İZMİR AGORA’DAKİ GÖNÜL SİNEMASI İLE ANILAR DA YOK OLDU!

İZMİR AGORA'DAKİ GÖNÜL SİNEMASI İLE ANILAR DA YOK OLDU!

Çocukluğumuzun, gençliğimizin geçtiği yerler bir bir yok oluyor. Betona direnemiyorlar. Alaattin Gürırmak'ın, Gönül Açıkhava Sineması anısında siz de kendinizden bir parça bulacaksınız...

26 Haziran 2018 - 22:54 - Güncelleme: 26 Haziran 2018 - 23:08

İZMİR AGORA GÖNÜL AÇIK HAVA SİNEMASI SAKIZCISI BENDENİZ 40 YIL SONRA O SİNEMANIN PERDESİ ÖNÜNDEYİM...

Önceki gün, 24-Haziran-2018 değerli Arkadaşım TC Ahmet Koçak'a çocukluğumun semti (AGORA) Namazgah'ı gezdirirken bir an tarihi Namazgah hamamı restorasyonu için kapatılan çitlerin açık olduğunu gördük...

İçeride yapı işçileri vardı..

İzin isteyip az ötedeki Gönül Açıkhava Sineması'nın perdesini fotoğraflamak için inşaat alanına girdik...Ve 5 dakikalık izin içerisinde arkadaşım Ahmet işte burada gördüğünüz  fotoğrafımı çekiverdi.

Hey gidi günler hey işte bu sinemada yaz tatillerinde sakız satan çocuktum...Hem de 40 sene önce...Şimdi tam 5 ay önce (2.Şubat.2018) bu sinema ile ilgili yazdığım anımı buyurun yeniden hep beraber okuyalım!..

Tarihi Agora semti GÖNÜL Sineması'nda Yeşil Çivril sakızlarını 1971-1975 yıllarında yaz tatillerinde sattığımı hatırlıyorum. İzmir Kemeraltı Çarşısı Tarihi Şadırvan Camisi yan sokağında Yıldız Şekerleri dükkanından (Halen günümüzde de aynı isimle o şekerlemeci duruyor) imalat fiyatına bir kutu alır. Gönül sinemasında tane tane satardım. Fazla kazancı olmazdı ama benim için hiç yoktan iyi bir kazanç olurdu. Tabi o bir kutu sakızı da borç olarak satın alır kutudaki sakızların hepsini sattıktan sonra gider şekerlemeci esnafına borcumu verirdim.

Gönül Sinemasının iki kapısı vardı. Biri 943 (Namazgah) Sokak'a ya da Misakı Milli Okulu'na bakan tarafta idi. Diğeri ise yandaki Agora Müzesi giriş kapısı karşısındaki parka bakan çıkmaz sokakta idi. 
Bir akşam yine sakız satmaya gittiğimde sinema sahibinin o gün vefat ettiğini söylediler. Sinema sahibi beni tanır severdi, ancak vefatından iki üç gün sonra sinemanın kapısı dışında elimde bir kutu sakızla ayakta durup sinemaya gelenlere sakız satarken sinema çalışanları benim artık burada sakız satmamı söyleyip adeta kovaladılar. 
Bu durumu o sokağa bakan bir evin alt kat penceresinden sürekli sinemaya gelen gidenleri tanıyan hatta sohbet eden 70'li yaşlarda bir teyze görmüş. Ve vefat eden sinema sahibini oğluna söylemiş.
Sanıyorum iki üç gün sonra sinema çalışanları bir sokak alt tarafta ikamet ettiğim evimize geldiler (940 sokak, şu an Agora Müzesinin içine istimlak edildi) Sinemanın yeni sahibi seni çağırıyor deyip götürdüler. Acaba benim geçmişte bir yanlışlığımdan ötürü mü götürüyorlar diye korkmadım desem yalan olur..
Sinemanın yeni sahibi vefat edenin oğlu, beni karşısına alarak şöyle konuştu; " Bundan sonra sinemanın kapıları dışında değil Sinemanın içinde sakız satacak ve sinemaya her gün ücretsiz gireceksin. Ayrıca sinema büfesinden bir tost ve bir gazoz ücretsiz alacaksın..."

O an dünyalar benim olmuştu. Yine bir süre daha sinemada sakız satmaya devam ettim ama sahibi çok geçmeden sinemayı başka işletmecilere sattı ve ismi de Harput Sineması diye değiştirildi. Ve benim sakız satma serüvenimde böylece o sinemada son buldu.

Bu sinemanın ismi GÖNÜL iken hep yabancı filimleri gösterimde tutardı.Bilhassa Alain Delon'lu Fransız filimlerini çok seyrettik.

Adı Harput olarak değiştikten sonra yerli Türk filimleri oynatmaya başladı. Daha çok Ferdi Tayfur'lu, Orhan Gencebay'lı filimler gösterimde oldu.
İşte bu son döneminde Ferdi Tayfur'un DERBEDER isimli filim oynarken sinema salonunun orta boşluk tahta sandalyelerinden birinde bende filim seyrederken yan sandalyede oturan birinin için için ağladığını fark ettim.

Filim arası verildiğinde tabi ışıklar yandı ve bu ağlayan kişi cebinden çıkardığı kumaş mendille gözyaşlarını silerken ona baktığımı gördüğünde şöyle bir açıklamada bulundu.

"Ben İstanbulluyum iş gezisi nedeniyle İzmir'deyim bu filmi dördüncü defa izliyorum" dedi. "Neden" dedim "konusunu ezberlemişsindir artık."

O da bir iç çekip "birader dedi bu filim beni anlatıyor da ondan dördüncü defa bıkmadan seyrediyorum" nasıl yani dediğimde, "Ferdi Tayfur'un asker arkadaşı rolündeki Enis Fosforoğlu, Ferdi'nin sözlüsü Canan Perver'i bir oyunla kandırıp evleniyor...Ferdi'nin bundan haberi yok tabi..Senaryo bu ya benim başıma da aynı olay geldi...Asker arkadaşım sevdiğim kızla evlendi" demesin mi...Hayret ettim seyrettiğimiz filimin konusu ile aynı idi...
*ANI: Alaattin GÜRIRMAK
*Fotoğraf: TC Ahmet Koçak

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, ayakta, bitki ve açık hava

BeğenDaha fazla ifade göster

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Gursel atay
    4 yıl önce
    Bizede iki duvar vardi gonul sinemasiyla aksam oldumu3sinema yikanirken zeki murenin sarkilari calinirdi izmirin en nezih insanlari yasardi cocukluguma gittim
  • 4 yıl önce
    Hikayeniz cok enteresanmis. Benim cocuklugumda Namazgah.da gecti ve Gönül sinemasina giderken bir park vardi ve orada izmirin en taze ve lezzetli cigdem cekerdek almadan sinemaya gitmez.dik. paylasimiz icin tesekkürler bu güzel resimde ebedi hatira kalacak bende. semra bozdogan
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
MANİSA LALESİNİ KOPARANA 387 BİN LİRA CEZA
MANİSA LALESİNİ KOPARANA 387 BİN LİRA CEZA
İZMİR ÜÇÜNCÜ, BİNGÖL SONUNCU
İZMİR ÜÇÜNCÜ, BİNGÖL SONUNCU