FRANSA VE HOLLANDA ADAYI PAYLAŞMIŞ

Ada, Fransızlarla Hollandalılar arasında paylaşılmış, gemimiz Hollanda bölgesinde demirledi. Adliye önünden taksi tutarak Fransız bölgesine gitmeyi planladık, dolmuş taksi karışımı araçlar çalışıyor


FRANSA VE HOLLANDA ADAYI PAYLAŞMIŞ

Karayipler, Philipsburg, St. Maarten, Havada uçak tutarken ilk deniz sefası

 

KARAYİPLER

Bu bölümü 20 Ocak 2019 Pazar ve saat 10.48 de yazmaya başladım. Karayiplerin ortasında yol alıyoruz, güneye doğru. Üç gündür üç ayrı ada ile tanıştık Karayiplerde;

6- PHİLİPSBURG, St. MAARTEN, 180 03’ Kuzey Enlemi, 630 09’ Batı Boylamı

17 Ocak sabahı Hollanda'ya bağlı St. Marteen adasına geldik ve doğrusu ben de küçük bir hayal kırıklığı oldu. Yerleşim yeri ve adanın genel görüntüsü pek güzel gelmedi ilk anda. Küçük bir sahili var, kumsalın arkası denize paralel şekilde bir yürüyüş yolu.

Sahildeki ilk binaların arkasında yine denize paralel olarak giden bir alışveriş caddesi var. Bunların tamamını ilk bir saat içinde yürüdük. Gümrüksüz bölge olduğu için dükkanlar, içki, sigara, mücevher ve parfüm satıyor. Ara ara Uzakdoğu'nun ucuz tekstil ürünleri ve hediyelik eşyaları satan dükkanlar var.

Ahşap Adliye binası tam merkezde ve 2. cadde üstünde ama önü denize kadar açık bir meydan. Katolik kilisesi deniz kıyısında, Protestan kilisesi 2. caddede yer alıyor.

Ada, Fransızlarla Hollandalılar arasında paylaşılmış, gemimiz Hollanda bölgesinde demirledi. Adliye önünden taksi tutarak Fransız bölgesine gitmeyi planladık, dolmuş taksi karışımı araçlar çalışıyor.

Taksiciyle konuşurken, sonradan 76 yaşında olduğunu öğrendiğimiz tatlı bir hanım da bize katıldı ve üçümüz toplam 27 dolara Marigot isimli Fransız kasabasına gittik, yarım saatlik bir yolculukla. Yollar, dar, virajlı ve inişli çıkışlı. Bitki örtüsü küçük ağaçlar ve sarmaşıklarla kaplı. Tarımsal faaliyet hiç yok. Sanayi veya ticaret de yok.

Zaten şoförümüz sadece turizm var burada diye anlattı. İki sene önceki Emma kasırgası burayı fena vurmuş. Dağlardaki ve yerleşim yerlerindeki yıkılmış ağaçlar ve binalar, uçmuş çatılar, deniz kıyısında hurdaya dönmüş gemi ve tekneler bize çok yabancı bir kavram olan kasırganın yıkıcı gücünü ispat ediyor.

Yol arkadaşımız Kanadalı ve tek başına seyahat ediyormuş. Birkaç yıl önce vefat eden eşi ile yirmi yıl önce de buralara gelmiş. Her şeye olumlu yaklaşıyor ve devamlı çok güzel ve şahane kelimelerini kullanıyor. Ülkemize gelmiş, İstanbul ve Efes'i gezmiş, çok beğenmiş.

Morigot'u yürüyerek dolaştık, yolda giderken bir durak gördük, bir kadın bekliyordu, Maho plajını sorduk, "buradan binin yolda inin başka bir araca binin o siz götürür" dedi, birazdan bizdeki gibi bir dolmuş geldi, birlikte bindik, şoföre bizim planı anlattı, 15 dakika sonra bir kavşakta bizi indirdiler, iki kişi üç dolar ödedik, indiğimiz yerdeki durağa bir başka dolmuş geldi, diğer yola saptık, yine üç dolara Maho plajında indik.

HAVADA UÇAK TUTARKEN İLK DENİZ SEFASI

Bu plajın özelliği hava alanının neredeyse içinde olması ve uçak pistinin başlangıcını oluşturması. Bu nedenle her 5-6 dakikada bir önümüzdeki deniz ufkunda, önce bir nokta halinde uçak beliriyor, giderek büyüyerek üstünüze alçalıyor ve neredeyse elinizle tutacağınız seviyede üstünüzden geçip en fazla 40-50 metre gerinize iniş yapıyor, ses ve görüntü olarak değişik bir tecrübe ve herkes bu anların fotoğraflarını çekiyor veya videoya kaydediyor. Ben havadaki uçakla selfie dahi yaptım; kafamın üstünde koca bir uçakla resmim var artık.

17 Ocak itibariyle bu yılın deniz mevsimini burada açtık ve çok güzel bir denizde doyasıya yüzdük. Deniz birden derinleşiyor, öyle ki bir kuyuya dalıyormuşsunuz gibi oluyor.

Ara ara öyle güçlü bir dalga geliyor ve eğer kıyıya yakınsanız siz en az on metre sürüklüyor, geri dönen dalga da bu kez yine aynı şiddette sizi denize doğru geri götürüyor, kum o derece ince ki, bu yuvarlanma anında mayonuzun dikiş aralarına dahi kum giriyor ve bir daha temizlenmesi imkânsız oluyor.

Ayrıca, ince kuma batan ayaklarınızı, dalga vurduğu anda, eğer dikkatlice hareket ettirmezseniz, ayağınızın kırılmasına dahi neden olabiliyor. Çünkü, dalga sizi şiddetle sürüklemeye başladığı anda ayağınızı kuma batmış vaziyetten kurtaramazsanız, sanki yere yapışmış gibi kalan ayak bileğinizde kırılma tehlikesi oluşuyor.

Akşama doğru yine dolmuşla ve rahat bir şekilde limana döndük, biraz yürüyüp biraz oturup zaman geçirdikten sonra gemiye bindik.

(Yarın: St. Thomas, US Virgin, Dünyanın en güzel plajı)