185 yıllık Şadırvan ve vefasızlık


Bundan iki yıl önce, bir Pazar günü Tarihi Kemeraltı Çarşısı'nı geziyordum. Çarşının simge yapılarından Ali Paşa Şadırvanı'nın önünden geçerken kurşun kaplı kubbesinde bir tuğla büyüklüğünde oyuk görünce şaştım kaldım.

Şadırvanın kubbesindeki kurşun kaplama kanırtılarak açılmış, sadece bir tuğla çekip çıkartılarak öylece bırakılmıştı. Bu durum beni ve çarşı esnafını şaşırtmıştı.

Daha önce defalarca kurşun kaplamaları ve döküm muslukları çalınan bu şadırvanın bu kez kubbesinden sadece tek bir tuğlanın alınmış olması tuhaftı. Bunun üzerine bir çok fikir üretildi. 

O çekilen tuğlanın altında ne vardı da koca kubbeden sadece bir o tuğla çekilip çıkarıllarak orası oyuk bırakılmıştı. Kubbeden bu tek tuğla neden alınmıştı? Kıymetli bir şeyin saklandığını sanılsaydı, kubbeyi balyozla hepten yıkıp giderlerdi...

Tarihi şadırvan, çarşıyı gezen yerli yabancı turistleri kubbesindeki bu oyuğun kötü görünümüyle karşılıyordu. Çok geçmeden, bir hafta sonra da muslukları sökülüp çalındı. 

Şadırvan çevresindeki esnaf Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne defalarca başvurmalarına rağmen onarımı konusunda bir sonuca varamadı.

Bu şadırvanın sahibinin kim olduğunu esnaf da merak ediyordu. Kurumlar sorumluluğu birbirine atıyor, fakat her gün çok sayıda turistin çevresinde yemek yediği, çayını, kahvesini içtiği şadırvanın kubbesi oyuk, muslukları sökük görüntüsü içler acısıydı.

Çarşı esnafı defalarca aralarında para toplamış, şadırvandaki çeşmelerin musluklarını alıp takmıştı. Bu 185 yıllık tarihi yapının onarılması ve korunması için yetkilileri ve ilgilileri göreve çağırıyorlardı.

Konak Belediyesi 2002-2003 yıllarında Ali Paşa Şadırvanı ve çevresini düzenlediği halde bugünkü halini neden görmez?

“Şadırvanın kubbesindeki oyuk onarıldı mı?” diye merak edip uğradığımda tarihi şadırvanın kanırtılmış kurşun levhasını ve çıplak kalan kubbesinden tek tuğlanın çekilmesiyle olumuş oyuğu görünce canım sıkılır. Tıpkı İzmir'in simgesi Tarihi Saat Kulesi kubbelerindeki alemlerin çalınıp öylece bırakılması gibi, içim daralır. 

“Bir şadırvanın kubbesi kanırtılmış kaplaması, oyuğuyla yaz kış, iki senedir öylece durur mu? Tarihi yapı yıpranıp göçmeye, yıkılmaya terk edilebilir mi?” diye düşünür, üzülür, öfkelenirim. 

Yayınladığım beş kitaptan sonuncu olan “ Çavez'den Pagos'a İzmir”in ön kapağını bu şadırvanın gravürü süsler. Gravürde, 185 yıllık Şadırvanın ilk dönemleri anlatılır. 

Konak'taki Tarihi Saat Kulesi olsun, çarşı içindeki Ali Paşa Şadırvanı olsun, yetkili ve ilgililerin acil ilgisini bekliyorlar. 

Bizden hatırlatması...