Türkiye tehlike altında


Türkiye'nin Davutoğlu sonrası yeni bir döneme girdiğini, bütün dünya yakından takip ediyor.

AB ile mülteciler konusunda varılan anlaşma gereği, Türkiye terör tanımını tekrardan yapacak ve PKK ile tekrar müzakereye geri dönülecek ortam sağlanacak.

Bu konularda Davutoğlu, Cumhurbaşkanı ve partisinin bazı ileri gelenleri ile ters düşmüştü.

Bugün hükümet PKK  terör örgütü ile mücadeleye aralıksız devam edecek ve terör tanımında da geri adım atmayacak anlayışını tekrarladı.

Bu noktada ABD ve bazı Avrupa ülkeleri Türkiye'nin girdiği bu yeni dönemi engellemek için düğmeye bastı.Taşeron örgütleri ile terör seferberliği başlattılar.

Kandil yeni bir şiddet dalgası için karar aldıklarını duyurdu.

Ayrıca PKK kamplarında eğitilen sol örgütler terörü batıya yurdun her yanına yaymak için harekete geçti.

Giresun'daki saldırı bunun göstergesiydi.

PKK artık füzelerin de kullanıldığı yeni saldırılara başladı.

1. Dünya Savaşından sonra böylesine çok cepheli bir şer ittifakıyla karşı karşıya kalınmadı.

Bütün terör örgütleriyle işbirliği yapıldığı,içeride yeni ortaklar arandığı ve Türkiye'yi durdurmak için gizli bir saldırı planlandığı açıkça görülmektedir.

Bugün kimi açık,kimi örtülü dış destekli bir saldırı altındayız.Hem de kahpece,sinsice ve insanlık dışı bir saldırı altındayız.

Yürüttükleri bu saldırıları, bir süre sonra açık savaşa dönüştürmek isteyeceklerini de göreceğiz.

Ankara terörle mücadeleye kesintisiz devam ediyor, ancak Kandil yöneticilerine karşı tek bir başarılı operasyonun yapılamasının sebebi, ABD'nin iki yüzlü siyasetidir.

8 senedir satın almak istediğimiz silahlı İHA'LAR ve akıllı mühümmatı teslim etmeyen ABD,istihbarat paylaşımını da uzun zamandır durdurdular.

PKK ve PYD ye büro açanlar aynı zamanda ellerine silahları da verdiler.Suriye'yi dizayn etmek için kullandıkları bu terör örgütlerini  koruma altına aldılar.  

Biz içeride meşgul edilirken, ,Rusya,İran ve bazı AB ülkeleri Suriye sınırını yüzlerce kilometrelik cepheye dönüştürdüler Bu cepheye artık füze rampaları ile donatıyor, her geçen gün daha da silah yığınağı yapılıyor. Açıktan şehirlerimize saldırılar yapılıyor.

Onlar saldırdıkça, Avrupa kıvırdıkça, ABD  ikili oynadıkça, Rusya terör örgütlerine silah sevkiyatı yaptıkça,Türkiye'deki siyasetçiler ne yapıyor?

''Başkanlık Sistemi'' üzerinden bir Türkiye tartışması başlattılar.

Erdoğan'a ve Başkanlık Sistemine karşı savaş başlattılar.

Fakat bu savaşın Türkiye'ye karşı sürdürülen saldırılara destek verdiğinin farkında değiller.Türkiye'de çıkacak bir iç savaşta,kardeş kanı dökülürken, güney sınırımızda oluşturulan cephe açıktan Türkiye'ye vursun mu istiyoruz? Türkiye'yi Suriye'leştirmeye çalışanlar, Suriye'deki terör örgütlerini doğrudan Türkiye'ye mi göndersinler istiyoruz?

Türkiye'yi zayıflatarak, Suriye'nin geleceğinde söz sahibi olamayacak hale getirip ardından da Türkiye'nin bir bölümünün parçalanmasına yönelik askeri ve siyasi planların yapıldığını biliyoruz.

Bunun gerçekleşmesi için terör örgütlerine bir çok ülkenin destek verdiğini,silah temin ettiğini,Türkiye'ye karşı savaştırdığını da hepimiz bilyoruz. Ama onların adına kafalarımızı karıştıran,yanlış yönlendiren, algı operasyonları yapan daha büyük tehlike aramızda olanlardır.  

Buradan herkesi uyarıyorum.

Küçük hesapları bir kenarı bırakıp herkes aklını başına almalı.Y

alnızca kişisel ve siyasi çıkar hesaplarına, bu ülkenin geleceğini kurban edemeyiz.

Türkiye Cumhuriyetinin devamı ve ülkemizin geleceği için bir araya gelip 1. Dünya Savaşından beri sürdürülen var olma mücadelesini muhakkak kazanmak zorundayız.