FİLMİ ÇEKİLSE OSCAR KAZANABİLECEK 5 SUÇ HİKAYESİ
Kusursuz suç planı yoktur derler. Muhtemelen de öyledir. Yine de bazı durumlarda şans faktörü suçluların yanında olur ve onları yakayı ele vermekten kurtarır. Tabii bu durum biz iyiler için çözülememiş dava dosyası ya da adaletin yerini bulmaması anlamına gelir. O halde tarihte yaşanmış 5 kusursuza yakın suç dosyasına göz atalım.
1
Amerikan havacılık tarihinde çözülemeyen tek suç dosyası
Bu, tarihin en meşhur kaçaklarından birinin hikayesi. 1971'de Şükran Günü öncesi Amerika'da Dan Cooper isimli bir yolcu Portland uçağına biner. Kabin memurlarının ikrama başladığı anda elindeki notu, hosteslerden birine gösterir. Notta uçağın kaçırıldığı, bunu okuyan kişinin de rehin alındığı yazmaktadır. Üstelik isteklerine karşı gelinirse çantasındaki bombayı patlatmaktan çekinmeyeceğini belirtiyordu hava korsanı. 200 bin dolar ve dört paraşüt isteyen hava korsanı, uçağın rotasını Seattle'a yönlendirir. Talep ettiği para ve paraşütü aldıktan sonra pilota bu kez Meksika'ya doğru uçmasını söyler. Sınıra yakın bir yerde de 10 bin feet yükseklikten paraşütle atlar. O tarihten itibaren de bu suçludan bir daha haber alınamaz. Akıbeti hakkındaki sır perdesi bugün bile aralanabilmiş değil.
2
İkizlerin suç oyunu
2009 yılında yüzleri maskeli iki hırsız Avrupa'nın en büyük mücevher mağazalarından birine soygun için girer. Plan o ana kadar umdukları gibi işlemektedir. Ancak içlerinden biri eldivenini olay yerini terk ederken orada unutur. Bu bir suçlunun yakalanması için geride bıraktığı yeterli bir delildir. Zaten çok geçmeden Alman polisi DNA verileri doğrultusunda eşleşmeye ulaşır. Ancak ortada bir sorun vardır. Eldiveni unutan kişi tespit edilmesine rağmen mahkeme bunu yeterli delil olarak kabul etmez. Çünkü DNA verileri suçlunun diğer ortağı yani ikizi olabileceğini de göstermektedir. Elde başka delil de olmadığı için bu iki kişi beraat eder.
3
Müzede hırsız var!
1990 yılında Boston'da St. Patrick günü kutlanırken Gardner Müzesi'ndeki bir yapılan bir çağrı üzerine polis olay yerine intikal eder. Fakat bu çağrıdan müzedeki güvenliğin haberi yoktur. Yine de gelen polisleri müzeye girmesine izin verir. Müze protokolüne aykırı olan bu tutum, güvenlik görevlisine hayatının en talihsiz anını yaşatacaktır. Zira içeri giren bu kişiler aslında polis değil, müzeye soygun için gelen hırsızlardır. Elini kolunu sallayarak kapalı olan müzeye girmeye başaran hırsızlar;aralarında Rembrandt, Vermeer ve Degas gibi eserleri çok değerli olan ressamların tablolarını çalıp kaçarlar. 300 milyon dolar paha biçilen tablolar hala bulunamadı. Üstelik hırsızlardan da hiçbir haber yok.
4
Filmlik soygun hikayesi
1968'in bir kış günü Tokyo'da bankaya ait araç 300 milyon yenlik bir parayı bir yerden başka bir yere taşımaktadır. Bankanın güvenlik görevlilerinin gözetiminde yolunda ilerleyen aracı çok geçmeden motorsikletli bir polis durdur. Araçta bomba olabileceği ihbarı alındığını, bu yüzden de arama yapılması gerektiğini ifade eder. Bunun üzerine banka aracında bulunan görevliler hızlı bir şekilde kamyonetten dışarı çıkarlar. Bir köşede aramanın sonuçlanmasını bekleyen banka görevlilerinin etrafını birden bir duman kaplar. Başta buna anlam veremeyen görevliler, duman dağıldıktan sonra aracın ortadan kaybolduğunu fark eder. Düpedür soyulmuşlardır. 110 bin şüpheli ve 170 bin polisin soruşturmaya tabi tutulmasına rağmen 1975'te dava dosyası zaman aşımına uğrar. Aradan geçen onca seneye rağmen suçluya dair hiçbir bilgi elde edilemez. Tam Oscarlık bir film gibi değil mi?
5
Tarihin en büyük elmas soygunu
Antwerp'te dünyanın en iyi korunaklı sığınağında muhafaza edilen elmasların çalınma hikayesinde sıra. Elmas Merkezi binasının iki kat altında, giriş kapısı 100 milyondan fazla olasılıklı şifre ile korunan özel bölme aynı zamanda radarlarla da gözetlenmektedir. Fakat, nasıl olduysa bu bölmeye bir şekilde sızan hırsız ya da hırsızlar, soygun gerçekleştirirler. Ortaya çıkan zarar dudak uçuklatan cinsten. Tam tamına 100 milyon dolar. Olaydan bir süre sonra yakalanan bir şüpheli, yargılama sonucunda 10 yıl hapis cezasına çarptırılır. Bu kişi tahliye olduktan sonra verdiği röportajlarda komploya kurban gittiğini, işin arkasında sigortacıların olduğunu iddia eder. Ardından yapılan bir takım araştırmalar adamı doğrulatsa da olay hala tam olarak çözülebilmiş değil.