Türkiye AB rüyasından vazgeçmeli


Avrupa'da Türkiye Cumhuriyeti bakanlarına karşı girişilen, kabul edilemez, demokrasi ve hukuk dışı davranışlar,ççok önemli gerçekleri bir kez daha ortaya çıkardı.

Avusturya, Almanya, İsviçre , Hollanda kendi ülkelerindeki sorunları, yaklaşan seçimlerini unutup,Türkiye'nin referandumuna kafayı taktılar.

Ülkelerinde besledikleri, koruyup kolladıkları terör örgütlerinin de etkisinde kalarak, Türkiye'den gelen bakan ve heyetlerini kendi evleri olan elçiliklerinde dahi konuşmasını, vatandaşları ile bir araya gelmesini engellediler. 

Bu davranışları hiçbirimizi şaşırtmasın.

Bunlar her zaman arkamızdan işler çevirdiler.

Ne kadar düşmanımız varsa PKK, FETÖ, YPG gibi terör örgütleri ile işbirliği yaptılar.

Söz verdiler yerine getirmediler.

Zor günlerimizde hiç bir zaman yanımızda olmadılar.

Hep kuyumuzu kazmak istediler.

Bizi hor gördüler,

Küçümsediler.

Biz de bunlarla beraber olabilmek için kendimizi parçaladık.

Ne yaparlarsa yapsınlar ''Aman ha'' deyip sesimizi çıkarmadık.

Böyle bir şey olabilir mi?

Bu anlayışla bir arada olabilir miyiz?

İtiş kakış, kavga döğüş, yalan dolan bu ilişki devam eder mi?

Türkiye'de kim iktidara geldiyse, ''AB Trenini kaçırmayalım'', ''Hedefimiz Avrupa Birliği'' dedi durdu.

Bu millete gerçekleşmesi imkansız bir hayal sattılar.

Bazı Avrupaseverler, Batı yanlısı, AB ne yaparsa yapsın, yanlışlara kendilerine göre haklı gerekçeler düzenleyenler bana karşı geleceklerdir. Ama herkes bilmelidir ki Türkiye ağzı ile kuş tutsa bile asla bu yapının içine alınmayacaktır.

Bir an önce AB ile olan ilişkilerimiz masaya yatırılmalı.

Olmayan, yürümeyen, gitmeyen bu görüşmelerin zorlanması doğru değildir.

Artık bu gerçeği herkesin görmesi gerekir..

Yüzyıllardır batılılaşma, demokratikleşme, çağdaşlaşma yalanları ile zengin yeraltı kaynaklarına sahip ülkeleri sömüren, bu ülkelerin canını-kanını emen, kirli emelleri için buralarda yaşayan insanları kan ve göz yaşına boğan bu sömürgeci ülkeler değil mi?

Bunlar geri bıraktırılmış bu ülkelerin iç işlerine doğrudan ve dolaylı karışma, bazen de müdahale etmek alışkanlığını sürdürmektedirler.

Yalnız bir farkla istihbarat örgütleri aracılığı ile terör örgütlerini taşeron olarak kullanarak ya da bu ülkelerin kendi ordularına  darbe yaptırarak bu kötü alışkanlıklarını hala sürdürmektedirler.  

2.

Dünya Savaşı sonrası Amerika-Sovyetler arasındaki nükleer dengelere dayalı soğuk savaş için kurulmuş NATO ve AB gibi kurumların artık hiç bir hükmü ve değeri kalmamıştır.

2. Dünya Savaşı galipleri tarafından kurulan Birleşmiş Milletler'in de hiç bir işe yaramadığı ortadadır.

Yeni dünyada yeni dengeler kuruluyor.

Bu dünyada belki NATO'nun dağıldığını, AB'nin çöktüğünü, iflas ettiğini, BM'nin de yeniden düzenleneceğini düşünüyorum.

Türkiye'nin de kurulacak bu yeni dünya düzeninde önemli bir rol üstleneceğini görüyorum.

Bir şartla, Türkü, Kürtü, Lazı,Arapı, Boşnakı, Çerkezi, Romanı birlik beraberlik içinde, birbirimizi severek sayarak, tek vücut, tek yürek Mustafa Kemal Atatürk'ün emaneti Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkarak......