Willemstad, Curaçao ve şnorkel


Willemstad, Curaçao ve şnorkel

Willemstad, Curaçao, Şnorkel

 

9- WİLLEMSTAD, CURAÇAO. 120 11’ Kuzey Enlemi, 680 93’ Batı Boylamı

20 Ocak gününü Karayip denizinde geçirdikten sonra, 21 Ocak sabahı Curaçao adasının liman kasabası olan Willemstad'a demirliyor ve karaya çıkıyoruz.

Burası Hollanda'ya ait. Limanın hemen yanında çok geniş bir doğal kanal ile deniz şehri ikiye bölüyor. Yayalar için yapılmış geniş ve rahat bir köprüden geçiyoruz. Kanalın her iki tarafındaki evlerin mimarisi ve renkli boyaları aklımıza hemen Amsterdam'ı getiriyor.

Küçük bir kasaba olduğundan bir saat içinde her tarafı geziyoruz. Kanal yaklaşık bir km sonra iki yüksek tepe arasına doğru uzuyor ve bu iki tepe arasına deniz seviyesine göre gerçekten çok yüksekten geçen bir karayolu köprüsü yapılmış.

Araç trafiği oldukça yoğun olarak oradan akıyor.

ŞNORKEL

Biz, gemi arkadaşımız bir çift ile dolmuş bularak çok ucuz bir fiyata Mambo Plajına gidiyoruz. Çok şık ve butik tarzda bir plaj burası, denizin yaklaşık 100 metre ilerisindeki resifler, doğal bir kayalık bant olarak burayı ana denizden ayırıyor ve bu nedenle burası kumsal boyunca uzanan bir doğal havuz halinde. Gümüş renkli kumsala ve deniz tabanına sahip ve tertemiz.

Burada ilk kes şnorkelle yüzüyoruz, yüzlerce renkli balıkla birlikte. Gülsüm buraya bayıldı, saatlerce sudan çıkmadı.

Ben şnorkel konusunda beceriksiz olmama rağmen hayatımda ilk kez rahat bir şekilde deniz altını, mercan kayalıklarını ve çeşitli renk ve büyüklükte balığı seyrettim.

Bir km kadar uzaklıkta doğal havuzlarda beslenen köpekbalıkları, kaplumbağalar, yunuslar ve deniz aslanları var. Oraya doğru giderken birçok bukalemun görüyoruz.

Oldukça büyük ve renkliler. Begonviller arasında ve bazen de merdivenlerde rahatça geziniyorlar. Tesisin broşürlerini inceliyor ve 21 dolar karşılığı buraya giriyoruz. Üç bakıcı dokuz yunusu besliyorlar.

Her lokma balık için yunuslar değişik hareketlerle suya batıp çıkıyor, zıplıyor, havada taklalar atıyor, suyun üstünde yürüyor, bakıcılarını sırtlarında gezdiriyor veya onları suyun altından havaya fırlatıyor.

Küçük bir tribünde onlarca seyirci gibi biz de hayret ve mutlulukla seyrediyor ve alkışlıyoruz. Sonra akvaryumları gezdik, çeşit çeşit deniz canlıları, nadir akvaryum balıkları, vatozlar, ıstakozlar, mürenler temiz ve geniş bir ortamda seyrediliyor. Köpek balıkları ayrı ve doğal havuzlarında dolaşırken, kaplumbağalar bir yerlere gizlendiklerinden, onları öremedik. Deniz aslanları, sanki yunuslardan daha marifetliydi.

Aynı tarzda bir beslenme saati yaptı iki bakıcı ama bu kez suya girmeden. Bakıcılarının seslerini ve el kol hareketlerini takip eden ve bunlarla gelen komutlara uyan iki deniz aslanı her hareket sonunda bir balığı mideye indiriyordu.

Suyun içinde ya da ortadaki ahşap platformda ya da duvar kenarındaki çıkıntıda, yürüyerek, takla atarak, oturarak, sürünerek, yuvarlanarak, yüzgeçleri ile alkış yaparak tüm marifetlerini gösterdiler. Suyun içinden hızlıca havaya sıçramaları ve tekrar diklemesine dalmaları çok güzeldi, yüzme yönlerini, dalmalarını ve çıkmalarını bakıcılarının ses ve el kol hareketlerine uyarak yapıyorlar ve insanlarla birlikte kendilerini alkışlıyorlar.

Kendilerine atılan ödül balıklarını ise havada ağızlarıyla kapıyorlar. Çok güzeldi ve ben ilk kez böyle bir şey gördüm.

Gösteri bitince tekrar plaja geri geldik. Dönüş saatimize kadar şnorkelle ya da şnorkelsiz ocak ayında sıcak bir denizde yüzmenin keyfini çıkardık. Kasaba merkezinde, yerel el ürünleri satan dükkanları, sebze ve meyve pazarını gezerek gemimize geri döndük.

Geminin bağlandığı iskele bölgesi, kendi başına büyük bir AVM gibi. Zengin ve temiz görüntülü yeşillikler içinde dükkanlar, kafeler ve restoranlar bulunuyor. (Yarın: Oranjestad, Aruba, Denizin dibinde Hatçam demirden evler)