FENERBAHÇE, MESUT ÖZİL VE MİLLİYETÇİLİK


FENERBAHÇE, MESUT ÖZİL
VE MİLLİYETÇİLİK

Yazının başında hemen belirteyim ki Fenerbahçeliyim...
Can'lı. Şeref'li, Nedim'li, Hazım'lı, Osman'lı, Cemil'li, Alex'li, Oğuz'lu, zamanlarının bazılarını radyodan bazılarını canlı izleyen şanslı insanlardanım.
Sporun ırkçılıktan arınmasını, kafatasçılıktan kurtulmasını destekliyorum.
Sporcunun sadece performansına ve duruşuna not verilmesini, hangi ülkeden olduğunun, renginin, dininin söz konusu bile edilmemesini gerektiğini düşünenlerdenim.
Peki bütün bunları neden yazıyorum.
2 nedeni  var bu yazıyı yazmamın.
Birincisi, Fenerbahçe'nin transfer ettiği Alman futbolcu Mesut Özil,
İkincisi, Trabzonspor'un transfer ettiği Yunan futbolcu Bakesetas.
Birincisinden başlayalım. 
Mesut Fenerbahçe'ye transfer edilirken, büyük bir milliyetçilik, Türklük havası estirildi.
Mesut beyanatlar verdi.
Türk olmaktan gurur duyduğunu. Türkiye'de futbol oynamayı hayal ettiğini ve sonunda bunun gerçekleştiğini söyledi. 
Doğru mu peki bütün bunlar.
Hayır.
Mesut, Almanya'da doğmuş büyümüş, Alman futbol altyapısında yetişmiş Alman vatandaşı olmuş bir Türk genci.
Yaşı milli takım seviyesine geldiğinde önünde iki seçenek bulunuyordu.
Ya Türk Milli Takımı'nı seçecek ya da Alman Milli Takımı'nı.
Mesut bir an bile düşünmeden Alman Milli Takımı'nı seçti. 
Yani Ay-Yıldızlı formayı istemedi.
Kötü mü yaptı.
Kendi istikbali, kendi geleceği, kendi kariyeri için yaptığı en doğru şeydi.
Tabi ki bu kararı alırken kendi ikbalini, kendi geleceğini, kendi kariyerini, kendi şahsi çıkarlarını düşünüyordu. Ülkesi bayrağı ikinci plandaydı.
Bu, tekrar ediyorum kendisi iiçin en doğru kararı alırken ne Türk Milli Takımı, ne Türkiye, ne de Ay-yıldızlı formayı hiç düşünmedi.
Bu kararı aldığında ona hiç kızmadım hatta "Doğru yaptı" dedim.
Tekrar ediyorum bütün bunlar onun en doğal hakkıydı ve o da yaptı.
Fakat, öyle bir karar alan kişinin.
Yani şahsi çıkarları için ülkesinin formasını değil başka bir ülkenin formasını tercih eden birinin sonradan ortaya çıkıp, milliyetçi sözler söylemesi masal okumaktan başka şey değil.
Bugün oynanan Karagümrük maçında ilk 11'de çıktığı sahada İstiklal Marşı okunurken  dudakları bile kıpırdamadığı için tepki çeken Mesut, eğer mesaj vermeye meraklıysa bunu futboluyla vermeli.
Geçmişte yaptığı kendisi için doğru tercihleri unutup bugün o yaptıklarının tam zıttı açıklamalar yapması bana çok doğru gelmiyor. 
İkinci olay da Trabzonsporlu Yunan futbolcu Bakesetas ile ilgili.
Basın toplantısında Trabzon yerel basınından bir kızcağız, "Maç öncesi İstiklal marşımız okunurken Türk bayrağına dönük durunca ne hissediyorsun?" soruyor.
Bakesetas'ın yanıtı şu "Ben futbolcuyum ve yalnızca futbola odaklanıyorum."
Bu soruyu soran kızcağız işinden oluyor ama herkesin aklında Bakeseetas'ın verdiği yanıt kalıyor: "Ben futbolcuyum ve yalnızca futbola odaklanıyorum."
Bence bu sözlerden en çok pay alması gereken kişi Fenerbahçeli Alman futbolcu Mesut Özil'dir...