Atatürk'ü kullanmak sahtekarlıktır!


Son zamanlarda yazılı ve sosyal paylaşım ağlarında, Atatürk'e izafe edilen sözler, uyarılar, yazılar paylaşılıyor.

 İncelendiğinde  bunların çoğu uyarlama, insanların amaçları doğrultusunda, algı yaratmak amacıyla birilerince uydurulmuş söz ve uyarılar olduğunu görürsünüz.

Hiç bir belge ve kaynakta rastlanmayan, tarihe uymayan bu metinlerin, o günlerin bilgi ve kanaatlerini yansıtmayan ya da bu günün bilgi ve kanaatlerinin geçmişe taşıyarak, sanki Atatürk'e aitmiş gibi paylaşmak, hem Mustafa Kemal Atatürk'e hem de Cumhuriyet tarihimize hakarettir, saygısızlıktır.  

Mustafa Kemal Atatürk bir dehadır.

Türkiye'de yaşayanlar için hatta dünya için çok önemli bir liderdir.

Her konuda çok önemli mesajlar vermiş, açıklamalarda bulunmuştur.

Nutuk, bütün dünya dillerinde hala okunmaktadır.

Onun başkalarının uydurup yakıştıracağı sözlere ihtiyacı yoktur.

Birilerinin kendi şahsi ve siyasi amaçları için yazacakları kurgulara da ihtiyacı yoktur.

Bu algı operasyonlarını yapan siyasi mühendisler,zhepimizi yanıltmakta ve yönlendirmektedir.Kullandığımız ve her yerde karşılaştığımız, altında Atatürk'ün imzası bulunan, ''Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır''sözü de birilerince Mustafe Kemal Atatürk'e izafe edilmiştir.

Şu sıralar Facebookta herkesin paylaştığı bir metin var.

''Biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil, bilakis bu tip yapılar din, devlet düşmanı oldukları için yasakladık. Çok değil yüzyıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz , göreceksiniz ki  bazı kişiler bazı cemaatlerle bir araya gelerek, bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek. Ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirlerine düşeceklerdir''

Bu uyarının Atatürk tarafından yapıldığını söyleyenlerin ve paylaşanların büyük bir oyunun içinde olduklarının farkında değillerdir.

Atatürk'ün o günlerden bu gün yaşadığımız olayları gördüğünü anlatmaya çalışıyorlar ancak paylaşılan bu metnin Atatürk'le hiç bir bağlantısı,alakası bulunmamaktadır.

Atatürk'ün yaptıkları ile ne kadar ileriyi gördüğünü bütün dünya bilmektedir.

Ama onun adını böyle bir kalpazanlığa karıştırılması da ahlaksızlıktır.

Başka bir örneği de  Atatürk ve yakın tarihi çok iyi inceleyen araştırmacı gazeteci yazar Taha Akyol köşesine almış.

1936'da Eskişehir Tayyare Alayı'nı ziyaret eden Atatürk, buradaki konuşmasında şöyle dediği paylaşılıyor:

''Bir gün gelecek insan oğlu uçaksız da göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek. Belki de ay'dan bize mesajlar yollayacaktır. Bize düşen görev, batıdan bu konuda geri kalmamayı temindir.''

Taha Akyol, bu sözlerin de Atatürk ile hiç bir alakası olmadığını, birileri tarafından uydurulduğunu söylemektedir. Bu örnekler çoğaltılabilir.

Bunlar sonradan yaşanan olaylara bakarak, insanları yönlendirmek için altına Atatürk'ün imzası konulmuş düzmecelerdir.

1923'te yabancı bir gazeteye verdiği bir ropörtajda Atatürk'ün''Bir gün Orta Doğu'daki suni devletlerin halkları ayaklanacak. O gün Cumhuriyetimizin yöneticileri bu halkların yanında değil, emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akibete uğrayacaklardır''  dediğini 1. sayfadan manşet yapan ulusal bir gazetemizin yalanı da kısa zamanda ortaya çıkmıştır.

Bu sahtekarlıklar yanlış yönlendirmeler aslında Atatürk'ün yanlış anlaşılmasına da sebep olmaktadır.

Kendimize sormalıyız.

Atatürk'ü anmaktan, üzülmekten ve övünmekten başka onun için ne yaptık?

Onun hedeflerine ulaşmak için hiç bir şey yapmadan sadece anarak, yad ederek  Atatürkçü olduğumuzu sandık.

Onu doğru anlayarak doğru anlatmak ve onun, ''En büyük eserim'' dediği Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkmak öncelikli görevimiz olmalıdır.

Kendisinin söylediği gibi:

''Beni öven sözlerinizi bırakın, gelecek için neler yapacağız onları söyleyin...''