NİHAT ZEYBEKCİ’DEN TÜM SORULARA CEVAP !

NİHAT ZEYBEKCİ'DEN TÜM SORULARA CEVAP !

AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci, CNN TÜRK'te yayımlanan 40 programında Buket Aydın'ın sorularını yanıtladı.

14 Şubat 2019 - 10:06

AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci, CNN TÜRK'te yayımlanan 40 programında Buket Aydın'ın sorularını yanıtladı. İşte Zeybekçi'nin 40 programında sorulan sorulara verdiği yanıtlar;

1- Denizli'de sevilen bir başkandınız. Sonra milletvekili oldunuz. Ekonomi bakanlığı yaptınız. Şimdi de İzmir'e belediye başkan adayısınız. Uzun zamandır İzmir'de CHP kazanıyor. Sizin de "Tartışılacak konu yaşam tarzı değil" şeklinde ifadeniz var ama İzmirli seçmen baktığımızda hâlâ bunu tartışıyor. Neden her belediye seçiminde İzmir'de yaşam tarzı polemiği ön plana çıkıyor? 

İzmir dünyanın en güzel şehri. Heredot'un dediği gibi 'Gök kubbe altında yaratılmış en güzel şehir.' İzmir'de yaşam problemi ve yaşam tarzı tartışması maalesef İzmir'in problemlerinin üzerine ideolojik bir perdeyle örtmek veya mazeret yaratmakla ilgili ortaya konulan bir Truva atı olarak görüyorum. İzmir'de yaşam konusu hala tartışma konusu yapmak, İzmir'in gündeminde tutmaya çalışmak, en hafif tabiriyle en büyük haksızlık, saygısızlıktır diye düşünüyorum. Hele hele bunu 21. yüzyılda tartışıyorsak bugün, ben gericilik ve yobazlık olarak görüyorum. İzmir'in meselesi yaşam tarzı değildir. İzmir'deki en önemli problem vatandaşlarımızın yaşam kalitesi problemidir. Vatandaşlarımızın normal sürelerde trafikte ulaşabildikleri, hava kirliliği, kanalizasyon, katı atık, çöp, spor alanlarıyla ilgili, yeşil alanlarla ilgili, çarpık yapılaşmayla ilgili, gecekondulaşmayla ilgili problem vardır. Yaşam tarzı demek hemen hemen bunların tamamını kenara koyup, hadi gelelim beraber yine başka bir alana götürmek demek. Bu İzmir'in vaktini kaybetmek, çalmak demektir.

2- Neden İzmir'i anlatırken mahallenin en güzel kızı tanımını yapıyorsunuz?

Bir kere bunu sadece ben yapmış değilim. Tarihe bakalım. Tarihte de İzmir, Smyrna. Amazon kraliçesinden ismini almış. Smyrna'nın anlamına bakacak olursa çok güzel demek. Victor Hugo, İzmir'i üzerinde çiçeklerden taç olan bir prensese benzetmiş. Anadolu kültürüne dönecek olursak orada bir şeyi tarif ederken de kullanılan şeylerdir bunlar. Son derece masumhanedir. İnsanlar beğendikleri, çok güzel buldukları bir şeyi takdir etmek için kullandıkları bir şeydir. Ben İzmirlinin buna negatif yaklaştığı görüşüne kesinlikle katılmıyorum. İzmir'de tabii ki iş dünyasında kadınlarla, sokaktaki kadınlarla, kardeşlerimizle bir araya geliyorum. Kimseyi rahatsız eden bir şey değil. Orada niyetle ilgili bir şüphemiz de yoktur. Oradaki kastımız şu; başka bir boyuta gitmemek anlamında veya cinsiyetçi bir yaklaşım gibi görünmek belki isteyenler için çıkartılmış bir şey. Ben böyle bir şey görmedim, bu niyetle de söylemedim. Son derece masum bir şekilde adaylığım henüz açıklanmamışken 8-10 gün öncesinde sorulan bir soruydu. Bir gazeteci kardeşimizin  'İzmir'de büyükşehir belediye başkan adaylığı için adınız geçiyor, ister misiniz?' diye sorduğunda benim de verdiğim son derece doğal 'İzmir mahallenin en güzel kızı, kim istemez ki' diye bir cevaptır. Kaldı ki bunu ondan sonra geliştirenler de oldu. İzmir'i uyuyan güzele benzetmek ve İzmir'i illaki öpeceğim diyenler çıktı. Onları da eleştirmiyorum. Ama bizim söylediğimiz son derece masumdu. Takdir ve güzelliği tespit etmek anlamında kullandığımız bir şeydi.

3- "İzmir hayallerimi süsleyen bir yer. Çünkü İzmir'de ne yaparsanız görülecek. Tarih yazma imkanı veriyor, İzmir beni heyecanlandırıyor" diyorsunuz. Seçilirseniz İzmir'de nasıl bir tarih yazmayı amaçlıyorsunuz?

İzmir'de her alanda büyük bir boşluk var. Ulaşımda, trafikte, otoparkta, yeşil alanda, spor alanlarında, arıtmada, kanalizasyonda, körfezde, kültürde, turizmde, sanayide, bilim teknolojide büyük boşluklar var. Dolayısı ile İzmir siyasette ne olmak istersiniz, siyaseti nasıl yapmak istersiniz, nasıl millete hizmet etmek isterseniz derseniz kesinlikle belediye başkanlığını tercih ederim. Bir belediye başkanı olarak da İzmir gibi hemen hemen hiçbir şeyin olmadığı, tabii var. Olanlardan Allah razı olsun, yapanlara da teşekkür etmek lazım. Ama o kadar çok boşluk alan var ki. İzmir patinaj yapmış hatta 21. yüzyılın dünyasında o muasır medeniyetler yarışında geri kalmış. Neye dokunursanız orada tarih yazabilirsiniz. Neye proje geliştirirseniz en olur, bir olur, en harikası olur. Bu da insanı tarih yazma anlamında heyecanlandırıyor. Asıl tarihi tabii ki şöyle yazacağız; bir gün gelip de 5 sene sonra vatandaşlarımız 'Yaşanacak şehir İzmir' derse, 'Şampiyonlar İzmir'den çıkar' derse, 'İzmir'de yaşamak güzel' derse, 'İzmir'in her şeyiyle gurur duyuyoruz' derse o anda o tarihi birlikte yazmışız demektir. İzmirlilerle birlikte o İzmir Büyükşehir Belediyesi merdivenlerinden 1 Nisan günü çıktığımızda tarih yazmaya başlayacağız. 5'inci yılın sonunda da tabii ki arkamızda tarih yazacak birçok eseri birlikte yapacağız, birlikte başaracağız. Bana diyorlar işte bazı yerlerde sıkıntı, projeler ve İzmir'i kurtarmakla ilgili, ben de  'İzmir'i ben kurtarmayacağım. İzmir'i siz kurtaracaksınız. İzmir'i İzmirliler kurtaracak’ diyorum. İzmirlilerle o karar verme günü geldiğinde kurtararak, ben İzmir'e hizmetkar olacağım, hizmet edeceğim. İzmir'de tarih yazmakla ilgili bölümünde önce İzmirliler 31 Mart günü akşamı tarih yazacak. 1 Nisan'dan itibaren de birlikte tarih yazmaya, birlikte tarihe not düşecek eserleri beraber yapmaya başlayacağız.

4- Sizi İzmir'i yönetmeye aday olmuş diğer AK Partili adaylardan ayıran nedir?

Benim anlayışım İzmir'i yönetmek değil, İzmir'e hizmet etmek. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Benim geçmişimde bakarsak sivil toplum kuruluşlarından sonra 7 yıl sanayicilik, iş adamlığı, profesyonel olarak çalışmak, hatta bu kurumların topluluğu olan en genç zamanlarımda Demirören Grubu'nda çalışmışlığım var. Ardından tabii ki kendi işimizi kurduk, başardık. 1993 yılında kurduğumuz şirket, 2002 yılında ilk bin şirketi arasına girdi. Ve sonrasında da 7 yıl Denizli'de belediye başkanlığı yaptım. Belediye başkanlığı hizmetlerimizde de bir tarihi yazdığımı, bir başardığımı yani ortaya bir performans koyarak geldiğimi söylüyorum. Sonrasında da ekonomi bakanlığımızda devleti, hükümeti, sistemi tanımak anlamında da farklı bir tecrübe edindik. Daha önceki adayımız Binali Bey'di. Farklılıklarımız var. İzmir'de bizi ayıran en önemli özellik ne derseniz; bir belediye başkanlığı geçmişimiz ve ben de Ege'nin insanı, o mahallenin çocuğuyum. Ege'ye ve Ege'nin kültürüne yatkınız. Onun için İzmir'de bu açılardan biraz farklı olduğumu düşünüyorum.

5- Eşinizin size en büyük eleştirisi nedir?

Eşim benim kabul olmuş dualarımdır. 30 yıldan beri muhteşem bir aile hayatımız var. Beni en eleştirdiği şey çabuk parlamam. Ama çok sabırlı bir insanım ben. Kendimi çok kaptırırım, belki onu çok eleştirir. Bir şeyin başına geçtiğim zaman o kadar kaptırır, o kadar adarım ki her şeyi unuturum. Siyaset yapan birisi olarak ailemizi, çocuklarımızı, işimizi ihmal ediyoruz. Eşimi ne kadar övsem azdır. Ailemizi bir arada tutan, çocuklarımızı büyüten, yetmedi işimize de bakan eşimdir. Benim onu eleştirecek hiçbir şeyim yoktur ama onun bana vardır.

6- Seçimi kaybederseniz siyasi kariyerinize devam edecek misiniz?

2002 yılında Cumhurbaşkanımız parti kurulduktan sonraki 3 Kasım seçimleri sırasında milletvekilliği ile ilgili bana çok büyük bir teklife bulundu. Zorladı hatta. Tabii o gün benim şirketlerim aile şirketi değil. Annem, babam, kardeşlerim, çocuklarım çok küçüktü. Kimsem yoktu. Her şeyi kendim yapıyordum ve büyük bir yatırımın da orta yerindeydim. O gün kabul edemedim. Daha doğrusu mazeretlerimizi beyan ettik 'Hayır' dedik. Ama 2004 yılında Denizli Belediye Başkanlığı ile ilgili kabul etmemek için mazeretlerimizi sunduk ama kendisinin o dönemdeki söylediği 'Denizli'den ayrılamam diyordun. Bak işte hem Denizli Belediye Başkanlığı hem de kendi işlerine bir kenardan bakarsın.' şeklindeydi. Ben tütün tarlasında doğmuş bir amelenin çocuğuyum. Amelelik yapmış olan birisiyim. Hayatın her aşamasını gördüm geçirdim ve devlet parasız yatılı okullarında okudum. Ve o amelenin çocuğu Denizli'ye belediye başkanı oldu. Milletvekili oldu. Komisyon başkanı oldu. Tam 4 yıl bakanlık yaptı. Benim makam ve mevkilerle ilgili siyaseten ulaşacağım noktayı hedeflemedim de zaten. Bu anlamda önümüze çıkan ne varsa memleketime hizmet etmeye çalıştım. Hakikaten sıfırı bilen, gören bir insanım. Ondan sonra her ne elde ettiysem bu ülkenin kaynaklarıyla elde ettim. Bu ülkenin insanlarının imkanlarıyla ben Türkiye'nin dünyanın en güzel okullarında okudum. Bir şekilde bunun karşılığını vermeye çalışıyorum. Ömrüm boyunca bir şekilde milletimize hizmet etmeye çalışacağım. Aktif siyaset mi olur, başka şekilde mi olur, ben bundan büyük mutluluk alıyorum. Şu anda tek bir hedefim var. İzmir büyükşehir belediye başkanı olarak İzmirimize, insanımıza hizmet etmek. Oradaki hayallerimizi gerçekleştirmek. Arkasından hiçbir hedefim de yoktur.

7- İzmir gibi büyük bir şehrin ulaşım problemini nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?

İzmir'deki problem Denizli ile kıyaslanmaz ama Denizli'de bunu çözerek geldik. Metropol nüfusu olarak bakarsak da İzmir dört kat daha büyük bir şehir. İzmirlilerden dinlediğimiz bir numaralı problem trafik, yolların kalitesi ve insanların trafikte geçirdikleri zaman ve ulaşımla ilgili insanları çileden çıkartan ortamlar. İlk göreve geldiğimiz andan itibaren 2 yıl içinde 28 tane köprülü kavşak ve battı-çıktı ile bunu çözeceğiz. İzmir'de otopark problemleri en önemli problemlerden bir tanesi. Burası ilk yürüdüğümüz alanlardan birisi olacak. Raylı sistemle ilgili şu anda Karşıyaka ve Alsancak'ta durun ayrı ayrı iki çizgi halindeki tramvay hattını, Bayraktar üzerinden Çiğli'ye kadar U gibi tam fonksiyonel uzatacağımız düzenlememiz olacak. İZBAN hattı var. Büyükşehir belediyesi ile Devlet Demiryolları'nın ortak çözdüğü bir projedir. 70 kilometrelik ilave bir İZBAN hattımız, 46 kilometrelik 2'nci çevre yolu, MESCO ile ilgili yaklaşık 40 kilometrelik bir ilave gibi İzmirimizin trafiğini rahatlatıcı ama en önemlisi şu anda vatandaşlarımızı rahatsız eden yolların kalitesi, çukur hale gelmiş olan yollardaki altyapıyla ilgili düzeltmesini yapacağımız şeylerden biri olacak. Çok net bir şekilde 2 yıl içerisinde rahatlamayı vatandaşlarımıza göstereceğiz.

8- Sizce belediyecilik anlamında İzmir'in en büyük eksiği ne?

21. yüzyılın Türkiye'si, dünyası ve 21. yüzyıla hazırlanan o muasır medeniyet yolculuğunda şehirler yarışındaki İzmir'e hiç yakışmayan problemler var. Bir katı atık. İki atık suyla ilgili. Üç hava kirliliğiyle ilgili. Dört trafikle ilgili. Katı atık sorunu İzmir'e yakışmıyor. 4 buçuk milyon bir şehrin katı atığını modern depolama yerine vahşi şekilde tabiata, dağlara, derelere atan bir şehir var. Bunu kimseyi suçlamak için söylemiyorum. Bunu bir realite, resim olarak görüyorum. Bu artık Türkiye'de gerilerde kalması gereken bir problem. Biz bunu 1 buçuk sene içerisinde sıfır atık, gerek evlerde ayrıştırarak ekonomiye kazandırma, modern depolama, sızan suyun dahi arıtılarak tabiata verildiği, üzerinde enerji ürettiğimiz bir hale getireceğiz. İzmir'de yağmur suları tamamen kanalizasyona verildiği için televizyonlarda gördüğümüz, İzmirlilerin belki bıktığı o görüntüler, kanalizasyonların taştığı, sel sularına dönüştüğü bir problem var. Biz yağmur sularının kanalizasyona gitmesini engelleyerek bunu çözeceğiz. Arıtmayla ilgili düzeltmelerimiz olacak. Şehrimizin bu modern dünyaya yakışmayan problemlerini ortadan kaldıracağız. Tabii ki arkasından trafik, hava kirliliği, doğalgazın gitmediği yerlerle ilgili çalışmalarımız var. Yeşil alanlarla ilgili de şehrimizde çok önemli şeyler var.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
MANİSA LALESİNİ KOPARANA 387 BİN LİRA CEZA
MANİSA LALESİNİ KOPARANA 387 BİN LİRA CEZA
İZMİR ÜÇÜNCÜ, BİNGÖL SONUNCU
İZMİR ÜÇÜNCÜ, BİNGÖL SONUNCU