CABO SAN LUCAS, MEKSİKA VE BALİNA AVCILARI

Kaptan bağırdı; "balina görmek ister misiniz?" Hep birlikte ve alkışlar arasında olumlu cevap verdik ve teknemiz o anda yaydan fırlamış ok gibi açık denize doğru ilerlemeye başladı. Çok gitmeden ilk balinamızı hemen önümüzde gördük...


CABO SAN LUCAS, MEKSİKA VE BALİNA AVCILARI

18- CABO SAN LUCAS, MEKSİKA. 220 88’ Kuzey Enlemi, 1090 90’ Batı Boylamı

3 Şubat Pazar günü Meksika'daki diğer limanımız olan Cabo San Lucas'a geldik. Burası Kaliforniya'nın en güney ucu. Doğumuzdaki dağların arkasında Kaliforniya denizi veya körfezi ve körfezin doğusunda da asıl Kuzey Amerika kıtası, batımızda ise açık okyanus var. Daha batıda ise iki hafta sonra gideceğimiz Hawaii Adası.

İlk kez gemimiz limana yanaşmadı, çünkü sadece yat limanı var burada, açıkta demirledi ve bizi geminin her biri 80-90 kişi alan büyük botları ile karaya taşıdılar. Kıyı boyunun yarısı altın sarısı geniş ve denizden belirgin şekilde yükselen kumluk plajlardan oluşuyor. Diğer yarısı ise sarımsı renkli yüksek kayalık bir bölge. Kayalık tepeler doğa tarafından sert şekilde budanmış halde. Aralarında boşluklar olacak şekilde doğanın biçimlendirdiği devasa ve soyut şekilli heykeller gibi parça parça denizin kenarından ve içinden yükseliyorlar.

Orta bölgedeki küçük körfezin etrafı tamamen turistik tesislerle donatılmış ve kendisi de yat limanı haline getirilmiş. Yat limanı çok büyük ve ilk girişten sonra su kütlesi sağa doğru dönerek denize paralel olarak kara içinde ilerliyor. Bu nedenle kıyısında biraz ilerledikten sonra ana denizi kaybedip, sanki bir gölet kenarında olduğunuz hissine kapılıyorsunuz. Burayı çepeçevre yürüyerek gezmemiz iki saatimizi aldı.

Burası tamamen Amerikalı turistlere göre tasarlanmış. Her taraf bar ve restoranlarla dolu. Bugün Amerika'nın en pahalı spor şovlarından birisi olan Amerikan Futbol Liginin şampiyonluk maçı Süper Bowl var. Her mekandaki dev televizyonlarda maç öncesi yorumları maçın oynanacağı stattan canlı olarak yayınlanıyor ve yine her mekânın önünde, finaldeki iki takımın; New England Patriots ile Los Angeles Rams'ın formaları ve büyük boy posterleri asılmış.

Denizde geçen 30 gün içinde düne kadar yunus ve balina görmemiştik. Sadece küçük bir deniz kaplumbağasına rast geldik açık denizde. Dün ben yalnızken, geminin arka tarafındaki su izinin artık denizde yok olduğu uzaklıklarında ve bize göre sol tarafında bir yunus sürüsü ile sağ tarafında balina olduğu söylenen ancak kendisini görmeyip sadece su fıskiyelerini gördüğüm bir şeyler gözledim. Akşama doğru geminin ön tarafındaki spor salonuna gittim, tam dokuz ayrı seferde tekli ve çoklu olarak etrafta dalıp çıkarak gezinen yunusları gördüm, hatta spora ara verip fotoğraf ve video çektim. Odaya döndüğümde üzerimi değişirken Gülsüm geldi, o da aynı anlarda yunusları görmüş, her ikimiz heyecanla birbirimize gördüklerimizi anlattık. Özellikle Gülsüm neredeyse her gün yunus ve balina göremedik diye hayıflanıp duruyordu. Önceki günlerde yunus gördüğünü söyleyen arkadaşlarımızı ise büyük bir hayal kırıklığı ve üzüntü ile dinliyordu. Neyse ki, dünkü yunusları Gülsüm de gördü ve üzüntüsü böylece son buldu.

Ancak bu konudaki asıl görsel şov bizi bugün burada bekliyormuş. İlk önce, daha gemiyi terk etmeden sabahın erken saatlerinde etrafta defalarca balina gördük. Önce fıskiyeler kaynıyor sonra sırtını ve kocaman kuyruğunu görüyoruz. Limanda gezerken, hangi tekne veya gemi ile denize açılmamız gerektiğini konuştuk ve defalarca müşteri arayan teknecilerle gezintinin süresini, rotasını ve parasını pazarlık ettik. En sonunda birisinde karar kıldık, Yaklaşık 10 kişilik motorlu ve fiberglas bir tekneye bindik. Üstümüz tentene ile kapatılmış.

Turuncu renkli hava yastıklarını kuşandık. Bizimle dokuz kişiyiz. Pek konuşmayan orta yaşlı Avrupalı bir çift ile, çok genç tipik Meksikalı melez bir çift ile yine Meksikalı ancak Avrupalı tipli iki genç kız ve asıl başrollerde 50'li yaşlarda yine Meksikalı ancak İspanyollara benzeyen esmer, uzun saçlı, çok havalı şen kahkahalarla devamlı gülen ve herkese laf atan tek bir kadın. Kaptanımız ise esprili konuşmalarla bize rehberlik de yapan yaşlı bir yerli.

Önce kayalık bölgeye gittik, pelikan kayasında, pelikandan çok martıları ve aynı anda teknenin çevresini saran kocaman ve rengarenk balıkları ellerimizle besledik. Pelikanlar kayaların üstünden pek yanımıza gelmedi.

Sonra, iki büyük ve yüksek sarp kayalık arasındaki altın sarısı kumları ile "Aşk Plajı’na” geldik. Rehber ayrı ayrı herkesin resimlerin çekti ve mutlaka öpüşmemizi istedi. Tek kişilik kahkaha makinesi olan şuh Meksikalı ise teknenin önünde top modeller gibi seksi pozlar vererek resim çektirdi hem kendi gülüyor hem de bizi güldürüyor.

Daha sonra denizaslanlarının sürüler halinde yüzdüğü veya tepsi gibi düz kayalıklar üzerinde dinlendiği bölgeye gittik. Denizaslanlarını yakından ve doğal ortamlarında gördük.

Burada deniz büyük sütunlar halinde su içinden yükselen değişik şekilli kayalıklarla kaplanmış. Ortada olanı gösteren kaptan, onu ünlü çizgi film köpek karakteri "Scooby-Doo" diye tanıttı. Gerçekten de en az elli metre yüksekliğindeki devasa kaya, titizlikle oyulmuş Scooby-Doo heykeli gibiydi.

BALİNA AVCISI

En sonunda kaptan birden bağırdı; "balina görmek ister misiniz?" Hep birlikte ve alkışlar arasında olumlu cevap verdik ve teknemiz o anda yaydan fırlamış ok gibi açık denize doğru ilerlemeye başladı. Çok gitmeden ilk balinamızı hemen önümüzde, sonraki daha yakın olarak sağımızda, bir sonrakini biraz daha uzakta, bir diğerini bizim biraz ötemizde giden aynı tür teknenin hemen önünde (tüh keşke bizim önümüzde çıksaydı) gördük. Kâh durarak ve bekleyerek kah ilk su kıpırtısında hızla oraya uçarak giderek balinaları seyrettik. Çoğu zaman su fışkırtıyorlar yüzeye çıkmadan hemen önce, sonra başını, ardından bazen siyah bazen büyük benekli ve yosunlu sırtını ve en sonunda kocaman kelebek şeklindeki kuyruğunu görüyoruz. Defalarca video ve fotoğraf çektik. Elimizi değirecek yakınlıkta olamadık ama 20-30 metre ötede hem de okyanustaki vahşi ve doğal ortamda balinalarla birlikte olmak film veya rüya gibi geldi bize.

Mutluluk içinde karaya döndük ve daha sonra gemimizin botları ile gemiye döndük. Seyretmeye doyamamış olacağız ki gemi hareket edip ortalık kararıncaya kadar etraftaki onlarca balinayı ve daha çok su fıskiyelerini seyrettik.

Bu arada en fazla dışarı sıçrayan balinayı da gemimizdeyken gördüm; neredeyse tamamı dışarı çıktı, iki ön yüzgeçleri net olarak görüldü ve sonra derinlere tekrar battı. Güzel, heyecanlı, eğlenceli ve istisnai bir gündü.Balinalarla kim dolaşmış ki bizim gibi Pasifik Okyanusu'nda?

(Yarın: Los Angeles, ABD, Amerikan Filmi, Sosyete, Trafik Dünyası-Dünyanın Trafiği, Şovcu Yunuslar-Cesur Bal)