Bugün BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul ve ilanının yıldönümü.
İnsan hakları kavramı genelde devletle biz yurttaşlar arasındaki ilişkileri çerçeveleyen kavramların ortak paydasında yer alan temel bir kavram olarak değerlendirilebilir.
Elbette bu boyut son derece önemli. Ancak insan hakları kavramı insanların aralarındaki ilişkilerin de, insan-toplum, insan-çevre ilişkilerinin ve uluslararası ilişkilerin de temel kavramı olmalı.
Bu noktaya gelebilmek UNESCO İnsan Güvenliği, Demokrasi ve Felsefe Bölümü Başkanı Moufida Goucha’nın da dediği gibi ‘evrensel bir insan hakları kültürü’ yaratmakla olur.
Evrensel Bildirge’nin başlangıç bölümünde insanlık ailesinin bütün üyeleri için eşit, bölünemez ve devredilmez hakların tanınmasının, dünyada özgürlüğün, adaletin ve barışın temeli olduğu, eğer hakları korunamıyor ise herkesin zulüm ve baskıya karşı son çare olarak direnme hakkına başvurmak zorunda kalabileceği belirtiliyor.
Buna karşın günümüzde “Evrensel Bildirge”de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzen hala kurulamamış durumda olduğu aşikar.İnsanların ırkından, renginden, cinsiyetinden, cinsel yöneliminden, dilinden, din ve mezhebinden, inancından, etnik kimliğinden, siyasi-vicdani ve felsefi görüşünden bağımsız olarak, insan olmaktan gelen hakları ve dokunulmazlıkları olduğu temel fikri dünya çapında yeterli koruma bulamıyor.
Hele ki ülkemizde bir olağanüstü hal uygulaması söz konusu.Kadına şiddet, farklı etnik ve inanç gruplarının ayrımcılığa uğraması, insan hakları savunucularının tutuklanıp yargılanması artık olağan hal olmuş durumda.
174 tutuklu gazeteci var.1412 kapatılmış dernek var. 2017 yılının ilk 11 ayında işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla toplam 570 kişi İnsan Hakları Vakfı’na başvurmuş.
Yine İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre 2017 yılının ilk 11 ayında 423’ü gözaltında kaba dayak ve diğer yöntemlerle, 1855 kişi ise gözaltı yerleri dışında ve güvenlik güçlerince müdahale edilen toplantı ve gösterilerde olmak üzere toplam 2278 kişi işkence ve kaba muamele ile karşılaşmış.
Cezaevlerinde toplam 230.735 tutuklu/hükümlü bulunmakta. TÜİK’in 2016 yılı il nüfusu verilerine göre cezaevlerindeki toplam nüfus Türkiye’nin 13 ilinin nüfuslarından daha fazla.
Büyükada davası olarak bilinen ve insan hakları savunucularının eğitim toplantısı sırasında toplantılarının basılıp gözaltına alınarak tutuklandıkları bir yıl yaşadık.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın işlerine geri alınmaları için yaptıkları açlık grevi sürüyor.2018 e girerken “İnsan Hakları”nda fotoğraf bu.
Fazlası var azı yok.
Ya da ne haklar tanıdım zaten yoktular.
YORUMLAR