Seçim öncesi partiye zarar vermek!


Siyasette en çok kızdığım şey nedir biliyor musunuz...
Kötü bir şey yapanın değil de, o yapılan kötü şeyi kamuoyuna duyuranın hain ilan edilmesi. 
Kraldan çok kralcılar hemen uyarırlar:
"Zamanı mı şimdi bunu yazmanın ... Parti zarar görüyor..."
Yani o kötü şeyi yapan her kimse o partiye zarar vermiyor ama o kendini bilmezin yaptığını  yazmak partiye zarar veriyor.
Onlara göre, partinizdeki üst düzey yöneticiler, genel başkan, belediye başkanı veya bir milletvekili kötü bir şey mi yaptı, görmemezlikten geleceksiniz.
Üç maymunu oynayacaksınız.
Şaşırıp yazdıysanız yandınız..
Davaya ihanet ettiniz.
Kimse, o kötü şeyi yapana, "Yahu sen bunu niye yaptın, partiye zarar veriyorsun" diye sorma cesaretini gösteremez...
İzmir'den bir örnek vereyim mi:
Büyük Başkanın kafası kızar, binlerce kişinin yaşadığı bir semte çalışan otobüs hattını haksız yere iptal eder. O insanlar dava açarlar davayı kazanırlar ama büyük başkan mahkeme kararını uygulamaz. Binlerce kişi mağdur olur ama partiden hiç kimse o büyük başkana, "Seçim öncesi bunu neden yaptın, partiye zarar veriyorsun" demez.. Diyemez.
Bunu bir gazeteci duyar yazar,  o büyük başkana sesini çıkaramayan  aynı kişiler, "Bu da yazılır mı. Seçim öncesi partimize zarar veriyorsun" diye tehditler savururlar.

Bir örnek de Muğla'dan vereyim :
Bu kentte oy potansiyeli çok büyük olan bir parti, milletvekili listesini yaparken birinci sıraya ortaokul mezunu birini koyuyor. Hayatını bu partiye adamış Milas'ın mahallesi olmadan önce 6 dönem Ören Belediye Başkanlığını yapmış Kazım Turan, facebook sayfasında, "Sayın Genel Başkanım hatırlatırım. Muğla, küçük basit bir İl değil. Ormanlarıyla , tarımıyla, madenleriyle, doğasıyla, turizmiyle yani her şeyiyle dünya çapında tanınan, bir il. Dünya ve ülkemizden bir çok entellüektelerin,yani üst düzey kariyer sahibi olmuş insanların hem tatillerini hemde emeklilik yaşamlarını geçirmek için tercih ettikleri ender yerlerden bir yer. Sayın Genel Başkanım, koskocaman Muğla’dan, üniversite mezunu , hiç mi kimse yoktu? Büyükşehir'in baskısı ile Muğla tarihinin en kötü listesini önümüze koydunuz. Dileğim bu listenin başta Büyükşehir Belediyesi ve diğer iki ilçe belediyesinin kaybına sebep olmaması. Bunu size, 29 yaşından 54 yaşına kadar bu partiye Belediye Başkanlığı hizmeti yapmış birisi olarak içimdeki tereddütlerimi belirtmek için yazdım. Beni biraz rahatlatan Sayın Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adaylığı. Muhteşem gidiyor. Saygılarımla." diye yazıyor.
Vay sen misin yazan.
Böyle şeyler ulu orta yazılıp konuşulur muymuş.
Ne yapılacakmış peki?
Susup oturacaksın.
Sizlere yüzlercesi arasından en masum iki örnek verdim.
Şimdi, eğri oturup doğru konuşalım:
Kimse yazmasa da, kimse söylemese de olayı yaşayan binlerce kişi var. 
İzmir'de o iptal edilen otobüs hattı nedeniyle mağdur olan semt sakinleri olayı zaten yaşıyorlar. Eğer bu yazılmasaydı, onlar seçim sandığına gittiklerinde, "Oh ne güzel oldu, otobüsümüz iptal edildi. Hepimizi mağdur eden Başkana teşekkür ediyoruz" diye  başkanın partisine mi oy mu verecekler.
Partilerin milletvekili listesinde birinci sıra önemlidir. Partinin o kente verdiği önemi birebir gösterir birinci sıra adayı. Turizmin gözbebeği bir ilde ortookul mezunu birini, sırf birilerinin hatırı için birinci sıraya koyan mı doğruyu yapıyor yoksa bunun yanlış olduğunu dile getiren mi?
Takdir sizin...
Partinin zarar görmesini istemiyorsanız önce o kötü şeyleri yapanlara hesap soracaksınız.. Onların yaptıklarını kamuoyuna duyuranlara değil.. 
Anlaşıldı mı?