ATLAS OKYANUSU’NDA 5 GÜN

ATLAS OKYANUSU'NDA 5 GÜN

Okyanusun ortasında ufuk çizgisi, sandığımın aksine sonsuzluk hissiyle veya kesintisiz bir düzlükle gitmiyor. Denizin tamamı tam bir daire içinde ve biz her daim bu dairenin merkezdeyiz.

28 Temmuz 2019 - 22:25

Atlas Okyanusunda Beş Gün

Okyanusun ortasında ufuk çizgisi, sandığımın aksine sonsuzluk hissiyle veya kesintisiz bir düzlükle gitmiyor. Denizin tamamı tam bir daire içinde ve biz her daim bu dairenin merkezdeyiz. Ufuk çizgisi, bir daire halinde dönüp duruyor etrafımızda. Ön ile arka ve sağ ile sol aynı uzaklıkta, çok belirgin olan bu dairenin kenarlarını gösteriyor.

Deniz koyu lacivert. Parçalı bulutlu gökyüzü; beyaz, gri ve açık mavi renkleriyle, denizden çok belirgin olarak ayrılıyor. İkisi arasında belirsiz bir geçiş yok, tam tersine sanki deniz göremediğimiz diğer tarafa yuvarlanıyormuş gibi. Gökyüzü de yine göremediğimiz bir uzaklıktaki çukurdan yükseliyor hissi veriyor.

Güneşin tam tepede olmadığı zamanlarda güneşe doğru baktığınızda gümüş renkli ışıl ışıl bir kuşak sizin önünüzden başlıyor ve ilerlere gittikçe genişliyor.

Çok uzaklarda gördüğüm bulut parçalarının grimsi gölgeleri bu parlak kuşağın siz daha yakın taraflarına düşüyor. Böylece o bulutun o kadar da uzakta olmadığını anlıyor, güneşin ise görünüşünün aksine sizden daha uzak bir açıdan ışıklarını gönderdiğini seziyorsunuz. Aynı durum, güneşe sırtınızı döndüğünüzde, önünüzde uzanan lacivert denizin çeşitli yerlerinde yine grimsi lekeler yapan bulut gölgelerine bakarken de oluşuyor.

Ne kadar giderseniz gidin, bu dairenin merkezinden kopamıyorsunuz. Uzaklar hep aynı uzaklıkta, siz ise yerinizde sabitsiniz. Ancak, hissettiğiniz sarsıntı ve geminin sağından solundan fışkıran beyaz köpüklü dalgalar size ilerlediğinizi gösteriyor.

Ben ve eşim Gülsüm iki senedir bu dünya turunu hem zaman hem de mali açıdan planlıyorduk. Son birkaç ay neredeyse günleri tek tek geriye doğru sayar olmuştuk. Bir taraftan da bir aksilik olur mu diye tedirgin bir bekleyişimiz vardı.

Ev ve bürodaki işler ayarlandı, geride bıraktığımız çocuklara işler, arkadaşlara ricalar, yanımızda çalışan personele talimatlar verildi, bizim yokluğumuzda gerekli olacak masraflar için paralar ayarlandı. Önümüzdeki dört ayı nasıl yaşayacağız hep birlikte göreceğiz. Bir haftası geçti bile. Zaman, dur durak bilmiyor, kendi mecrasında akıp gidiyor.

Gemiye alıştıkça hem etrafı tanıyor hem de insanlarla tanışmaya başlıyoruz. Çok tatlı ve konuşkan Avustralyalı bir çift, kara kuru Hint asıllı İngiliz bir kız- ilginç şekilde yarım yamalak Türkçe biliyor, çünkü çocuk bakıcısı olarak bir müddet ülkemizde yaşamış ve şu anda gemide olmayan bir Türk'le evliymiş-, okullarını dondurup bu geziye çıkan iki İsrailli öğrenci ilk tanıdığımız insanlar, çünkü bunlar Gülsüm’le birlikte pasta süsleme kursunu katılıyor.

Hint Okyanusu'nda Madagaskar yakınlarındaki bir adadan gelen Fransız bir çiftle birlikte kahvaltı yaptık, İstanbul'a gelmişler ve çok beğenmişler özellikle yiyeceklerimizin güzelliğini hiç unutmuyorlarmış. Danimarkalı bir çift ile yan yana, İngilizce Bermuda Şeytan Üçgeni kültür dersine katıldık ama çok az konuşabildik.

Bugün iki kez gökkuşağı oluştu, geminin etrafında. Okyanustaki 2. günümüzdeydik ve sabah kahvaltısı saatleriydi. Sağ tarafta ve çok da uzak olmayan bir mesafede oldukça geniş ancak uzun boylu olmayan bir gökkuşağı gördük. Çok hafif dönmeye başladığı noktada bulutların arasında sona eriyordu. Diğeri ise kıç tarafında ve neredeyse ufuk çizgisi civarında oluştu birkaç saat sonra. Daha dar ve boyu daha uzundu.

Neredeyse çeyrek daire hailindeydi. Henüz tam bir gökkuşağı göremedik ancak ilerleyen haftalarda doğuşu ile batışı kesintisiz devam eden yarım daire halinde gökkuşakları gördüğümüz gibi klasik şekilde denizden havaya yükselmeyen ve bunun yerine denizin hemen üstünde ve ona paralel, her iki bacağı geminin hemen yanından başlayan ve ileriye doğru ilerleyerek açıklarda yarım daire halinde birleşen gökkuşakları gördük.

Etrafımızda bulutlar parça parça. Beyaz ve gri tonlarda. Hiç yağmura girmedik ancak uzaklarda yağmur yağan bölgeleri görebiliyoruz. Yağmurlu bölgenin yanında güneşli bir bölge, sonra tekrar bulutlu ya da parçalı bulutlu ve açık mavi gökyüzü olan bölgeler. Bazı yerler ise tamamen açık.

Güneş bazen tamamen açık bir gökyüzünde parlarken bazen de bulutların arasında kayboluyor. Deniz lacivert, gökyüzü açık mavi renginde. Merkezinde olduğumuz dairemizde tüm bunları aynı anda görebiliyoruz. Etrafta hiç kara parçası yok, ilk gün uzaklarda gördüğüm bir gemi dışında komşuluk yapacak hiçbir şey yok.

Bütün arzumuza rağmen henüz yunus ya da balina görmedik. Sadece bugün, denizdeki 3. günümüzde iki ayrı kez bizdeki serçe kuşları büyüklüğüne parlak gümüş renkleriyle ışıl ışıl parlayan ikili ve üçlü halde uçan balıklar gördük. Geminin gidişinin tersi yönünde suyun bir karış üstünde hızlıca gözden kayboldular.

Biraz da yemeklerden bahsedeyim. Denizde seyrederken, tam bir "ye-iç-yat" pozisyonunda kalabilirsiniz. Sabah 06.00 da başlayan yiyecekler aralıksız ve değişik alternatiflerle gece yarısı 23.30'a kadar sürüyor.

Açık büfe de çeşitli etler, ızgaralar, yemekler, fırınlar, her çeşit yeşil salatalar, meyveler, ekmekler ve tatlılar. Bizim çaylara, değişik meyve çayları, kahve ve sütler arkadaşlık ediyor. Kırmızı, beyaz ve pembe şaraplar ve biralar her yerde. İsterseniz üç ana öğünü bu iş için tahsis edilmiş restoranlarda ve özel masanızda garsonların çok titiz ve gösterişli sunumlarıyla alıyorsunuz, isterseniz 13.kattaki devasa açık büfelerde kendi seçiminizle tercihlerde bulunuyorsunuz.

5. ve 6. kattaki restoranlarda kurulmuş özel masanızda size servis yapan üç ayrı garson ile zaman içinde samimi oluyorsunuz. Menüdeki, giriş tabakları, ana yemekler ve tatlılar bölümünde her seferinde değişik dörder beşer seçenek hakkında bilgi veriyorlar, isterseniz tavsiyede bulunuyorlar.

Ekmekler küçük dilimler halinde çeşit çeşit. Pizzalar ise ayrı bir dünya. Özel bir bölgede, çeşit çeşit malzemelerden yapılan ve daima yenilenen bu nedenle sıcak, mutlaka dört ayrı çeşit ve her biri en az 60 cm çapından pizzalardan dilim dilim alabiliyor zevkinize göre alkollü alkolsüz içkiler eşliğinde yiyebiliyorsunuz.

Akşam yemeğini biz devamlı restoranda ve masamızda aldık. Sabah ve öğlenleri ise açık büfeleri kullandık. İlk günlerin şaşkınlığından sonra şimdilerde daha seçiciyiz. Bir gün sadece yeşil salata, başka bir gün yoğurt, çoğunlukla her çeşit balık ve deniz ürünleri, az tatlı çok meyve ve haftada bir kez pizza.

Benim başka bir favorim ise büyükçe bir hayvanı hiç parçalamadan fırınladıkları ve birer parçasını tabağınıza servis ettikleri fırın oldu. Bir gün hindi, bir başka gün küçük bir kuzu ya da kocaman bir dana parçası, sonraki gün kocaman bir balık. Bazı günler ise küçük bir domuz çıkıyor ve biz o günler oradan transit geçiyoruz.

Spor imkanları kullanışlı. 13. katta ve geminin en başında spor aletlerinin bulunduğu bir salon var. Yine 13.katta orta yerleri kaplamış açık ve kapalı olmak üzere iki yüzme havuzu ve 4 ayrı jakuzi havuzları.

İki ayrı yürüyüş veya koşu parkuru var; İlki 7. katta, 450 metre uzunlukta ve gemiyi bir U harfi olarak dönüyor. Denizin içinde gibisiniz. Diğeri, 14. ile 15. katı ön ve arka bölümlerinde merdivenlerle inerek çıkarak birleştiren 400 metrelik kesintisiz olarak dönüp duracağız bir elips. Bunun avantajı üstünün açık olması ; güneş ya da yıldızlar altındasınız.

Akşam yemeğinden sonra 4 ayrı canlı müzikli barı var. Her biri çok güzel tasarlanmış ve buralarda oturmak insana tatlı bir rahatlık veriyor. Işık ve müzik yormuyor. Koltuklar geniş ve sıkış tepiş olmuyorsunuz.

Birbirine geçişleri de kolay olduğundan birinden diğerine rahatlıkla geçiyorsunuz müziğin ve dansın durumuna göre. Daha çok dans severlerin gittiği barda, yaşlıca bir çift var, pistten hiç inmiyorlar daha doğrusu erkek inmiyor. Eşi yorulup otursa bile, o tek başına sanki sarıldığı bir partneri varmış gibi kollarını havada tutarak dansa devam ediyor. 10 gün oldu daha oturarak hiç görmedim bu adamı.

Her daim pistte. Bazen yalnız dans etmesine dayanamayan başka kadınlar buna partner oluyor. Değişik kadınlarla dans ederken karısına yaptığı tavırlara göre daha yumuşak, güler yüzlü ve partnerinin yüzüne bakarak konuşuyor. Eşiyle olduğunda ise onunla ilgisiz, daha çok havaya ve etrafa bakıyor ve yüzü gülmüyor. Seksenlerine yakın sandığım bu insan ne de olsa bir erkek; gözü hep dışarıda.

Saat 20.45 de ise bir ritüelimiz var. Royal Tiyatroda sahne sanatları gösterisi. Her gün değişen sanatçılar ve performanslarını bir saate yakın seyrediyoruz, alkışlıyoruz veya bildiğimiz şarkılara eşlik ediyoruz.

Pop, caz ve rock solistleri ve orkestraları, opera veya klasik müzik dinletileri, modern dans ya da klasik bale gösterileri, akrobasi hareketleri, meşhur olmuş tüm müzikaller her akşam değişe değişe bize birer sanat gösterisi sunuyor.

Gecenin sonunda ise disko var ama biz henüz o saate kadar ayakta kalamadık, uykumuz geldiği için yatıp uyuyoruz disko saatinde. Ancak, azimli ve kararlıyız en kısa zamanda oraya da gidip kurtlarımızı dökeceğiz.

Funchal'dan sonra denizdeki 4. günümüzde, en uzak noktada çok geniş ve çok kısa bir gökkuşağı oluştu, bulutlar arasında. Birkaç saat sonra ise kıç ve sağ tarafın birleştiği bölgede bulutlar çok güzel bir tablo oluşturdu; aslında yerde olur ve görülür ama tek bir sıra düzlük olarak izlenir tamamı; altları bir tepsi gibi düz üstleri ise olabildiğince yüksek ve kabarık, top top şeklinde.

Burada ise aynı bulutlar, belli bir uzaklıkta başlıyor, ileriye doğru kademe kademe altları alçalarak gidiyor, en uzaktaki ufuk çizgisinde sonlanıyor. Bu şekilde, tek bir alt düzlük görülmüyor, adeta dağ yamaçlarındaki beyaz mermer ocaklarında gördüğümüz kademeli ve düz kesikleri bu kez tersinden ve aşağıya doğru giden şekliyle görüyorsunuz. Aralardaki açık mavi gökyüzü ve en altta yer alan koyu lacivert okyanus manzarayı tamamlıyor.

Her gece yarısı saatler bir saat geriye alınıyor, bu şekilde günleri 25 saat olarak yaşıyoruz. Batıya gittiğimiz için bu durum sürekli devam edecek tabii ki. Ancak bu dünyada her şeyin bir sonu olduğu gibi bu şekilde batıya da gitseniz tüm hayatı 25 er saat yaşayamazsınız.

Dünyanın öbür ucundaki Pasifik Okyanusunun en ıssız noktasında hayali gün dönüm çizgisinde bu kez tam 24 saat ileriye alacağız saatleri ve bir tam günü bir anda tüketeceğiz. Bu şekilde birer saat olarak arttırdığımız zamanı 24 saat olarak birdenbire geri vereceğiz. Eee! ne demişler, "karşılıksız vermek Allah'a mahsusmuş." 1.5 ay sonra o civarlarda olacağız, nasıl bir duygu yaşayacağız ben de merak ediyorum şimdiden.

Bugün saatler bize oyun oynadı, bir türlü çözemedik zamanı. Her ikimiz de saat kullanmıyoruz. İnternet olmadığından cep telefonları otomatik düzeltme yapmıyor, manuel olarak her gece düzeltme yapıyoruz. Cebelitarık'tan sonra ve Funchal'ı da sayarsak 6 gündür okyanustayız.

Dün akşam yatmadan önce, manuel olarak saati çevirmek için uğraşırken benim telefonda bir karışıklık olmuş, fark etmedim. Sabah cep telefonu saati 12,30'u gösteriyordu, Funchal'dan sonra düzeltme olmamış diye düşünerek 3 saat geriye saydım, 09,30 olarak hesapladım ve çok geç kaldık diye apar topar kendimizi dışarı attık. Çok uyumuşuz diye de hemen kahvaltı salonuna gitmeyip 7. kat güvertesinde biraz hava alalım ve yürüyelim dedik. İlk şaşkınlık güneşin beklediğimiz kadar yüksekte olmamasıydı.

Biraz sonra geminin saatini gördük, aslında saat 06.30 imiş. Meğerse benim cep telefonu, Funchal yerine 3 saat daha doğudaki İstanbul'u esas alıyormuş. Aslında buna sevindik, ne de olsa 3 saat daha kazanmıştık.

Yine de doğru zamanı gösteren bir saat alsaymışım keşke. Doğru zaman çok şey ifade ederken, yanlış zaman; Saatleri Ayarlama Enstitüsünde Nuri Efendi'nin söylediği gibi sadece şeytana hizmet eder. Sizi yanıltmaktan başka işe yaramaz.

Güney batıya gittikçe havalar ısınmaya başladı, kolsuz kıyafetler, çıplak ayaklarda ince terlikler, mayolar ve havuza girenler daha sık göze çarpıyor. Animatörler bugün ilk kez gösterilerini açık havuz başında yapmaya başladılar ve oraya ayrıca bir açık büfe kuruldu. Daha biz havuza girmedik. Belki yarın belki yarın da yakın.

Biz Türkler bugün birlikte çay kahve içtik, sohbet ettik. Aslında, akşamları gösteri salonunda genellikle bir arada oluyoruz ama müzik dinlerken ya da gösteriyi izlerken konuşma imkânı olmuyor. Gündem, yarından sonra başlayacak ve peş peşe devam edecek Karayipler ve Orta Amerika kara gezileri için bilgi alışverişi ile ortak bir şeyler yapılabilir mi sorusu. Bilgili ve nazik bir topluluğuz.

Yirmi kişi denmişti ama şu ana kadar on sekiz kişi biliniyor. İki kişi ise tanınıyor ama onlar hiç aramıza katılmıyor. Bizler de hep birlikte hareket etmiyoruz ama akşam yemeği sonrası gösterileri az çok birlikte izliyoruz.

Onun dışındaki zamanlarda denk gelirse dörtlü ya da altılı gruplaşmalarımız oluyor. Güzel bir toplantı oldu. Buraları daha önce görenler pratik tecrübelerini aktardılar, benim gibi gelmeden teorik bilgi sahibi olanlar yazılı notlarını okudu.

Sonuçta, Karayip adalarının küçük ve birlikte araç tutmaya gerek olmadan gezilecek ve denize girecek yerler olduğunda birleştik. Kolombiya'nın iki ayrı limanında ve Orta Amerika ülkelerinde hiç olmazsa bir kısmımızın birlikte araç tutabileceğine karar verdik. Bakalım ne derece organize olacağız?

16 Ocak 2019 sabah 06.00 da en üst kat güvertedeydik, güneşin doğuşunu seyretmek için. Gün doğumu saat 06.17. Ancak doğu tarafındaki ufuk çizgisi bulutlu ve en fazla bulut kümesi de güneşin doğacağı noktada buluşmuş.

Doğu tarafı daha aydınlık iken, batı tarafı hafif bir kızıllık içinde. Güneşin doğmasına yakın, doğudaki bulut yığınlarının arka tarafları aydınlanmaya başladı ve biz bu aydınlanmayı hafifçe yanlarından ve seyrekleşen en üst katmanlarında gözlüyoruz. Aynı anda, batı tarafındaki bulutların en üst katmanlarının bize dönük tarafları birer florsan lambası gibi aydınlanmaya ve alt taraflarından farklılaşmaya başladı.

Sonra güneşin doğduğunu, oradaki bulutların arkasındaki aydınlanmadan fark ettik ama güneşi göremedik. Neredeyse bir mızrak boyu yükseldikten sonra, çok parlak şekilde adeta bakanı kör edecek bir ışık kümesi olarak bulutların ortasındaki açıklıktan kendisini gösterdi. İki mızrak boyu yükselince, altında kalan bulut yığını onun ışığı yüzünden yoğun bir renksizlik haline büründü, adeta buz rengini aldı. Biraz sonra ise dünyanın her yerinde olduğu gibi bir manzara oluştu ve orijinalliğini kaybetti.

Akşam ise güneşin batışını izlemek istiyoruz, önceki günlerde soğuk ve rüzgâr nedeniyle dışarı çıkamıyorduk. Artık, gemimize yaz geldi veya gemimiz yaza geldi.

(Yarın: Karayipler, Philipsburg, St. Maarten)

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Kâmile Yeşiltepe
    4 yıl önce
    Muhtesem bir gezi haritası izliyor gibiyim Ne mutlu ki bu güzellikleri bize aktardıkları için kendilerine ve size çok tşk ediyorum.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
İZSU GENEL MÜDÜRÜ KÖSEOĞLU: SİYASET ÜSTÜ ÇALIŞIYORUZ
İZSU GENEL MÜDÜRÜ KÖSEOĞLU: SİYASET ÜSTÜ ÇALIŞIYORUZ
YILMAZ KARAKOYUNLU VEFAT ETTİ
YILMAZ KARAKOYUNLU VEFAT ETTİ