17 Aralık 2016 Cumartesi Saat 10.00'da İzmir Milli Kütüphane önünde buluşup Kemeraltı çarşısını İzmir Kültür ve Tarih Araştırmaları Derneği üyeleri arkadaşlarımla gezecektim fakat gezi programına işlerim nedeniyle geciktim...
Gezinin yarısında arkadaşlarımın proğramına dahil oldum...
Gezi güzergahı şöyle;
Milli Kütüphane'den sonra Hacı Mahmut Cami, Salepçioğlu Cami, Kemeraltı Caddesi, Başdurak Cami, Abacıoğlu Hanı, Küçük Karaosmanoğlu Hanı, Kestanepazarı ve Cami, Şadırvan Cami, Deniz Cafe'de Çay Molası, Hisar Cami, Kızlarağası Hanı, Çakaloğlu Hanı, İktisat Kongresi Anıtı, Kemeraltı Cami, Meserret ve Şükran Oteli, Saat Kulesi ve Hükümet Konağı ve de Atatürk Meydanı...
Bu gezimizde rehberimiz grup üyemiz ve profesyonel rehber olan dostumuz Nuri Pınar Yıldırım hocamız olurken derneğin diğer profesyonel rehberleri de bu gezide görev aldılar.
İZMİR tarihi Çakaloğlu Hanı, Konak Pirinç Center'ın hemen yanı başında, Halim Ağa Çarşısı'nda yer alır.
Kuzey cephesinde yer alan girişinin doğu cephesinde “Gaffarzade Çeşmesi” ( Su Sebili) bulunmaktadır. Yapım tarihi ile ilgili elimizde kesin bir bilgi bulunmamasına rağmen mimari açıdan hanın, 18. yüzyılda yapıldığı ve ortalama 210 yıllık bina sanılmaktadır.
Eski dönemlerde Mısır’dan gelen ürünlerin dağıtımının yapıldığı bir kapalıçarşı olarak işlev gören ve yoğun bir ticari kullanıma sahip olan Çakaloğlu Han, günümüzde tarihi yapısını koruyan ancak bakımsız kalmış hanlarımızdan biridir.
Şu an içerisinde 18 dükkân bulunmakta ancak hemen hemen hepsi depo olarak işlev görmektedir.
İşte bugünkü gezimizde bu Çakaloğlu Hanı önünde rehberlerin anlatımı sırasında tesadüfen yanımda dikilen gezi grubu arkadaşım Ayşe Özbalci'ya "Bu bina 94 yıl öncesinde yani 1922 yılındaki Büyük İzmir Yangınından hala duvarlarında yangın isini (iz değil is...) taşıyan İzmur'deki tek bina" dediğimde arkadaşım yüzüme yüzüme heyecan dolu ifadelerle bakarak hızla Çakaloğlu Hanı içine girdi. Boynundaki profesyonel fotoğraf makinası ile han duvarlarındaki isi çekmeye başladı...Arkadaşımda diğer gezi arkadaşlarına bu bilgiyi heyecanla söyleyerek paylaştı...
Peki diyeceksiniz Alaattin efendi!..sen bu bilgiyi hangi kitaptan okudun!...
Kaynağın kim diye soracaksınızdır...
Bu yangın islerini gören gözlerin kendisinden dinlediğimi söylersem her halde inanmıyacaksınız değil mi? O kadar da yaşlı değilim hani...
Ama İzmir'de tam 32 yıl gazetelerde haber muhabirliği yaptım..
İşte bu noktada duracaksınız!...
Şahidim çoktur...
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Şeref Divanı üyesiyim,
Cebimde Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünden
verilme Sürekli Sarı Basın kartı var...
İzmir'in sayısız ünlü kişisi ile tanışmışlığım işimin gereği olmuştur..
.İşte bunlardan biride İzmir Gazeteciler Cemiyeti Disiplin Kurulunda görev yapmış ve İzmir'de 70 yıl muhabirlik yapmış sonrada "Şeyh'ül muhabirlik" ünvanı layık görülmüş emekli gazeteci, 1913 İstanbul Beyoğlu doğumlu 1922 senesinde Yunan İşgalinde Babasının memuriyeti dolayısıyla İzmir'e gelen ve 13-Eylül-1922 tarihinde büyük İzmir yangınını gören, 2007 yılında Hakk'ın rahmetine kavuşan RAUF LÜTFÜ AKSUNGUR'un uzun yıllar asistanlığını yani yardımcılığını yaptım..
İşte o ağabeyim 20 yıl önce birgün elimden tutup bu tarihi Çakaloğlu Hanı'na getirip bu hanın duvarlarındaki yangından hatıraislerini gösterdi...
İşte bu tarihi hanın yerel yönetimlerce "1922 İzmir Yangın Müzesi" yapmalarını öneriyorum...
Küllerinden yeniden doğan güzel İzmir'in, o yaşadığı yangının isleri bulunan bu tarihi Çakaloğlu Hanı'nda gelecek kuşaklara bir kötü hatıra olarak gösterilmeli, bu talihsizliği aktarılmalıdır...