TANRI'NIN EMRİ İLE ÖLÜM GİREMEZ
 Erkan Sevinç

Erkan Sevinç

PAZAR SOHBETİ

TANRI'NIN EMRİ İLE ÖLÜM GİREMEZ

28 Ekim 2018 - 20:23

Okurlardan gelen mesajların birinde “Mardin’i yazdınız da o güzelim Midyat’ı niye yazmadınız?” diyordu.

Cevap veriyorum..

Yazacağım..

Az sonra..

Yine bir başka mesajda, “28 Gün’ün tanıtım toplantısına gelemedik. Kitabınızdan bahsetmeyecek misiniz?” diyordu.

Cevap veriyorum.

Yazacağım..

Az sonra..

Bir başka mesaj.. ”İzmir’de yerel seçim kulislerinden haberleri almak istiyoruz”..

Cevap veriyorum..

Yazacağım..

Ama çok sonra.. Çünkü Ocak ayına daha çok zaman var..2019 un ilk günlerine kadar İzmir’in adayları açıklanmayacak, boşu boşuna beklemeyin..

Gelelim bu haftaki sohbetimize..Defalarca gittiğim ancak yeni pekçok şey öğrendiğim Bergama’dan söz edeceğim.

Dünya miras listesinde olan bu kent çok güzel bir organizasyona ev sahipliği yaptı.

Asklepios Tıp Zirvesi.

Gerek zirve öncesi gerçekleştirilen çalıştayda gerekse toplantıda önemli konular gündeme getirildi. Bu güzel organizasyon için Asklepios Bilim Eğitim Derneği başta olmak üzere katkı koyan kuruluşlara ve de Ahmet Kandemir dostumuza teşekkür ediyorum.

Etkinliğin son günü 100'ü aşkın insana tarihi yerleri gezdiren Akın Aykurt ve Prof.Dr.Tamer Akça övgüyü fazlasıyla hakediyor. Gerek toplantılarda gerekse gezide klasik bilgiler yanısıra birçok yeni şeyde öğrendim ve bunlardan bir kaçını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tarihi kaynaklarda ilk kez Ksenophon’nun Anabasis’inde geçen MÖ 399 yılında kurulan Pergamon kenti, Kaikos Vadisi’nin (Bakırçay) kuzey yamaçlarında bir tepe üzerinde. Bergama birçok farklı kültürün ortaklaşa yarattığı medeniyetin izlerini taşıyor.

Akropol yani Bergama’nın merkezi, bilinen en eski döneminde soylu sınıfı Yunan ve Persler  halkı ise Hitit, Frig ve Lidya kökenli Anadolu eski halk topluluklarından oluşan büyük bir medeniyet merkeziymiş.

M.Ö 334’de Büyük İskender’in Persleri bölgede yapılan bir savaşta yenilgiye uğratmasıyla beraber Bergama ve yakın çevresi Büyük İskender egemenliğinde yeni bir kültür çağının etkisi altına girmiş. M.Ö 300 ile M.Ö 30 yılları arasında yaşanan bu üstün kültür çağı yakınlarda verilen onca harika eserle birlikte “Helenistik Medeniyet” olarak anılmış.

Bugün dünyanın en dik antik tiyatrosu olarak bilinen ve Bergama Akropolü’nde bulunan tiyatro Helenistik Medeniyeti’nin en önemli yapılarından biri.

Akropol’de tabii Roma kalıntıları da var.

Roma deyince Jul Sezar akla geliyor.

Adı “mutlak hükümdar” anlamına gelmesine rağmen Jül Sezar (Julius Caesar), hiçbir zaman Roma İmparatoru olmadı.

Öncelikle Demokratik Roma Cumhuriyeti’nin bir konsülü olan Sezar aşama aşama tüm yetkileri elinde topluyor. Yönetim tek bir kişi tarafından ele geçiriliyor ve o kişi herşeye kendi karar veriyor.(Bu yaklaşım hiç yabancı gelmedi değil mi?)

Akropolde bulunan Tunç Çağı'na ait kalıntılar her ne kadar çok az olsa da, bu ilk yerleşimin etkileyici konumu oldukça iyi anlaşılabilmekte. Hellenistik Dönem öncesi, kent tanrıçası Athena’ya ait tapınak (MÖ 4. yüzyıl), Roma Dönemi ise Traianus Tapınağı, Kızıl Avlu, Amfitiyatro ve Antik Çağda dünyaca ünlü Asklepios kutsal alanı ile temsil edilmekte.

Bizans Döneminden günümüze ise etkileyici savunma yapıları, konut kalıntıları ile çok sayıda ve farklı boyutta korunan kiliseler mevcut. 19. yüzyılda, akropolün eteklerinde kurulmuş olan geniş bir Rum mahallesi ve Yahudi ve Ermenilerin de buradaki varlığı, Osmanlı Dönemi sonunda Ege kentlerindeki çok kültürlü yaşama dair canlı bir etki içeriyor.

Bergama ilklerin kenti.

İlk parşömen (deriden yapılan kağıt),

İlk asya kütüphanesi (20.000 eser),

İlk kent hijyeni,ilk mühendislik(U borusu ile trigonometri),

İlk kent imar yasası,İlk grev ve toplu sözleşme(MÖ 248 de 1.Eumenes zamanında),

İlk 4 tiyatrosu olan kent,

İlk meslek sendikası,

İlk 3 dereceli öğretim (ilk orta lise),

İlk batı Türkçesi grameri(Bergamalı Kadri Efendi),

İlk festival yapan şehir (Bergama kermesi 1937)

Ve tabii tıbbın da merkezi Bergama..Sadece merkezi değil tıp amblemini de bu kent vermiş.Kutsal hayvan yılan ile.İlk büyük sağlık tesisi Asklepion zaten başlı başına bir yazı konusu.

Tanrının emri ile ölümün giremediği bu merkezde sadece psikolojik hastalar tedavi edilmiyordu her tip vakaya çare bulunuyordu.

Suyu sağlık için kullanan ilk merkezlerden biri burası.Sadece tıp değil farmakolojinin temelleri de Bergama’da atılıyor.Kral 3.Attalos zehirlenerek öldürüleceğinden çok korktuğu için panzehir çalışmaları ve ilk ilaç denemeleri yapıyor.

Bu arada Bergama’da tarihi yerleri gezerken saraylar gibi görkemli yapıların krallığın yıkılmasına yaklaşılan yıllarda yapıldığını öğreniyoruz.(Bak Allah’ın işine)

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar