COSTA RİCA, NİCARAGUA... SANKİ GEÇMİŞİ YAŞIYORLAR

COSTA RİCA, NİCARAGUA... SANKİ GEÇMİŞİ YAŞIYORLAR

Vahşi ormanlarda insanlardan kaçmayan siyah beyaz parçalı renkli küçük maymunları elimizle besledik, şeker kamışı ve kahve tarlalarını gezdik. Şeker kamışları bizim sazlara benziyor, yaklaşık bir buçuk metreye kadar uzuyorlar ve çok sık bir şekilde ekilmişler.

11 Ağustos 2019 - 01:57 - Güncelleme: 11 Ağustos 2019 - 02:14

Puntarenas, Costa Rica

 

14- PUNTARENAS, COSTA RİCA. 090 97’ Kuzey Enlemi, 840 83’ Batı Boylamı

28 Ocak sabahı Costa Rica'dayız. Limanımız küçük bir yer olduğu için dışarıdan araba tutarak başkent San Jose'ye gittik. Gidiş ve dönüşümüz 7 saat sürdü. Başkent dışında iki kasaba ve sayısız köyden geçtik.

Vahşi ormanlarda insanlardan kaçmayan siyah beyaz parçalı renkli küçük maymunları elimizle besledik, şeker kamışı ve kahve tarlalarını gezdik. Şeker kamışları bizim sazlara benziyor, yaklaşık bir buçuk metreye kadar uzuyorlar ve çok sık bir şekilde ekilmişler.

Kahve ağaççıkları ise üzüm kütükleri ile fındık ağaççıkları arasında bir şey. Asma şeklinde değiller, birbirine sarılmıyorlar, her biri tek başına ama en dış dalları ve yaprakları neredeyse birbirine değiyor. Çalı şeklinde olmayıp tek bir kütükten ve yerden yarım metre sonra dallanıp yapraklanmışlar. Boyları birer metre civarı.

Arazi, yumuşak tepeler ve vadiler şeklinde, ine çıka gidiyoruz. Öyle bir yeşillik ki, toprağı hiç görmüyorsunuz. Bizde saksılarda ve ev içlerinde gördüğümüz tüm bitkiler burada orman şeklinde.

Turuncu renkli çiçek açmış yapraksız devasa ağaçlar arasında sayısız miktarda Hindistan cevizleri, mangolar, papayalar kesintisiz olarak her tarafı dolduruyor. Yukalar çeşit çeşit ve ikişer üçer metre yüksekliğinde bahçelerin çitleri olarak sıralanmış. Begonviller rengarenk her yeri sarmış.

Ortancaların her biri futbol topu büyüklüğünde ve yuvarlak şekillerde mor mor. Bizimle aynı arabayla gezen gemi yoldaşlarımız Brezilyalı tatlı insanlardı. Toplam dokuz kişiyiz. Ana dilleri Portekizce olmasına rağmen İspanyolcaya aşinalardı çünkü rehberimiz yarı İngilizce ve yarı İspanyolca konuşurken karşılıklı birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı.

Ne de olsa aynı dil ailesine ait ve benzer kültür ortamının insanları. Fakir Orta Amerika imajı aksine burası nispeten zengin bir ülke. Yollar ve işyerleri temiz ve düzgün. İnsanlar ise çok güler yüzlü ve samimi bir yakınlıkları var.

Başkent San Jose'de, merkezi meydanda arabadan indik. Zamanın Papası 2.Jean Paul'un ziyaret ettiği büyük Kiliseyi gezdik. Ziyaret anısına bu Papa'nın büyük bir heykelini dikmişler. Tarihi tiyatro binasına girdik, meydanda ve ana caddelerde dolaştık. Daha sonra, daha küçük meydanları ve ara yolları dolaştık.

Gemimizin olduğu limana döndüğümüzde güneş batmak üzereydi. Limanın her iki yanı geniş ve uzun kumsallara sahip plajlardan oluşuyor. Kumsalın bittiği hatlarda ise Hindistan cevizi ağaçları sıralanıyor. Hem kumların üstünde hem de denize doğru uzanan iskelenin üstünde nefis bir günbatımını içeren sayısız fotoğraf çektirdikten sonra gemiye bindik.

 

Corinto, Nicaragua

 

15- CORİNTO, NİCARAGUA. 120 48’ Kuzey Enlemi, 870 17’ Batı Boylamı

Ertesi gün Nikaragua'dayız. Burada da Corinto isimli limanımız küçük ve gezecek bir şey olmadığı için yine dışarıda araba aradık. Bu sefer Fransızlara denk geldik. Gerçekten suratsız ve kibirli insanlar. Sadece, yolculuk başında hepimiz adına pazarlık yapan, gezilecek yerlerin teyitlerini rehberin elindeki listeden, yine rehbere tek tek tekrarlatan ve İngilizce konuşan rehberin anlattıklarını Fransızcaya çeviren David isimli Fransız istisnaydı. Kendi ana dili dışında İngilizce, İspanyolca, Rusça biliyormuş ve bizimle de Türkçe selamlaşma ve uğurlama sözcüklerimizi tekrarladı. Meğerse o da tur rehberi imiş. Mesleği gereği konuşkan ve girişken bir kişiydi ve yerel rehberin yanında ikinci bir rehber gibi bize ve kendi vatandaşlarına yardımcı oldu.

Burası, komşusu Kosta Rica'ya göre biraz daha az temiz ve daha düzensiz bir ülke. Ancak, tarımsal sanayiyi ben gelişmiş gördüm. Çünkü, neredeyse her birkaç km başına tarımsal işleme yapan tesisleri ve çok fazla sayıda ve çok büyük kamyonların taşımacılık yaptığını gördük. Kamyonların kafa kısımları çok büyüktü; uzun ve geniş burunlu ve şoför mahallinin arkasında sanki ikinci bir yolcu sırası ya da yatak odası olan kamyonlar bunlar ve ülkemizde hiçbir benzerini görmedim.

Nikaragua, komşusu Kosta Rica'ya nazaran geniş düzlüklerden oluşan bir ülke. Dağları ve vadileri birbiri içine girmemiş, tam tersine beş saatlik yolculuğumuz tamamen düz ovalarda ve tarlalar arasında geçti. Dağlar, daha uzaklarda gruplaşmış ve silsileler halinde devam ediyor. Bunlar volkanik özellikli dağlar ve çoğu da halen aktif.

Yerel rehberimiz, çok tatlı birisi, ülkesini ve iki yetişkin kızını çok sevdiğini defalarca tekrarladı, telefonundaki resimlerini gösterdi ve onlara her seferinde öpücük gönderdi. Her gösterdiği yeri de abartılı şekilde överek anlattı.

Gezdiğimiz bölgeyi, bizim Küçük Menderes Havzasına benzettim, neredeyse gözlerim, trafik levhalarında Ödemiş veya Tire yazılarını aradı. Tarlaların sınırlarında ya da aradaki bölümlerde aynı tropik ağaçlar kesintisiz devam ediyor; Hindistan cevizleri, mangolar ve papayalar.

İlk olarak İspanyol Kolonyal döneminin başkenti Leon şehrine geldik. Tipik bir Latin Amerika şehri. Şehrin merkezinde büyük bir meydan ve meydan etrafında Katedral ve büyük binalar var. Ara sokaklar ise kesintisiz devam eden iki katlı evlerden oluşuyor. Meydanda kocaman bir fıskiyeli havuz, aslan heykeli ve devasa büyüklükte yerel giysili bir kadın maketi vardı. Yerel pazarı çok zengin ve kalabalıktı. Bir dolara önce suyunu içip sonra et kısmını yediğimiz daha önce benzerini görmediğimiz kocaman ve çok lezzetli bir Hindistan cevizi ile iki dolara bizdekilerin neredeyse üç misli büyüklükte ve lezzette avokado aldık. Satıcı kadınlarla fotoğraflar çekildik. Büyük kazanlarda pişirilen etli ve sebzeli pilavları seyrettik ama etlere güvenmediğimiz için yemedik.

Dönüşte, sözde volkanik bir dağ yamacına gidecektik ama sadece uzaktan fotoğraflarını çekebilecek kadar yaklaşabildik. Daha sonra ise gemiye döndük. Gemiye binerken nefis günbatımı manzaraları eşliğinde yerel müzik ve dans ekipleri bizleri uğurladı.

Gemiye döndüğümüzde peşi sıra yediğimiz mango, papaya ve ananas nedeniyle midemiz bambaşka bir dünyada olduğumuzu mutlaka fark etmiştir.

Yarın: Puerto Quetzal, Guatemala

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
İZSU GENEL MÜDÜRÜ KÖSEOĞLU: SİYASET ÜSTÜ ÇALIŞIYORUZ
İZSU GENEL MÜDÜRÜ KÖSEOĞLU: SİYASET ÜSTÜ ÇALIŞIYORUZ
YILMAZ KARAKOYUNLU VEFAT ETTİ
YILMAZ KARAKOYUNLU VEFAT ETTİ