1 Mayıs'ın getirdikleri


1 Mayıs 1889 İkinci Enternasyonel'de alınan bir kararla 1 Mayıs işçinin emekçinin birlik, dayanışma ve mücadele günü kabul edildi.

Türkiye'de resmi olmayan ilk 1 Mayıs kutlaması 1906 da İzmir'de yaşandı.

Resmen 1923 te kutlamalara izin verilirken, 1925 te resmen yasaklandı.

Bahar Bayramı olarak kutlanan ve resmi tatil olan 1 Mayıs, 1980 darbesiyle tatil olmaktan çıkarıldı.

Türkiye tarihinin en görkemli 1 Mayıs kutlamaları 1977'de Taksim'de gerçekleşti.

Kana bulanan bu mitingte 34 arkadaşımız öldürüldü.

Benim de aralarında bulunduğum 136 arkadaşımız yaralandı.

Üç gün Taksim İlk Yardım Hastahane'sinde tedavi gördükten sonra, yedi gün de gözaltına alınmıştım.

Bu miting bana göre gerçek işçi sınıfı ile ilerici,aydın, yutseverlerin bir araya gelip, son haklı hak arama direnişiydi. 

Sosyalist sistemlerin çöktüğü ülkelerdeki proletaryanın siyasal devrim yapmayı başaramamaları, dünya işçi hareketini ve bütün sol akımları zayıflattı.

Teknolojinin gelişmesi, üretim sürecinde iş gücünün payını azalttı.

Sermaye krize girdikçe, üretim teknolojileri geliştikçe üretim ilişkileri, sınıfsal yapılar ve davranış biçimleri değişti.

Ben bugün iş dünyasında, ''Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan'' o geniş proleter kitleleri göremiyorum.

Türkiye'de yaşanan faşist darbelerin de etkisiyle, bazı sol siyasi liderler ve sendika yöneticileri zenginleşirken, işçi sınıfı bütün kazanımlarını kaybederek, üzerinden siyasi rant elde edilen bire özne haline getirildi.

Dünyanın hemen her yerinde 1 Mayıs işçilerin birlik ve dayanışmasını yansıtan, işçi sınıfının haklı demokratik ve ekonomik taleplerinin dile getirildiği bir bayram havasında kutlanırken, Türkiye'de siyasal bir eylem biçimi ve siyasal bir hesaplaşma haline getirilmiştir.  

Taksim Meydanı'nın işçi sınıfı için ne kadar anlamlı olduğunu en iyi bilenlerdenim.

Bu inkar edilemez.

Ancak bu israr işçi ve emekçilerinin talepleri ve beklentilerinin önüne geçiyorsa, seslerinin kamuoyuna duyurulmasına engel oluyorsa,

Hele bazı siyasilerin işçi sınıfını kullanarak siyasi rant sağlamak istiyorlarsa,

Taksim Meydanı israrının işçi ve emekçilere hiç bir faydası olmaz.

Bu gün önemli olan Taksim'de toplanmak değil, işçi sınıfının örgütlenmesi önündeki engeller ve siyaseten işçi sınıfı idolojisinden sapmış, egemen güçlerin elinde oyuncak olmuş,paramparça olmuş sendikal yapılanmadır.  

Bugün Türkiye'de işçi sendikalarının devrimciliği, ancak isimlerinin arasında kaldı.

Söylemlerinde faşizme, emperyalizme, diktaya karşı olduğunu söylemekle devrimci olunmaz.

Asıl devrimcilik bunlara karşısında dik durmaktır, tavır almaktır.

Emperyalizimle aynı söylemde olmak, onun taşaronluğunu yapanlarla aynı safta bulunup, Türkiye düşmanları ile işbirliği yapıp sonra, barış, özgürlük gibi kavramları ülkeleri bölmede, işçileri köleleştirmede, kardeşi kardeşe kırdırmakta, halkları birbirine düşman etmekte propaganda malzemesi olarak kullananlar devrimci, solcu olamazlar. 

İşçi ve emekçilerin demokratik  sendikal  hakları ve ekonomik bir çok sorunun çözümü için bir araya gelmeleri gerekirken, bugün sendikalar 1 Mayıs alanlarında bile yan yana gelemiyorlar.

Sorun örgütlenmededir.

İşçilere ait olmayan bu yapıların kesinlikle yıkılıp, yeniden kurulmalıdır.

İşçi sınıfının çıkarlarını savunan, ilkeli namuslu sendikacılara görev verilmelidir.

Bu gün 1 Mayıs İşçilerin Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Gününde artık nerelerde ne yanlışlar yaptığımızı düşünme ve görme zamanıdır. 

Sınıfsız, sömürüsüz, barış içinde, işçi ve emekçilerin sorun ve taleplerinin karşılandığı bir Taürkiye dileklerimle..