Çocukluğumda İzmir


İzmir'e ben çocukluğumda aşık oldum,

Fakir ama kaliteli insanlar vardı güzel İzmir'de o zamanlar.

İzmir hepimizi kucaklardı.

Bir yağmur yağardı bir hafta sürerdi,

her yağmurda ben annemin ördüğü kazağımı giyer saatlerce yürür, ıslanırdım yağmur altında, en sevdiğim şey  buydu.

Trafik yoktu,

Sokak araları bizim gibi çocuklarla doluydu.

Hava kararana kadar oyunlara doyamazdık.

Karnımız acıkınca eve koşar ekmek üzerine sana yağ ya da salça sürer bir parça da peynir alır o hızla sokağa geri koşardık.

Çivi saplama oynardık her yağmurdan sonra.

Büyük çivileri tren yoluna koyardık,üstünden tren geçince mükemmel çivi saplama oynanırdı onunla.

Güneşli günlerde meşe oynardık.

Çember çevirerek akşama kadar kilometrelerce yol yapardık,.

Çemberi arabamız sanırdık, küçük bir sopayla ustaca kullanırdık onu.

Yokuş aşağıya bilyeler taktığımız tahta arabalarla bırakırdık kendimizi.

Çok büyük dut ağaçları olurdu o zamanlar izmir'de.

Ağacın üstünde onlarca çocuk çıkar akşama kadar dut yerdik.

 Fuar açılınca geceler boyunca fuara giderdik,

Orada yabancı ülkelerden gelenleri incelemeyi severdim ben.

Küçük hediyeler verirlerdi standlarda , onları kapmak için yarışırdık.

Pak Bahadır'ı çok severdik.

Şeker fabrikası standından çokça şeker alır hemen Pak Bahadır'a koşar o şekerleri atardık,

O da çok severdi şekerleri.

Kordon'da faytonların arkasından koşar arka dingiline oturup bir uçtan bir uca giderdik.

Faytoncu uzun kırbacını şaklatırdı, arada bizi korkutup binmemizi engellemek için.

Yengeç yakalayıp iple bağlar onları yarıştırırdık.

Şimdi eğlence mekanına dönüşmüş bir Rum evinde de oturduk bir aralar.

Cumbasında oturup çiğdem yer, gelen geçeni seyrederdik .

Ben çocukluğumun İzmir'ini hiç unutamam.

Çok güzel günlerdi,

Artık öyle bir çocukluk yok İzmir'de ...

Sevgiyle kalın...