YAPTIĞIM EN ZORLU ŞEYLERDEN BİRİ;BÜYÜMEK


On birinci sınıfı bitirmem ve yazın üstümüze çökmesi ile beraber, evde geçirdiğim çoğu zamanda düşünmeden duramıyorum. Bu düşüncelerimde tabii ki on ikinci sınıf ve sonrası ile alakalı, artık geleceğimin aslında ne kadar yakın olduğunu görüyorum. Uzun süredir “Daha çok zamanım var bunları düşünmek için" dediğim zaman geldi ve geçiyor. Bu yaşımda fark ediyorum ki geleceğim şu anıma dönüştü.

Çoğu insan şu an on yedi yaşımda hâlâ bir çocuk olduğumu, çoğu da çocukluğumu geçeli çok olduğunu söyler, ben kendim ise şu an hangi zamanlarda olduğumu bilmiyorum. Ama biliyorum ki küçükken büyümeye dört gözle bakarken, şimdi zamanın durmasını istiyor, büyümeyi hiç istemiyorum. Bildiğim tek şey bu yıldan sonra her şeyin değişeceği ve hiçbir şeyin aynı olmayacağı.

Tabi üniversite ve ‘yetişkinlik’ başka bir dönem şu an olduğumdan, kendi içlerinde güzellikleri var ve o zamanlara geldiğimde diyeceğim ki, “On yedi yaşımdaki ben neden bu kadar üzülüp stres yapmışım? Hayat hala benim hayatım ve oldukça güzel.” Fakat hâlâ gençliğim sırasında bu yıl gelecek olan şeyler çok korkutucu ve hayat değiştirici. En küçük kararımla nerelere gideceğimi tamamen değiştirmiş oluyorum. Büyümek gerçekten de çok korkutucu.

Çocukluğumu, gençliğimi geride bırakmak, bütün hayata birden atılmak, ilk başta hiç gerçekçi gelmiyor. Sonrasında yavaştan fark ediyorsun bunun aslında gerçek olduğunu. Ve ben kendim aslında hayata atılıp, bir yerlere gitmeyi ve gezmeyi en çok isteyen kişilerden olsam da, herkes gibi içimdeki hisler beni korkutuyor. Bu seneden sonra tüm arkadaşlarımın dünyanın her yerine yayılacak olması, zorlu bir sınava hazırlanma, hayatının yönünü belirleme, hepsi ayrı ayrı üst üste biriken dertler. Sonuçta eski hayatını bırakıyor ve tamamen yeni, bambaşka bir ortama atılıyorsun.

Bu düşüncelerim ve şu ana kadar anlamış olduğum, bana rahatlık veren şey ise, eski hayat ya da yeni hayat olsa da, ben ben kalacağım. Nereye gidersem gideyim, nerede yaşarsam yaşayayım, bu benim hayatım. Ayrıca bu hayatım sadece bir kereliğine yaşamak için benim. Ne yaparsam yapayım bu hayat benim, kararlarım benim, yaşaması ve tecrübe etmesi benim. Bu yüzden, sadece kendime özgün yaşadığım bu hayatta, tüm duygularımla, tüm düşüncelerimle, her şeyi tamamen, dopdolu yaşamak istiyorum.

Bu zamanlarda anlayıp kabul etmem gereken şeyler var. Evet, çocukluğumu bırakıyorum. Geleceğim ayaklarımın dibine kadar geldi ve kapımı çalıyor. Bu tabii ki beni strese sokuyor ve korkutuyor. Keşke zaman durabilse de, şu on yedi yaşımda kalsam. 

Bu belki de yaptığım en zorlu şeylerden biri, büyümek. Büyümenin bana hissettiklerini bir yazıya getirmek bile çok zor, yapabildiğim her şeyi yapıyorum anlaşılmak için. Benim için yarısı boş yarısı dolu bir bardak gibi: Çok korkutucu ve çok büyük bir sorumluluk, hayatım değişiyor fakat aynı zamanda bana yepyeni kapılar ve dünyalar açıyor, kendi kararlarımı vererek, severek yaşayacağım hayata bir adım daha atıyorum. Bu çok heyecan verici, çok akıl almaz bir durum.

Büyümek dışsal bir şey olduğundan daha çok içsel bir şey. Tabii ki de günlerim geçtikçe büyüyorum, gözümü açıp kapatıyorum lise bitmek üzere, on sekiz olmak üzereyim. Bunun yanında ama içimde her yıl yaşayan çocukluğumu sakladım, o zamanlarımdan bana kalanları unutmadım, özenerek içimin bir köşesinde saklıyorum. Ne kadar büyüsem de ya da her yıl daha da yaşlansam da, içimde her zaman çocukluk yıllarımı tutuyor olacağım. 

Çocukluğumu, büyümeyle birlikte içimde her şeyden korumam gerekli. Büyümenin bana öğrettiği bir şey ise, büyümek hayatın monotonlaşması ve heyecanının ölmesi değil, büyümek sadece geçtikçe anılar, tecrübeler ve hayatın tümünü gittikçe toplamak, birer birer içinde saklamaktır. İçimde sakladığım bunca şey, her zaman bana birer artı olacak ve büyüdükçe bana eklemeye devam edecek şeyler.

Benim korktuğum büyüme, her zaman filmlerde gösterdikleri mutsuz yetişkinlik, o gittikçe hayatın daha da renk kaybetmesi ve soluklaşması. Ancak etrafıma bakıp, büyümeye başlamakla görüyorum ki büyümenin en önemli kısmı aslında çocukluk.

Çocukluk bir nedensiz mutlu olmak, her zaman hayatı en renkli şekliyle görebilmek, küçücük şeylere gülebilmek ve yeni duygularla hayatı yaşamak. Çocukluk o içinde ham yaşam isteği, hayatı daha önce yaşamamış gibi yaşamak, her gittiğin ve gördüğün yerde eğlenebilmek ve zevk alabilmek. Çocukluk hayatın tadını çıkayıp, hayatın sadece kendiliğinden neşeyle dolu olabilmek.

Eğer içindeki çocukluğu koruyabilir ve özen gösterirsen, büyümek bir o kadar kolay ve eğlenceli olur. Bu yüzden ben çocukluğumu geride bırakmamaya karar verdim. Ben çocukluğumu omuzlarıma alacağım ve büyürken, her adımda onu kendimle birlikte taşıyıp, gittiğim her yere götüreceğim. Özenle, sevgiyle, sevinçle.