Bir hakimin ağzından acı gerçekler!


Önce, mahkemesinde açılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret davasında, Anayasa’ya aykırılık gördüğü için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmasıyla tanıdık

Sonra, devlet sırrı olmaktan çıkan MİT tırları davasında haber yaptıkları için tutuklanan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’e yazdığı mektupla bildik.

Son olarak da İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği bir toplantıda o cesur çıkışlarıyla bildiğimiz Karşıyaka Asliye Ceza Mahkemesi hakimi iken son HSYK Kararnamesi’yle Trabzon’a yollanan Murat Aydın ile yüz yüze geldik. ,

Özgürce ve inandığı için vicdanıyla karar verdiği için sürgüne gönderilen Hakim Aydın ile bir saatten fazla söyleştik, sorduk, dinledik…

Anladık ki, son HSYK kararnamesiyle 4 hakimden birinin değil, bu yıl başından itibaren çıkan diğer kararnamelerle 3 hakimden birinin yeri değişmiş.

Öğrendik ki, son kararnameyle, hoşa gitmeyen kararlar verenler cezalandırılmış.

Öğrendik ki, o kararnameyle biat edenler, yakın duranlar ödüllendirilmiş.

Anladık ki, bu kararnameyle, yargıdaki YARSAV gibi sendika gibi örgütlenmelerde yer alanlar sürülmüş.

Öğrendik ki, HSYK kararnamesi, ‘havuç-sopa’ kararnamesiymiş…

Oysa HSYK’nın tamamı hukukçu üyelerinden beklenen tarafsızlık, dürüstlük ve adil olmak…

Onlar ne yaptı, olağan olduğu söylenen kararnameyle, birilerinin hoşuna gitsin diye yargıyı alt üst ettiler.

Daha da kötüsü, tarafsız ve bağımız olması gereken yargıyı, taraflı, vicdanıyla karar veren değil, baştakinin isteğine göre karar veren haline getirdiler.

Her geçen gün öyle bir hale geliyoruz ki adaletsizlik duygusu tavan yapıyor.

İşin kötüsü de ülkedeki her olumsuzluğa ‘alışacağız’ diye önümüze tek seçenek koyanlara da tepkisiz kalıyoruz.

Şehitler geliyor kanıksıyoruz…

‘Bu işin doğası böyle. Terörle mücadelede bunlar olacak’ diyene ‘doğru söylüyor’ diyerek hak verir hale geliyoruz.

Sormuyoruz ki, ‘bu hale gelirken neredeydiniz beyler. Neden uyudunuz?...’

HSYK kararname çıkarıyor o yargı mensubunu alıyor öbür yere veriyor.

Birisi çıkıyor ‘Bu kararname olağan her yıl yapılır.’ Diyor inanıyoruz.

Yargı alt üst oluyor şaşırmıyoruz.

‘Kimse ne oluyor neden değişenler hoşa gitmeyen kararlar verenler hep’ diye tepki göstermiyor.

Oturduğu yerden ‘yanlış yaptılar’ diyor…

Kahvede ‘bu kadar da olmaz yargıçları savcıları sürdüler’ diye yanındakine dert yanıyor.

İş, yanlışa tepki göstermeye gelince ortada halk olmuyor.

HSYK’yı faks, telgraf, mektup yağmuruna tutup tepki koysak meydanın bu kadar boş olmadığını bilecek istediği gibi at oynatanlar…

Ama yapmıyoruz…

Biz yapmayınca meydanı boş bulanlar istediğini yapıyor.

Yargıyı sindiriyor.

Medyayı sindiriyor.

Bürokrasiyi sindiriyor.

Emniyeti sindiriyor.

Eğitimi sindiriyor.

Böyle giderse sinmiş demokrasi de silik olarak yaşayacağız bilesiniz.

Çünkü, Hakim Murat Aydın’ın ağzından çıkan acı gerçeklerden anladık ki, gelecekten artık endişe etmeliyiz.