarılmalıdır. Bölgede yapılacak ekonomik yatırımlar ile eğitim ve sağlık destekleri ile oluşturulacak gelişmeden, yaratılacak nimetlerden hakça yararlanma boyutu içinde ele alınmalıdır.

Ülkemizin bölünmez, parçalanmaz, ayrılamaz bütünlüğü içinde sorunları aşabilmek için insanların zor günleri de, güzel günleri de birlikte paylaşabilecekleri duygusunu yaratabileceğimiz inancındayım.

1922 Nisan’ında Mustafa Kemal’in dediği gibi “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin ordusu, istilalar yapmak, saltanatlar yıkmak, saltanatlar kurmak için şunun bunun elinde ihtiras aleti olmaktan uzaktır.”

Türk ordusu, “insanca ve bağımsız yaşamaktan başka gayesi olmayan ulusun, aynı ülküye bağlı ve yalnız onun emrine baş eğen ve sadık öz evlatlarından oluşmuş saygıdeğer ve değerli bir topluluktur.”

Büyük önder Atatürk 1927’de, “Sultanlarla, halifelerle yönetilmiş ve yönetilen memleketlerde, vatan için ulus için en büyük tehlike, sultanların ve halifelerin düşmanlar tarafından satın alınmalarıdır” diyordu.

Atatürk, Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet ederken; “Bütün bu durumlardan daha acı ve korkunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, gaflet (aymazlık), delalet (sapkınlık), üstelik hıyanet (hayınlık) içinde bulunabilirler...” diye bizleri uyarıyordu.

Cumhuriyet, devletin temel organlarının belli aralıklarla yinelenen seçimlerle göreve getirildiği bir yönetim biçimidir. Cumhuriyet, yöneticilerin göreve getirilmesinde veraset yöntemini reddetmiştir. Cumhuriyet adı verilen yönetim şeklinde halk, yönetimini beğenmediği yöneticileri, belli aralıklarla yinelenen seçimlerde değiştirebilmek olanağına sahiptir. Bu nedenle yöneticiler, toplumu keyfi biçimde yönetemezler; halkın isteklerini ve beğenilerini göz önünde tutmak zorunda kalırlar.

Cumhuriyetlerde bu özellikler, yönetenleri siyasal bakımdan halka sorumlu duruma getirir, yönetilenleri tebaa, kul olmaktan çıkarıp vatandaşlık konumuna yüceltir.

Cumhuriyet rejiminde, yöneticilerin iradesi mutlak değil, halk iradesi ile sınırlıdır.

Geçmişini inkâr edenler, Ülkemin Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları ile bağını koparmaya çalışanlar, kendisini Kral, İmparator, Sultan sananlar, ülkeme demokrasi getireceği iddiasında bulunanlar, siz önce demokrasi kavramının içeriğini kavrayın, nepotizm alışkanlıklarınıza son verin.

Rücu edip aslınıza dönün.

Yazı başlığı ile ilgili de bir açıklama yapmak gerek. 

Haramzade sözcük anlamı olarak; ” zina ilişkisinden doğan çocuk, nikâhsız evlilikten doğan kimse ve HARAMLA BESLENEN” anlamlarına gelir.

Bizim kastımız en son tanımlamadır.

Yanlış anlaşılmasın.

Kimse haram yemesin diyedir uyarımız.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar