Halka güveneceksin!


Türkiye'deki mevcut siyasal sistem on yılda bir darbe olan, 70 sente muhtaç hale getiren, IMF ile 19 defa stand-by anlaşması yaptıran, bir buçuk yılda bir hükümetin değiştiği, politik,ekonomik ve toplumsal krizlerin hüküm sürdüğü bir düzendir.

Bu çarpık düzenin değişmesini hepimiz istiyorduk.

1982 Anayasası bu ülkeye anlaşılması çok zor bir siyasi sistemi dayatmıştır. Kenan Evren ve sonrasında güçlü bir generalin dolduracağı, vesayetin devamlılığını sağlayacak, bir şekilde düşünülmüştür.

Hepimiz Türkiye'nin anti-demokratik bir darbe anayasasıyla yönetildiğini ve değişmesinin şart olduğunu  söylüyorduk. Mevcut sistemin 15 Temmuz kalkışması dahil devlet içinde derin yapılaşmalara nasıl kapı açtığını hep beraber yaşayarak gördük. 

TBMM Anayasa değişikliği görüşmeleri başlayınca kamuoyu 1982 cuntacıların yerden yere vurduğumuz 35 yıldır tartıştığımız anayasanın değiştirilmesi için toplanacağını sanıyordu.

Anayasa değişiklikleri halka anlatılacak, tartışılacak, doğrular bulunacak meclisten geçecek ve halkın önüne getirilecek son sözü de millet söyleyecek diye düşünüyordu.

Bu beklentiler içinde olan vatandaş hayal kırklığına uğradı.

Görüşmeler kavgalarla başladı.

Önce milletin kürsüsü işgal edildi, konuşmalar engellendi, kadın milletvekilinin boynu sıkıldı, burun kırıldı, ayak ısırıldı.

Havada uçuşan yumruklar, yerinden sökülen milletin kürsüsü..

Meclisten bütün dünyaya servis edilen daha bir çok rezil görüntüler..  

Milletin vekilleri kendilerinden beklenen değişikliklerle ilgili bilgilendirme ve aydınlatılma görevlerini unuttular.

2.Tur da aynı görüntülerle geçti. 

Halkın bilgi alma hakkını unutup  konuşmaları engellemek için kendini kürsüye kelepçelemeyi anayasal hak olduğunu söyleyen vekillerin şovları ve kadın millet vekillerinin TBMM'nin tarihine çok tartışılacak şekilde geçecek kavgaları. Yani vatandaş Anayasa değişikliklerini öğrenmek isterken, genel kurulda yapılmaması gereken her şeye şahit oldu. Bu güne kadar görmedikleri, alışık olmadıkları olayları üzüntü ve kaygı ile izledi.

Milletvekilleri sınıfta kaldı.

Kavgayla bu şekilde sonucun değişmiyeceğini göremediler. Bu işin ikna yoluyla olabileceğini  doğruları, yanlışları söktükleri kürsüden anlatarak kamuoyu oluşturabilecekleri akıllarına getirmediler. Kendilerinin halk tarafından oraya gönderildiklerini, son sözü de halkın söyleyeceğini,halka güvenmek gerektiğini unuttular. 

Cumhurbaşkanlığı sistemini içeren Anayasa değişikliğinin 2. tur oylamaları da bu şekilde sona erdi.

Artık söz milletin.

TBMM'de bu anayasa değişikliği maddeleri oylanırken yaşanılan gerginlikleri, kavgaları sokağa taşımak çok tehlikelidir. Tüm terör örgütlerine karşı mücadele verilirken, vatandaşlar arasında kaos,kavga yaratmak terörün ekmeğine yağ sürmek olur.

Meclis görüşmeleri sırasında kullanılan, ''kefen giydik'', ''kansız değiştirilmez''gibi söylemler unutulmalıdır.'

'İç savaş''tan,''kan dökmek''ten bahsetmek şuursuzluktur.

Siyasi tansiyonu yükselterek kriz ve kaosu toplumsal alana taşımak sorumsuzluktur. Ajitasyon ve demogojiyle değil, gerçekleri anlatarak, doğruyu yanlışı karşılaştırarak değişiklikleri halkın  anlayacağı şekilde sunarak yaklaşmak gerekir. 

Sakın halkın gözleri içine bakarak ,onları yanıltmaya ,yalan söylemeye kalkmayın. Algı operasyonları ile kafaları karıştırmayın.

Doğruları söyleyin.

Sosyal paylaşım ağlarındaki siyasi mühendislerin kurgularını araştırmadan körü körüne paylaşmayın.

Etiketlerinizde sadece ''HAYIR''veya ''EVET'' yazmakla bir yere varamazsınız. Nedenlerini niçinlerini açık açık söylemelisiniz.

Sakıncalarını belirterek, sadece doğruları, kendi siyasi çıkarlarımızı öne çıkarmadan etraflıca tartışmalıyız.

Bu aydınlatılma çok önemlidir.

Çünkü en az 100 yıl Türkiye o gün alınacak kararlarla yaşayacaktır. Bu işin partisi, meşrebi, ideolojisi yoktur.

Devleti millete emanet etmekten kaçınanlara cevabı halk verecektir.

Son sözü söyleyecek halkı sakın küçümsemeyin, hor görmeyin.

Onların vereceği karara saygılı olun.

Çünkü ortaya çıkacak karar milletin iradesidir...