15 Temmuz 2016 cuma günü saat 21.30 TSK içinde bir kısım cuntacı darbe yapmaya kalkıştı. Önce Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları gözaltına alındı. Sonra da tankıyla tüfeği ile halka karşı saldırı başlatıldı.
Boğazlar tutuldu, köprüler kapatıldı, yollar kesildi.
TBMM binası, Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi, Emniyet Müdürlüğü binaları, askeri karargahlar, bir çok kamu binaları bombalandı.
Havadan askeri helikopterler ve F 16 Jetler saldırırken. karada tanklar sivillerin üzerine yürüdü. Önüne geleni ezdi geçti.
Hükümet üyeleri, milletvekilleri, Cumhurbaşkanı öldürülmek istendi.
Televizyon, gazete binaları işgal edildi.
TRT'de silah zoruyla spikere darbe bildirisi okuttular.
Yurtta Sulh Konseyi adını kullanan darbeciler, ''Yönetime el koyduklarını, tüm yurtta sıkıyönetim ilan ettiklerini ,ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı yasağı'' ilan ediyorlardı.''
Bunu duyunca sokağa fırladım.
Televizyonda gördüklerime duyduklarıma inanamıyordum.
Bir kısım insanın marketlere,fırınlara koştuğunu gördüm.
ATM'ler önünde kuyruğa girmişlerdi, daha da telaşlandım.
Konak'a yaklaştıkça ellerinde bayraklar araçlarına binmiş, korna çalan insanları görünce önce şaşırdım. Merkeze yaklaştıkça şaşkınlığım daha da arttı. Çünkü binlerce insan çoluk çocuk. genç yaşlı alanı doldurmuştu.
Darbecilere karşı tek vucut olmuş. elele kol kola darbeye karşı direniyorlardı.
Aracımın radyosundan Türkiye'nin her yerinde halkımızın alanlarda sokaklarda darbecilere karşı mücadele başlattıklarını duyunca çok rahatladım.
Çünkü halka rağmen darbe yapılamıyacağını, eğer halk ayağa kalkarsa karşısında hiç bir gücün duramayacağını çok iyi biliyordum.
Sabaha kadar alanlardaydık. Darbenin püskürtüldüğü haberleri gelince derin bir oh çektik.
Yurtta sulh konseyi darbecileri, hazırladıkları ve tehditle okuttukları sözde' 'Solcu, devrimci,
Halkı korkutarak evlerinden çıkmayacaklarını düşündüler, bomboş sokak ve meydanlar bekliyorlardı.
Ama çok kötü aldandılar.
Halk çoktan ayağa kalkmış. sokaklara dökülmüş, meydanları doldurarak çok partili demokratik sisteme sahip çıkmıştı bile.
Yönetime el koyacaklarını zanneden darbeciler, iktidara geldiklerini zannettiler ama halkın çoktan yönetime el koyduğunu göremediler.
Birbirimizle kavga etsek de darbe dendiğinde,herşeyi bir kenara bırakıp el ele vereceğimizi göremediler.
Karşılarında teslim olmayacak hazır ola geçmeyecek medya kuruluşlarının olabileceğini, her türlü siyasi hesaplaşmayı bir kenara bırakarak bir araya gelen darbeye karşı dik duran muhalefet partilerinin olabileceğini düşünemediler.
Ayrı ayrı düşünseler de bütün milletvekillerinin cuntaya karşı tek vücut olabileceği en önemlisi de ülkesini ve demokrasiyi korumaya yemin etmiş bu sivil siyasetçileri darbeci cuntaya teslim etmemek için canlarını dahi verebilecek bir milletin olduğunu unutmuşlardı.
30 Ağustos Askeri Şura'da yok olacaklarını bilen cuntacılar, bu darbeye kalkıştılar, başarabilselerdi ne ala, başaramazlarsa nasıl olsa yok olacaklardı böylece masum bir çok Mehmet'imizi harcayarak, ülkeyi perişan ederek bu korkunç kumarı oynadılar.
208 şehit 1500 yaralı ve 20 cuntacı öldü.
Bu bir darbe girişimidir.
Bu yaşananları bir senaryo, kargaların bile güldüğü traji komik tiyatro gibi görmek çok ciddi yanılgıdır. Hele bilmeden. araştırmadan teyit etmeden, oyun kurucularının yayınladığı yalan dolan aslı astarı olmayan düzmece haberleri,resimleri paylaşıp yorum yaparak,başarısız darbe sonrası planlanan kutuplaşma, insanların birbiriyle çatışması, kaos yaratma planlarına hizmet etmiş olursunuz.
Bu darbe girişimi Türkiye'de yaşanan son darbe girişimidir.
Bütün dünya bir kez daha görmüştür ki halkın karşısında hiç bir güç duramaz.
Ahmet Hakan'ın dediği gibi, ''Cumhurbaşkanı, hükümet,
Ben de diyorum ki, ''En kötü demokrasi,en iyi cuntadan,en iyi darbeden çok daha iyidir...''