SANKİ KOLOMBİYA'NIN FETHİNİ YAŞADIK!

Güney Amerika'nın kuzey sahillerindeki iki kötü limanın arasındaki 24 Ocak günü güzel ve büyük bir kent olan Kolombiya'nın Cartagena kentinde gezdik.


SANKİ KOLOMBİYA'NIN FETHİNİ YAŞADIK!

Cartagena, Kolombiya

 

12- CARTAGENA, KOLOMBİYA. 100 40’ Kuzey Enlemi, 750 52’ Batı Boylamı

Güney Amerika'nın kuzey sahillerindeki iki kötü limanın arasındaki 24 Ocak günü güzel ve büyük bir kent olan Kolombiya'nın Cartagena kentinde gezdik.

Önce tarihi kalenin olduğu bölgeye geldik. Kale, büyük bir tepe üzerine ve limana hâkim şekilde yapılmış ve sağlam bir vaziyette kalmış. Kale önünde çok büyük boyutlarda, burayı fetheden İspanyol komutanın eli kılıçlı heykeli var.

Tarihi, kazananlar yazıyor; yerliler, sömürgeci İspanyolları püskürtüp kendi devletlerini yaşatsalardı, muhtemelen, o sırada başlarında olan yerli kralın heykelini görecektik aynı yerde. Heykelin etrafında, ataları Afrika'dan köle olarak getirilen siyah kadınlar yerel giysiler içinde ve başlarında bir tepsi, tepsinin içinde meyveler veya market paketleri olarak turistlerle resim çektirmek için uğraşıyorlar, çünkü bu işi bir dolar karşılığı yapıyorlar.

Kaleden sonra normal halkın yaşadığı sokaklarda dolaştık.

Dar ancak düzenli sokaklarda, iki katlı kolonyal evler bitişik nizam yapılmış. Duvarlarına ve kapılarına grafitiler çizilmiş.

Balkonlar ve kapı önleri çiçeklerle bezenmiş. Meyve satan seyyar satıcılar etrafta dolanıyor. Mahalle sakinleri, guruplar halinde gezinen turistlere ilgisiz olarak günlük hayatlarına devam ediyor.

Daha sonra, eski surlar içinde bulunan tarihi şehir merkezindeki görkemli yapılar ve meydanlar arasında gezindik. Burada, tarihi büyük binalar çok iyi durumda, temiz ve albenili. Genel olarak turistlere hitap eden kaliteli dükkanlar, kafeler, restoranlar ve butik oteller halinde kullanılıyor. Tarihi şehir merkezi çok güzeldi, keyif alarak sokakları ve meydanları dolaştık.

Şehirdeki son durağımız ise, modern gökdelenlerin bulunduğu yeni yerleşim bölgesindeki zümrüt taşlı mücevher yapılan ve satılan bir büyük işyeri oldu. Bu ülkede zümrüt madenleri varmış ve büyük bir sektör oluşmuş. Maden resimleri, maketleri, fotoğrafları eşliğinde bilgilendirme yapıldı. Çeşit çeşit zümrüt taşlarını, işlenmiş veya işlenmemiş halleriyle gördük. Çok büyük salonlarda satışa sunulan zümrüt taşlı mücevherler gözlerimizi kamaştırdı.

Aynı bina içinde bunların yapıldığı atölyeleri dolaştık. İspanyol kolonyal dönemdeki maden bölgelerini temsil eden maketleri inceledik. Bunlara göre, yerlilerin, altın ve değerli taşlar içinde olduğu görülüyor. Sömürgeciler tüm zenginlikleri talan ettikleri gibi yerlileri ya öldürmüşler ya da kendilerine köle yapmışlar.

Daha ilginci, hepsini köklerinden, kültürlerinden, inançlarından, dillerinden koparıp kendilerine benzetmişler. Zamanla, İspanyolca konuşan ve Katolik Hıristiyan inancına bağlı insanlar haline gelmişler.

Limana döndüğümüzde ise hemen yakındaki tropikal parka girdik ve orada, her renkten onlarca papağanla karşılaştık. İnsanlardan hiç kaçmayan ve birbirlerinle ara sıra kavga ederek dolaşan papağanları seyrettik. Aynı park içinde bugüne kadar ancak resimlerde yada belgesellerde gördüğüm değişik yabani kuşlar, flamingolar, ördekler ve iki karınca yeğen hayvanı gördük. Kolombiya kahvesi satın alarak buradan ayrıldık.

(Yarın. CRİSTOPAL PANAMA)