Çiçek yağı, fındık yağı, mısırözü yağı asla...

Çiçek yağı, fındık yağı, mısırözü yağı asla kullamayın! Nedenini mutlaka okuyun

11 Aralık 2015 - 09:40 - Güncelleme: 12 Aralık 2015 - 10:24


İstanbul Sultangazi’de “KANSERE NEDEN OLAN BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZ” konusunda düzenlediği toplantıda Prof. Dr. Kenan DEMİRKOL’UN konuşması.

“YAĞ” ve “ŞEKER”

Eğer hayvan merada %100 yeşillikle besleniyorsa, asla başka yabancı gıda almıyorsa, o tereyağı dünyanın en iyi yağıdır. Zeytinyağından da iyidir. Ama marketten satın aldığınız tereyağı ahırda beslenen, pancar küspesi, mısır silajı veya başka tahıllarla beslenen hayvanların yağıdır…

Sizin sağlığınızı korumak için ne yediğinize bakmanız lazım. İşte temel hatalardan biri yağ seçimi.  

Biz ayçiçek yağı, mısırözü yağı, margarin veya endüstriyel tereyağı yediğimiz sürece 
hasta olmaya mahkumuz.

ZEYTİN YAĞI, TEREYAĞI

Elimizde iki tane yağ var şu anda. Bir, zeytinyağı; iki, %100 mera sütünden yapılmış tereyağı. Peki fındık yağını nereye sokacağız? Bu liste içinde bakın fındık yağının yağ asit içeriği, yani temel yağ bileşimi zeytinyağına çok yakındır. Hasta edici bir yağ değildir. Ama zeytini sıkıyorsun, yağını elde ediyorsun. Fındığı eziyorsun, püre haline getiriyorsun, 80 dereceye ısıtıyorsun, eter katıyorsan, yağını öyle elde ediyorsun. Hangisi tercih edilir? Zeytinyağı tabii ki. Yani fındık yağını eve sokmanın bir alemi yok. Ha zeytinyağının tadına hiç tahammül edemiyorsan o zaman rafine zeytinyağı kullanabilirsin. O da işte fındık yağıyla aynı yöntemle elde edilir. Yani piyasa değeri olmayan, çok koyu, kokulu zeytin yağlar fabrikaya gönderilir. Onlar da 70-80 dereceye ısıtılır; sonra da eter katılır; yağ elde edilir. İlk etapta rafine zeytin yağı elde edilir. Hiç kokusu yoktur, hiç tadı yoktur. Eğer bu rafine zeytin yağına, %5 oranında sızma zeytin yağı katarsanız, o zaman riviera tipi zeytinyağı elde etmiş olursunuz. Hani marketlerde görüyorsunuz ya, o fabrika eseri bir yağdır; ayçiçekle filan karışmış değildir. Saf zeytinyağıdır. Ama neden yoksundur biliyor musunuz? Sızma Zeytinyağında var olan antioksidanlardan yoksundur. Çünkü oksitlenme, yani paslanma bütün bizim hastalıkların temelindeki ana unsurdur.

Nasıl açık havada bırakırsan demiri yağmurda paslanır, 
ama biz ne yaparız, antipas diye bir boya süreriz paslanmasın diye. 

Vücudumuzun da antipasları vardır. 
Bunlara biz antioksidan diyoruz.

Antioksidanları ağırlıklı olarak sebze-meyvelerden elde ediyoruz. Zeytinyağı antioksidanlardan çok zengindir ve kalp hastalıklarına karşı koruyuculuğu önemli oranda antioksidanlardan dolayı kaynaklanmaktadır. Ama biz onu ısıttığımız zaman, rafine zeytinyağı elde ettiğimiz zaman, bu unsurları geniş ölçüde kaybediyor. O yüzden mümkün mertebe sızma zeytinyağı kullanmalıyız ve çocuklarımıza da bu tadı alıştırmamız lazım.

İkinci temel hatamıza geçmeden birincisi olan yağ seçimini özetlersek, daha Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinin Trabzon bölümünde, hamsinin zeytinyağı ile kızartıldığının tarifi vardır. Sen 500 sene önce bu topraklarda bunu biliyordun. Ama biz, dış etkilerle doğruyu unutturulduk ve yanlışlara sürüklendik. İşte o yanlışlıklar bizi hastalıklara sürüklüyor. Zaten dünyada bir tek Akdeniz yöresinde yetişiyor. Şimdi Arjantin’de, Çin’de zeytin ağacı yetiştirilmeye çalışılıyor. Biz toprağındayız. 5.000 yıldır bu topraklarda zeytinyağı kullanılıyor. Ne olur biraz özümüze geri dönelim.

TOZ ŞEKER

İkinci büyük hata şeker. Hayatımızda şeker, insanlık tarihi itibarıyla bakarsanız çok yeni bir olgu.

Peki şeker bir besin maddesi midir? 
Değildir.

Çünkü besin maddesini nasıl tanımlıyoruz? İnsanın bedensel ve ruhsal işlevlerini ve çoğalmak için, yani neslini sürdürmek için gerekli maddelere biz besin maddeleri diyoruz. Şeker, insanın herhangi bir işlevini yerine getirmek için gerekli mi?

Evet. Beyin glikozla çalışıyor.
Omurilik hücreleri glikozla çalışıyor. 
Eritrosit dediğimiz alyuvarlar glikozla çalışıyor. 
Enerji kaynağı olarak glikozu kullanıyor. 
Peki dışarıdan şeker alıp da daha akıllı olan bir insan gördünüz mü?

Hani beyin glikozla çalışıyor ya, şeker yediği için daha akıllı olan bir insan gördünüz mü? Veya sperm, enerji kaynağı olarak früktozu kullanıyor. Meyve yiyip de daha müthiş erkek olanı gördünüz mü? Çünkü;  

insanın gereksinimi olan glikozu da früktozu da 
vücut kendisi üretiyor. 
Dışarıdan asla alınmasına gerek yok. 
Dolayısıyla biz şeker yediğimiz zaman 
tamamen sadece damak zevkimiz için yiyoruz. 
Asla hiçbir bedensel ihtiyacımız yok.

O yüzden şekere boş kalori denir. Yani gereksiz yere aldığımız kalori. E bugün bakın şimdi son bir hafta içinde yediklerinize, ne kadar boş kalori aldınız? Çok… Niye?… Hasta olmak için, Sadece hasta olmanıza katkıda bulundu. Bir de son zamanlarda pancardan elde edilen şeker de bir yana bırakıldı; daha ucuz olsun diye mısırdan elde edilen şeker kullanılmaya başlandı. Fruktozdan zengin mısır şurubu. Ne yazık ki, bizim gıda tüzüğümüzde farklı şekerlerin farklı adlandırılması zorunluluğu yok. Şeker şekerdir mantığıyla ister nişasta bazlı şeker yani mısır nişastasından elde edilmiş şeker olsun ister pancar şekeri ister … şekeri olsun hepsinin üstünde şeker yazılması yeterli.

Halbuki mısırdan elde edilen fruktozdan zengin mısır şurubu, 

aynı miktar kaloride bile olsa normal şekere göre 
% 46 daha şişmanlatıcı.

 Özellikle karın bölgesi yağlanmasına yol açıyor. Bu bilimsel olarak kanıtlandı.

Dünyanın en saygın üniversitelerinden biri, Amerika’da bir teknik üniversitenin bir öğretim üyesinin sözünü ödünç alarak size söylemek istiyorum  “Yaşadığımız çağ, akademik kapitalizm.” Yani sermaye sahiplerinin akademisyenleri satın alması sonucu, toplumla paylaşmak istediklerini akademisyenlere söylettirdikleri çağdayız.. Yani satılmış insanların çağı. Satılmış bilim insanlarının çağındayız.

KARACİĞER YAĞLANMASI

Üçüncüsü ise karaciğer yağlanması. Ama ne tür bir yağlanma? Alkolizm dışı bir yağlanma. O yüzden biz buna alkol dışı karaciğer yağlanması deniyor. Ve alkol dışı karaciğer yağlanması, özel tipli bir siroza neden oluyor. Atatürk’ün öldüğü siroz hastalığı var ya. Özel bir tipte siroz hastalığı, kriptojenik siroz deniyor buna. Amerika’da son otuz yıl içinde üç kat artan karaciğer kanserinin de kriptojenik siroz sonucu olduğu belirtiliyor. Yani sonuçta Amerika’da son 30 yılda üç kattan fazla görülen karaciğer kanserinin sebebi mısır şurubudur. Bu, bu kadar açıkken bizim bakanlığımız dün yaptığı açıklamada hiçbir bilimsel kanıt sunulamamıştır diyor. Benim 110 tane bilimsel yayın kullanarak yazdığım, on yedi sayfalık raporu da çiğneyerek bunu yapmış. 17 sayfalık rapor gönderdim onlara. 110 tane de literatür ekledim. Ama neoliberalizmdeki iktidarlar sermayenin iktidarıdır; vatandaşın iktidarı değildir. Yurttaşın iktidarı değildir...

Ne olur çocuklarınızı mısır şurubundan uzak tutun. 
Hem şekerden uzak tutun ama özellikle de yani gofret, bisküvi kek
dışardan alacağına az şekerli bir keki evde kendin yap.
Yani ambalajlı bir ürün sunmayın çocuklarınıza.

MISIR ŞURUBU

Bugün gıda sanayisinde 
sadece ve sadece 
aksi belirtilmediği takdirde 
mısır şurubu kullanılıyor. 
Dondurmalarda o kullanılıyor, 
hazır aldığınız baklavanın şerbeti 
bile mısır şurubundan.

 Kartal’da onun fabrikası var Ülker’le Cargill firmalarının ortak kurdukları bir fabrika. Baklava şerbeti bile oradan geliyor. Çocuklarınıza illa tatlı bir şey yedirecekseniz, ne olur evde kendiniz yapın ve olabildiğince az şekerli yapın. Çünkü total olarak da şeker zararlı zaten, yani;

insanın 
zarar görmeden günde tüketebileceği 
şeker miktarı 30 gram dolayındadır. 
30 gram, 8 kesme şekeri yapar.

Ama bu şekerin içinde ne yazık ki meyve de var, bal da var, yani siz kahvaltıda bir tatlı kaşığı bal yediyseniz, hakkınız 7 ye düştü. Bu hakkınızı ağırlıklı olarak meyve olarak değerlendirin. Eğer bugün hiç şeker yememişseniz, bal dahi yememişseniz, çayınıza hiç şeker koymamışsanız, başka hiçbir şeker kaynağı da yoksa, 8 kesme şekerin karşılığı 300 gram portakal veya 300 gram elma veya 400 gram kiraz veya vişne veya 100 gram kadar muz, incir veya üzüm yiyebilirsiniz. Ama sadece 100 gram. Yani mandalina zamanı koy hanım önüme bir kilo mandalinayı ben bunu yiyeyim bu sağlıklı değil. Siz sınırsızca sebze yiyebilirsiniz ama meyve sınırlı yemeniz lazım. Meyvenin fazlası da şişmanlatır. Ve zararlıdır, karaciğer yağlanması yapar….. Yani meyve tek başına bile hem karaciğer yağlanması, hem karın tipi şişmanlık yapabilir. Karın tipi şişmanlığın çok özel bir yeri vardır. Bağırsak çevresindeki iç organların çevresindeki yağlar hormonal etkin yağlardır ve bu hormonal etkin yağlar ne yazık ki kanser oluşumunda da, kalp-damar hastalığı oluşumunda da etkindir. O yüzden eşit bir şişmanlık, yani kollar bacaklar her taraf eşit ama karın büyümemiş. Bu şişmanlığa çok itirazım

KARNIMIZ İNECEK

karın tipi şişmanlık

eşittir şeker hastalığı, 
eşittir kalp hastalığı, 
eşittir kanser.

 O yüzden göbekler inecek. Göbekler inmediği sürece sağlıklı olma şansımız yok. Göbekleri indirmek içinde şekerden uzak duracağız. Çünkü en çok karın tipi şişmanlık yapan früktozdur. Bizim yediğimiz pancar şekerinin de yarısı früktozdur. Yediğimiz meyvenin şekerinin de yarısı früktozdur. Biz früktozu azaltmak zorundayız. Karın tipi şişmanlığı, dolayısıyla kalp hastalığı, kanser, inme gibi hastalıklardan kurtulmak istiyorsak karnımız inecek.

- Esmer şeker hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Bakın bütün şekerler esmerdir. Üretim aşamasında karamelize olur. O yüzden esmerdir ama yıkandıkça üzerindeki karamel atılır, rafine edildikçe beyazlaşır. Yani senin dediğin esmer şeker, yediğin beyaz şekerin üretimdeki bir önceki aşamasıdır. Sadece ticari bir tuzak. Daha yüksek fiyata satabilmek için ticari bir tuzak……

Şimdi karaciğer yağlanmasının önemli bir bölümü selim seyredebilir. Yani her hangi bir sorun yaratmadan da insan ömrünü bununla sürdürebilir. Ama bir bölümü yine hatalı beslenmenin devam etmesi koşuluyla, yağlı karaciğer iltihabına dönüşebilir. Alkol dışı yağlı karaciğer iltihaplanmasıdır bu hastalığın adı. Ciddi karaciğer yetersizliği, siroz karaciğer kanseri aşamasıdır. Bazen yağlı karaciğer iltihabı olmadan da sadece yağlı karaciğer aşamasında da bazı hastalıklar çıkabilir ama yağlı karaciğeriniz varsa iki yol var sizin önünüzde; biri nispeten hayatınızı idame edeceğiniz bir yol öbürü de ölümdür. O yüzden ne yapıp yapıp karaciğer yağlanmasını tedavi ettirmelisiniz. Bunun da temelinde şekeri tümüyle sıfırlamanız geliyor. Ancak iki yıl gibi bir süre içinde toparlayabilirsiniz……

Şeker kesmeyi dile getirdiğimiz zaman 
karaciğer yağlanması açısından, 
o zaman nişastayı da kesmemiz lazım.

Çünkü nişasta, daha ağzımızda çiğnendiğinde tükürükle glikoza dönüşür. Şekerdir; yani nişasta da şekerdir.

- Kolesterolün karaciğer yağlanmasıyla bir ilgisi var mı?
- Kolesterol olmazsa hayat olmaz. Bütün hormonlarımızın ham maddesi kolesteroldür. O yüzden zaten anne sütünde kolesterol çok yüksektir. Çocuğun hormonlarının üretilmesi için başlangıçta anneden aldığı kolesterole ihtiyacı vardır.

Kolesterol masum bir maddedir. 
Ama oksitlenirse oksikolesterole dönüşür 
ve damar sertliği yapar. 
Peki oksitleyen ne? 
Şeker.

kolestrolYedikten sonra şeker trigliseride dönüşür. Yağdır o ve o trigliseritten kolesterolü oksitleyerek damar sertliği yapar bir. İki;

ayçiçeği yağı, 
mısır özü yağı 
veya margarinden 
elde edilen trans yağ asitleri 
kolesterolü oksitler ve böylece 
damar sertliği oluşur.

Üç, yapay yemle beslenen hayvanların sütünde de iç yağı vardır. Damar sertliği yapıcı doymuş yağ asitleri vardır, bunlar kolesterolü oksitler ve hasta eder bizleri. Şimdi hayvanın merada otlarsa ayçiçeği yağı mısırözü yağı margarin kullanmazsan şekeri de azaltırsan senin damar sertliği olma şansın kalmıyor. Kolesterolün ne olursa olsun. Ama bu bilgi kolesterol ilacı üreten Amerikan şirketlerinin işine gelmiyor.

yılda sadece kolesterol ilacı satımından
50 milyar dolar elde ediyorlar.

İLAÇ 

O yüzden de Amerikan tıbbı bize ne emrediyor? Kolesterol ilacı ver diyor. Bakın gazetelere yansıyan bir gerçek var. Nasıl bizim Sağlık Bakanlığımız bir bilimsel kurul kurdu, Amerika’da da böyle bir bilimsel kurul kuruldu ve “Normal kolesterol düzeyi kaçtır?” sorusuna bilim kurulu yanıt versin istendi. Ve de normalin çok altı bir değer, 200 mü kabul ediliyor normal,150 gibi bir değer ileri sürdüler. Sonradan ortaya çıktı ki bilim kurulunda yer alan 9 öğretim üyesinin dokuzu da ilaç şirketlerinden rüşvet almışlar.

- Hocam kızartmalarda ne tip yağ kullanmak gerekir?
- Kesinlikle zeytinyağı, kesinlikle.
- Peki, zeytinyağının yanma derecesi ayçiçeği yağından yüksek midir?
- 240 derece, ayçiçeği yağından çok daha yüksektir. Tava ısısı normal şartlarda 180 dereceyi çok az aşar. O yüzden rahatlıkla zeytinyağını kullanabilirsiniz ama dumanlaşma derecesi diye teknik jargonda adlandırılır sızma zeytinyağını kullandığınız zaman çok daha düşük derecelerde dumanlanma görürsünüz. O su buharıdır. Su buharıdır ve içindeki bazı organik maddeler yanar, koku maddeleri tat maddeleri yanar. O yüzden o, yağın yandığı anlamında değildir. Ne olur yanılmayın. Yağ yanmıyor. İçindeki bazı koku, renk maddeleri yanıyor. 240 dereceye kadar dayanan bir yağdır……

ŞİŞE SU 

Bir dinleyicinin elindeki pet şişeden su içtiğini gören hoca,
- Şimdi içtiğiniz su ile neler elde ettiğinizi de gözden geçirelim ve bu günkü toplantıyı kapatalım.

O polietilen tereftalat maddesinden üretilmiş 
yani pet şişenin içindeki stalatlar 
suyun içine karışmış bulunuyor. 
Ayrıca o plastiği yumuşatmak için 
antimon denen bir ağır metal kullanılmıştır 
o da suyun içine karışıyor 
dolayısıyla siz hem stalat, 
hem de antimon içmiş oldunuz şu anda.

Peki, ne yapar bunlar size? Bunlar hormon bozucular diye geçer. Sizin vücudunuzda bir takım hormonal bozukluklar yaratır. Bu hormonal bozuklukların bir bölümü, örnek, östrojen etkisini göstererek 5 yaşında çocukların adet görmesine sebep olur. İki buçuk yaşında bir çocuk getirdiler Lüleburgaz’dan adet görüyor. İki buçuk yaşında. Hamile bir kadın östrojen etki gösteren bir hormonal bozucuyu aldığı zaman, o madde özellikle bu 19 litrelik su bidonlarında onlar polikarbon denen bir plastiktir ve ham madde olarak Bisfenol-A denen bir maddeden üretilir. Bisfenol-A’nın meme kanseri yaptığı 1930 yılından beri bilindiği halde ve 130 tane bilimsel yayın olduğu halde bunun hakkında hala biz o bidonlardan su içmeye mahkum bırakılıyoruz. Bisfenol-A hamile bir kadının karnındaki çocuğun beynindeki cinsiyet ayrım merkezine gittiğinde çocuğun homoseksüel olma olasılığı çok yükseliyor. Meme kanseri riski çok yükseliyor erkekse prostat kanseri riski normal bunla temas etmemiş insana göre 3 kat artıyor.

Yani musluk suyu için Allah aşkına.

- Arıtıcılar hocam?
- Paranız varsa arıtıcı kullanın. Ama paranız yok arıtıcı alamıyorsunuz, musluk suyu için.

Musluk suyu 
İstanbul’da kullandığınız 
plastik şişedeki su hangisi olursa olsun 
100 kat iyidir.

MUSLUK SUYU

İSKİ’nın her ay İstanbul’daki bütün su havzalarının sağlık raporları internette yayınlanıyor. Biz geçen sene NTV’de bir su programı yapmıştık ve NTV Yıldız Teknik Üniversitesinde piyasadan topladığı suları bakteriyolojik incelemeye gönderdi. Hepsinde mikrop çıktı. Hepsinde istisnasız. Yani siz sağlıklı olsun, temiz olsun çocuğum mikropsuz su içsin diye mikroplu suyu paranızla içiyorsunuz. Bıraktım vazgeçtim mikroptan, kanser yapıyor.  Almanya’da geçen sene ocak ayında Avrupa birliğinin gıda güvenliği merkezi vardır EFSA ocak 2010a kadar Bisfenol_A’nın sağlık sakıncası olmadığını iddia ediyordu. Ama toplum baskısıyla mayıs ayında biz bu işi araştıracağız dediler ve ekim ayında biberonlarda Bisfenol-A’nın kullanımını yasakladılar. Tamam, da biberonda yasakladın e çocuğuna Bisfenol-A’lı su bidonundan su katmıyor musun mamasını hazırlarken? Isı ve zaman etkisiyle plastiğin defalarca kullanılmasıyla Bisfenol-A’nın suya geçiş oranı çok artıyor. Şimdi su ısınmaz ki diyeceksiniz. Arizona’da yapılan bir çalışmaya göre şehirlerarası su nakli sırasında kamyon içerisindeki su 80 dereceye kadar ısındığı saptanmıştır. 80 dereceye ısınan su o plastikten ne kadar madde çözüyor biliyor musunuz? Sizi de sülalenizi de kanser etmeye yeter. Antalya’da yazın açık havada duran suyun derecesi kaç acaba? Banyo bile yapamazsın o kadar sıcak suyla. Ne olur musluk suyu kullanın. Bırakın şu plastikleri.

- Hocam bazı yiyecekleri plastik poşetlere koyup buzluğa atıyoruz, bu da sakıncalı mı?
- Şimdi bakın naylon folyo polietilen denen bir maddedir ve polietilenin bu güne kadar bir sağlık sakıncası saptanmamıştır. Daha büyük sorun yoğurt kapları. Mesela bazen çay içiyoruz köpük gibi bardaklardan veya uçağa bindiğimizde şeffaf cam gibi çıt diye kırılan plastik bardaklar var hem o polystryne hem köpük gibi olan bardaklar da polystryne onlardan stryne çayımıza geçiyor o da kanser yapıyor.

PLASTİK KAB

Şimdi plastik yoğurt kaplarında, ben anlata anlata zannediyorum bazı firmalar artık polipropilen kullanmaya başladı. Kabın altına baktığımız zaman veya yanına baktınız zaman bir üçgen göreceksiniz. Üç oktan oluşan bir üçgen. Bu geri dönüşüm işaretidir. O üçgenin içinde bir sayı yazar. 5 numara polipropilendir altında da zaten PP yazar. Yoğurt alırken artık markaya göre değil kullandığı plastiğe göre tercihinizi yapın. Ben her yoğurt almaya gittiğimde maalesef aynı firma farklı marketlere farklı plastik gönderebiliyor. Daha ucuz marketlere adi plastiklerde, lüks semtlerdeki marketlere daha kaliteli plastikte gönderiyor. Ne acı. Yani ayırım yapıyor.

- Yani hocam üçgenin içinde 5'mi yazması lazım?
- Evet polipropilen

- 1,5 litrelik su şişelerinde 1 yazıyor.
- Evet, işte o PET polietilen tereftalat, kötü, 1 numara kötü. Evde 19 litrelik bidonların altına bakın. Onda da 7 yazar. 7 diğer plastikler anlamına gelir. Diğer plastiklerin içinde 6-7 farklı plastik vardır bunlardan bir tanesi de polikarbondur onun için üçgenin altında PC kısaltması vardır.

Bu günlük de bu kadar…..

Prof. Dr. Kenan DEMİRKOL

YORUMLAR

  • 32 Yorum
  • Metin
    4 yıl önce
    Plastiğin zararları doğru fakat Bidondan hamile kadın su içtiği için çocuğu homoseksüel olur demiş yok artık. Homoseksüelliği şimdi buna mı bağladınız? Yüz yıllar öncesinden bu yana homoseksüller var, Onların anneleri bidondan su mu içti ondan mı oldu? Tövbe ya
  • Iremmutlu
    3 yıl önce
    Profesör olmuş çok yazık geldi bu adama inan şimdi bende ne cahil biri diyorum
  • Münevver
    6 yıl önce
    Yazinizi zevkle okudum teşekkür ederim. bizi aydınlattığınız için fakat Sağlık Bakanlığı Neden bunu üzerinde pek durmuyor . Yani bu toplumun sağlığı daha ilerki yıllarda daha çok bozulacak Nesilimiz Yavaş yavaş bitecek yani acilen Sağlık Bakanlığı'na bu tür kontrollere davet ediyorum. Vatanım da bilgi kirliliği diz boyu bunu denetleyen birileri olmalı bu siyasiler uyuyor mu bu devletin yetkili kurumlari uyuyormu Yoksa salla başı al maaşı mı yapıyorlar. Yazık yazık yazık demekten başka ne yapabilirim
  • Mehmet
    6 yıl önce
    Hoca kafayı yemiş
  • Cigdem Bagci
    6 yıl önce
    Dogrulari konusanlar sizin gibi ögrenmekten aciz insanlar tarafindan kafayi yemis diye damgalanırlar...
  • İsmail Çalapöver
    6 yıl önce
    Tanıyor musunuz kendisini?
  • Merve kotan
    6 yıl önce
    Sağolun da ama o zmn uzaya mı gidelim napalım? Özellikle bu ülkede yaşadığımız sürece hep tehdit altındayız.
  • Fevziye Özmen
    6 yıl önce
    Çok teşekkür ederiz,bizleri bilgilendirdiğiniz için
  • ömer ali yavuz
    6 yıl önce
    Allah sizlerden razı olsun.sizin gibi ilim adamları nı tv ler de daha çok yer verilmesi gerekmiyor mu?.işde medyanında sağlığa değil paraya önem verdiği nin kanıtıdır.
  • ŞEREF ÜNAL
    6 yıl önce
    FINDIK YAĞINA İNANIYORMUSUNUZ? KAÇ KİLO FINDIKTAN BİR KİLO YAĞ ÜRETİLİYOR? FINDIK YAĞININ KİLOSU KAÇA VERİLİYOR?
  • İbrahim Çelik
    6 yıl önce
    Bir ara tereyağı,yumurta yemeyin dediniz,şimdi akladınız,kiminiz tuzu kesin diyorsunuz,kiminiz tuzsuz olmaz! Vatandaş olarak biz de ne yapacağımızı şaşırdık Bizi kendi halimize bırakın arkadaş!Yoksa temelli sapıtacağız!
  • Erol aen
    7 yıl önce

    Sayın hocama FInduk yağınin zararlı olduğu konusunda katılmıyorum. rn5 kilo çotanak finduk yağı 160 ile 180 arasında ama zeytinyağının 5 kilosu 100 lira sizce değerli olmasa faydalı olmasa bu kadar pahalı satilirmi yada alan neden bu kadar para versin.FINDIK YAĞI GDO ŞU DEĞİŞMEMİŞ GENETİĞİ BOZULMAMIŞ TEK YAĞDIR.

  • Çınar Sobutay
    7 yıl önce

    Evime arıtma kurdum yaklaşık üç yıldır kullanıyorum çok memnunum. Üstelik bu yıl bir de mikro organizma öldürücü filtre de ilave ettim. Ayrıca 19 litrelik damacana parasıyla hesaplarsanız altı ayda kendini ödüyor yani kredi kartıyla dokuz taksit yapılırsa borç bitmeden amorti oluyor. Filtrelerin de değişmesi bu günkü rakamlarla 200 Tl. kadar tutuyor.

  • erkan
    7 yıl önce

    Findigi kotulemenin yeni yolunu bulmus sozde profosur yuru git

  • Dr. Sevda bilal
    6 yıl önce
    Fındığı kötülediğini nerden çıkardınız sadece yağını elde ederken kul***ı*** yöntemden dolayı fındık yağı zararlı hale geliyor ; hocanın anlatmaya çalıştığı bu !!!!
  • çağdaş cengiz
    7 yıl önce

    Hocamız çok çarpıcı bir şekilde sadece gerçekleri söylemiş. Plastik ne olursa olsun petrol artığıdır bırakın bazıları plastik bardaktan sıcak içeceklerini güzel güzel içsinler afiyet şeker olsun. Zaten kendi cezalarını kendilerine keseceklerdir hiç şüphem yok günün birinde kötü bir sürprizle karşılaşacakları konusunda. Ayrıca ayçiçek yağı yapısından dolayı rafinerasyon işlemine dayanıklı değildir ve bu yüzden transforme olur yani trans yağa dönüşür yine afiyet olsun çünkü trans yağlar seçici geçirgen hücre yağarımızı kalınlaştırır ve duyarsızlaştırır. Bütün hastalıklarda hücre zarının yapısının bozulmasının payı vardır afiyet olsun mezarınızı kendi dişlerinizle kazıyorsunuz ama soğuk sıkılırsa yerli tohumdan aksine faydalıdır. Hele hocanın zeytin tarlası konusuna çok güldüm.

  • Çilem
    7 yıl önce

    Öncelikle Çeşme suyu borularıda plastik.zararlı değilmi?zeytinğı l tüketince çıban gibi sivilcelerim çıkıyor.36 yaşındayım.sağlıklı ise neden cildimi bozuyor?

  • Gökhan T.
    6 yıl önce
    Sızma, tercihen soğuk sıkın kul***malısın. Aşırı değil kararında tüketmelisin. Pişirmede yağ çekmeyi azaltmak için yağın iyi ısındığından emin ol. Son olarak bir dermatoloğa görün, zeytinyağına alerjin yoksa bir cilt problemin var. Zeytinyağı en sağlıklı yağdır.
  • Arif YILMAZ
    7 yıl önce

    Eski insanlar o kadar saf gıdayla!!! besleniyorlardı ki bizim yaşadığımızz ömrün yarısını yaşıyorlardı.40 yaşındaki insanlar ihtiyar muamelesi görüyordu.Şimdi ortalama hayat süresi 75 oldu..Peki bu nasıl oldu?rnHocalarımız bu ömür uzamasını neye bağlıyorlar, Hiç duyan var mı?Bu kadar kötü besleniyorsak niye ömrümüz uzadı?

  • Nurşen Mazıcı
    7 yıl önce

    Hocam, bazı reçelleri şeker pancarı ile yapıyorlar. Şeker pancarı da işlenmiş şeker kadar zararlı mıdır? Bilmek isterim:)

  • Dr. Serhat Purcu
    6 yıl önce
    Şeker pancarından da işlenerek yapılıyor, ayrıca pancar üretiminde çok fazla gübre kullanılıyor.
  • Güralp Özkoç
    7 yıl önce

    Birçok tanlış bilgi tesbit ettim, özellikle plastik ve yağ konusunda.

  • Gözde Çetin
    7 yıl önce

    Hocam zeytinyağı bilgilendirmeniz için teşekkür ederim toplum olarak zeytinyağıni yanlış tanıyoruz. Ancak PET ile yani polimer malzemeler ile ilgili görüşlerinize katılmıyorum. Polimerler monomer özelliklerinden farklı malzemelerdir. PET vb . malzemeler 80derece ve üstü sıcaklıklarda erimeye monomer haline döner ancak monomerine dönünce zararlıdir. Polistriren malzemeler ise termoset polimerlerdir onlar çok daha yüksek sıcaklığa dayanıklıdir bu yüzden çay ve kahve de köpük bardak kullanılır. Plastikleri şekil bozuklukları olmadığı surece gönül rahatlığıyla kullanabilir.

  • mhsin korkmaz
    7 yıl önce

    hocam zeytin yagı fabrikanız mı var yoksa Reklam GÜZEL de

  • musa şen
    7 yıl önce

    Bir kimyacı olarak biliyorum ki antimon ağır metal değildir, hatta metal bile değildir, yarı-metaldir. Bu kısımda yanlış bir demeç sunulmuş.

  • Sinan güzel
    7 yıl önce

    Amerika en büyük üreticisi olduğu mısırı dünyaya pazarlamak için IMF yı kullandı nasilmi ülkemizde IMF kendisiyle birlikte getirilen şeker pancarı kotası ve daha benim bilmediğim bir suru kısıtlama ama ben sadece şeker pancarından yola çıkarak bir komplo teorisi ureticem şeker pancarı sadece şeker değil aynı zamanda kuspesinden hayvan yemi üretilir az pancar yüksek şeker fiyatları ve bulunmayan hayvan yemleri nin birde ithal edilmesiyle başlayalım şekerin fiyati yükselince gıda firmaları tatlandırıcı olarak mısır surubuna sarıldı mısır surubu nun yanında ülkemizde üretimi olan zeytin yağı ve ayçiçek yagina doktorlarimizin da desteğiyle bir de mısır özü yağı geldi şeker, yag, derken birde mısırdan cips ,korn flakes ,diyet gevrekleri dahada olmadı sokak başlarına ithal bardak mısırlar turedi ülkemizde benim bildiğim kadarıyla mide kanserinin en çok olduğu bogemiz Karadeniz mis sebep sindirilemeyen mısır unu ve onun gibi şeyler şimdi teorimin ikinci bölümüne geciyorum dış macunu ve amalgam dolgu ikilemi bunlar en büyük epifiz bezi düşmanları yani insanın beyninde inanç merkezini etkiliyor bu sayede teslimiyetçi olmayan ve aza kanaat etmeyen daha çok kazanma hırsı olan stresli insanlar oluyoruz bu sayede zayıflamış olan ikinci beynimiz olan bağırsaklar zarar görüyor ve mısır turevi olan şeker grubu bağırsaklarda mantar turetiyor ve bağırsak floramiz bozulunca sistem ilaç sanayisinin kucağına sizi itiyor e tabiki buda yine ilaç devi ABD nin işine yarıyor ve doktorlarımız işlerinin yoğunluğundan vede insanlarımız ilaç yazmayan doktoru doktordan saymamasindan dolayı ilaç , bozuk florali bağırsak çökmüş bir ottimun sistem sarmaliyla uğraşıyor dahada yazacağım çok şey var ama ben ucundan kopya verdim örneklerini uretmek insanlarımızın elinde.

  • Burcu b
    7 yıl önce

    Bunlar hep spekulatif soylemler. Madem cicek yagi zararli zarari nedir soyleyin bilellim. Zararli oldugu iddia edilen seylerin hicbirisinin zarari aciklanmamis. Herkes cevresindeki gidarnMuhendisine sorsun dogrusunu ogrenir.

  • ülfet özdemir
    8 yıl önce

    Hocam verdiğiniz bilgiler için tesekkur ederim. Tupperware plastiklerin sağlıklı diye çocuklarima suluk olarak evde de bazı ürünlerini kullanıyorum. Siz ne düsünüyorsunuZ buda bir kapitalizmin oyununu paylasirsaniz sevinirim.

  • ibrahim buyuk
    8 yıl önce

    istanbulun suyuyla diş fircalarkan bile zorluk cekiyor insan sen onu ic diyorsun bi burnuna cekda bak

  • abdil kalkan
    8 yıl önce

    cok cok kanitlanmis bir durum ama ama si var kapilatis sisdem herseyi susduruyor saymakla bitmes hasdalik yapmayan bir kida yok artik

  • Ercan GÜRKAN
    8 yıl önce

    Sentetik textil ürünlerinde de durum aynı. sentetiklerden temasla deriye geçen bir çok kimyasal. (Meme kanseri) Saldıkları gazların akciğerimize etkisi ve sonunda esnekliklerini kaybettiklerinde oluşturdukları tozların yine akciğerlere etkisi.

  • behzat çapar
    8 yıl önce

    hocama tşk.ederim oldukça doyurucu açık ve net bilgiler verdiği ve uyarılarda bulunduğu için sağolsun var olsun.yüreğine ellerine sağlık.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
İZSU GENEL MÜDÜRÜ KÖSEOĞLU: SİYASET ÜSTÜ ÇALIŞIYORUZ
İZSU GENEL MÜDÜRÜ KÖSEOĞLU: SİYASET ÜSTÜ ÇALIŞIYORUZ
YILMAZ KARAKOYUNLU VEFAT ETTİ
YILMAZ KARAKOYUNLU VEFAT ETTİ