Referanduma giderken


Anayasa Değişiklik Paketini, Cumhurbaşkanı imzaladı.

YSK Referandum tarihini 16 Nisan 2017 olarak belirledi. Böylece Anayasa   değişikliğinin referandum süreci resmen başlamış oldu. Artık Türkiye'nin geleceği milletin iradesine teslim edildi.

Son kararı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları verecek.

Oylanacak Anayasa değişikliğinin özüne ilişkin hepimizin son derece titiz ve ayrıntılı bilgi ve bilinç sahibi olmamız çok önemlidir. Zira değişikliğin ruhunu, anlamını ve doğasını anlamadan sadece şekli hususlar üzerinden yeni sistem önerisini anlamak ve anlamlandırmak mümkün değildir. 

Anladığımızı doğru dürüst anlatmak, vatandaşı bilgilendirmek gerekir, yönlendirmek değil.

Yoksa "Bu değişiklik olursa, 'Cumhuriyet yıkılacak'', 'Saltanat gelecek', 'Monarşi olacak'' ''Eyaletlere bölüneceğiz'' gibi korku tünelleri yaratmak işe yaramayacaktır. Dünden bu güne ''Laiklik tehlikede'' ''Rejim elden gidiyor'' ''Bağımsızlığımız yok ediliyor'' gibi korku üretmenin hiç bir şeye yaramadığını hep beraber gördük.  

Bir başka gerçeği daha gördük kararı verecek vatandaşları, ''Cahil, kültürsüz görmek, göbeğini kaşıyan adam,  bidon kafalı' gibi aşağılamak hataların en büyüğüdür. Değişiklik paketinin içerdiklerini ya çarpıtarak ya da içerikten uzaklaştırarak değerlendirmeler gri propagandadır.

''İnsanları ikna edemiyorsan, kafalarını karıştır'' da sonuç vermez. 

Olmayanı varmış gibi göstermek, neyin doğru olduğu değil, ''halkın neye inandırıldığı''anlayışını benimsemek, halkı bilerek yanıltmak, kara propagandaya bel bağlamak ve algıyı gerçeklerin önüne koymak, halkı kandırmak demektir.

EVET ve HAYIR cephelerinin oluşturulduğunu ve iki tarafın birbirini ''vatan hainliği'' ile suçladığını görüyoruz. Bu şekilde gerilim noktasına götürmek, Türkiye'ye kötülük etmektir.

Birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu hassas dönemde ayrışmadan bir an önce vazgeçmeliyiz.

Bu gerginliğin yaratacağı kaostan iç savaş çıkartmak isteyen Türkiye düşmanları, FETÖ, PKK, DEAŞ gibi terör örgütleri yararlanmak isteyeceklerini unutmamak gerekir.

Referandumda sağlıklı bir sonuca ulaşılması için farklı görüşleri savunan tarafların demagojiden ve safsatadan uzak söylemlerle halka yanaşması gerekir.

Referandum sebebiyle toplumun EVET ve HAYIR diye iki ayrı cephede toplanması ve buna göre iki ayrı siyasi pozisyon alması,ülkenin kutuplaştığını göstermez.

Farklı siyasi tercihlere sahip olmak demokrasinin ta kendisidir.

İktidara alternatif olmak isteyen,kendi siyasi görüşünün öne çıkmasını düşünenler rakiplerini, karşısındakileri yermekten,küçük görmekten çok, kendi düşüncelerini,yeteneklerini ve vizyonunu topluma kabul ettirmek için uğraş vermelidir. 

Bilinmelidir ki; Referandum sonucu ne olursa olsun,Türkiye de yine bu günkü siyasi anlayış iktidarını sürdürecektir.

Bu siyasi anlayışın değişmesi ancak kendi siyasi anlayışınızı Türkiye'de yaşayan halklara kabul ettirip, onların güvenini kazanıp, heyecanlandırmanızla gerçekleşebilir .

Bunun için de  kitleleri ayağa kaldıracak peşinden sürükleyebilecek, gerçek bir lidere sahip olmak gerekir.