CHP nereye?


    İster kabul edelim ister etmeyelim, artık 16 Nisan Referandumu ile Türkiye de yönetim sistemi değişti. 2019 da yapılacak seçimlerde yürütme görevini üstlenecek bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz.

Yüzde 48.6 "Hayır" diyen kesimin başını çeken CHP de de tartışmalar başladı.

Önce, ''Hayır biz kazandık" mücadelesi başlatıldı. Sonuç alınamayınca parti sözcüsü Selen Böke, ''Sine-i Millet de seçeneklerimizden biridir" deyip TBMM sinden istifa edilerek dışarıdan hak aranılabileceğinin mesajını verdi.

Ancak hemen arkasından yetkililer bunun doğru olmayacağını söylediler.

Deniz Baykal, parti başkanı gibi açıklamalarda bulunup heyecan yarattı.'

'Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olmayacaksa çekilmesi gerekir" dedi.

Muarrem İNCE ve Fikri SAĞLAR da ''Hemen olağan üstü Kurultay toplanmalı,2019 da Cumhurbaşkanı adayı olacak kişi genel başkan  seçilmeli'' diyerek ayağa kalktılar.

Kılıçdaroğlu da vakit kaybetmeden tavır takınarak, ''Kim olursa olsun, kapının önüne koyarız'' deyince kiyamet koptu.  

Önce Fikri Sağlar, ''Referandum kampanyasında 'Tek adama karşıyız' dedi ama kendisi Tek adam oldu'' diyerek karşılık verdi.

Kılıçdaroğlu'nun ''Muhalifler dışarı'' yükselişine bir cevap da Muarrem İnce'den geldi: ''Farklılıklara tahammül etmelisin.''

Deniz Baylal da, ''CHP tehditle, öfkeyle, sopa sallayarak yönetilemez''d iye Kılıçdaroğlu'na çıkıştı.

Fikri Sağlar, ''CHP deki Faşizan kafayı değiştirmek gerekir''deyince ihraç talebiyle yüksek disiplin kurulana gönderildi.

Bu tartışmalar Selen Böke ve ekibini de rahatsız etti. Selen Böke, ''Parti yönetimlerinin görevi, disiplin kararlarını dayatmak değil, farklı fikirleri süreçlere dahil etmek olmalıdır. Mevcut CHP yönetim anlayışının bir parçası olmak istemiyorum'' diyerek partideki görevlerinden istifa etti.

Sezgin Tanrıkulu'nun dediği gibi, ''Nasıl olsa biz yeni sistemi tanımıyoruz. Proteto edelim aday çıkarmayalım'' anlayışı ile dışarıdan mücadeleye destek vereceği sinyalini verdi. 

Baykal'ın, Abdullah Gül'ün çatı aday olabileceğini söyleyerek, CHP ile HDP yakınlaşmasını Ahmet Türk ile sağlamaya çalışırken, Ulusalcıların başını çeken Tuncay Özkan'ın cezaevinde Demirtaş'ı ziyaret edip, ''Demirtaş'ın selamı var, Türkiye onu can kulağı ile dinlemeli'' diyerek HDP ile ittifakın Demirtaş ile yürütülmesi gerekliliğini hatırlattı.

Ama Cumhuriyeti kuran partide görev yaptıkları için övünen Atatürkçü ve ulusalcıların, Cumhuriyeti parçalamak için yola çıkan örgütlerle bir arada siyaset yapamıyacaklarını unuttu her halde.

Atatürk'ün emanet ettiği Cumhuriyeti bölmek için bunlarca vatan evladını şehit eden bir terör örgütünün kuklası olan Demirtaş'ı bir kurtarıcı gibi sunmasının ne anlama geldiğini kimse anlamadı.

Mustafa Kemal'in, ''Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti ideolojisiyle kurduğu CHP'de kalıcı bir genel başkan olabilmek için düşeceksin, kalkacaksın. yağmur çamur, yaz kış mücadele edeceksin kavga edeceksin emek vereceksin, terleyeceksin, canın yanacak, arkanda bir başarı hikayen olacak.''

Armut piş,ağzıma düş''ile olmaz olmadı da görüyoruz. 

2019 da yapılacak yürütme görevini de üstlenecek Cumhurbaşkanı adayı CHP içinden çıkmalı.

Yüzde 50 artı 1  için illa dışarıdan aday aramadan vazgeçilmeli.

Çatı aday Ekmelettin devri bitti.

Artık sembolik Cumhurbaşkanı seçmeyeceğiz.

Hükümet edecek, yürütmenin başına geçecek,Türkiye'yi yarınlara taşıyacak çok büyük yetkilere sahip bir lideri Devlet Başkanı seçeceğiz.

Siyasette küçük olsun benim olsun devri kapanmıştır.

Artık Cumhuriyetin, demokrasinin, devletin, milletin laikliğin tek sahibi ve garantörü bizatihi halkın ta kendisidir.

Bu nedenlerden CHP, Türkiye'de yönetim sisteminin değiştiğini bilmeli ona göre yol almalıdır.

Genel başkanlık koltuğunda oturacak kişi 2019'da Cumhurbaşkanı adayı olmalı.

İktidar olmak ve ülkeyi yönetmek istiyorsanız gerçek bir siyasi parti gibi davranmalısınız.

Bir an önce de kısır iç çekişmelerden kurtulup halkla bütünleşmelisiniz.