Apia, Batı Samoa, Haka Dansı ve Maskeli Balo

Apia, Batı Samoa, Haka Dansı ve Maskeli Balo

12 Eylül 2019 - 20:06 - Güncelleme: 12 Eylül 2019 - 20:39

Apia, Batı Samoa, Denizde Geçen Bir Gün, Moriler ve Haka Dansı, Maskeli Balo ve Batman

28- APİA, BATI SAMOA. 130 83’ Güney Enlemi, 1710 76’ Batı Boylamı

Sonuç olarak 2 Mart gece yarısına doğru uyuduk, ertesi sabah Apia limanında erkenden gözümüzü açtığımızda takvimler 4 martı gösteriyordu. Western Samao da komşu adalar gibi benzer özellikler taşıyor. Yüksek tepeleri ormanlarla kaplı, bu orman denizini içine kadar iniyor. Adanın etrafı resiflerle kaplı. İnsanları şişman ve erkekler uzun ve genellikle siyah renkli etek giyiyor. Etekleri, tüm ayaklarını kapatacak boy ve endeki bir çarşafın bellerine sarılmasından ibaret. Dikişli bir etek değil.

Burada sanayi tesisi göremedik. Başkent Apia küçük ve dağınık bir kasaba. Gemi çıkışında bir başka Türk aile ile taksi tutarak yakınlardaki bir plaja gittik. Yolun ortasında taksi şoförü bizi tam ters istikamete götürdü ve kasaba merkezinde durarak plaj isimleri saymaya başladı, halbuki elimizdeki kâğıt haritadan ve telefondaki harita uygulamalarından açıkça ismiyle ve yeriyle gideceğimiz yeri göstermiş ve ona göre anlaşmıştık. Klasik taksi şoförü numarası yapıyor bize. Plaj ismi sayıp arkasından başka para miktarları telaffuz ediyor. Asıl konuşmayı ve pazarlığı yapan yoldaşımız olan kadın bir sinirlendi ve şoför ne derse desin bizimki takılı plak gibi "I showed you" cümlesini tekrarlamaya başladı. Kendi kocası dahil hepimiz suspus kaldık. Şoför, sert bir Türk kadınına denk geldiğini anladı, konuşmasını kesti, bir U dönüşü ile o ana kadar geldiğimiz yolu geri gitti, hatta ben gemimiz civarına geldiğimizde bizi aldığı yere bırakacak sandım ancak gemiyi teğet geçti ve asıl konuştuğumuz plaja bizi bıraktı alı al moru mor olarak. Parasını hiç konuşmadan ödedik ve sinirli tavırlarla herkes kendi yoluna gitti.

Bu nahoş olaydan sonra geldiğimiz plajın güzelliği bizi sakinleştirdi. Zaten, dünya turumuzda kavgayı, siniri ve stresi kendimize yasaklamıştık. Her zaman rahat ve mutluyuz. Bu plaj enteresan bir yerde, sanki saklı bir plaja geldik. Yoldan görülmüyor. Çünkü, ön tarafı özel mülk evler ve onların çimli ve ağaçlı bahçeleri ile kaplıydı. Plaja dar ve ağaçlar arasında görülmeyen dolambaçlı bir patikada yürüyerek geldik. Hatta ilk geldiğimizde acaba ev sahipleri bizi istemeyecek mi diye konuştuk. Ancak, ev sahipleri bizi görmelerine ve karşılıklı selamlaşmamıza rağmen ilgisiz kaldılar.

Koyu gölgeli kocaman bir ağacın altında oturduk ve birdenbire derinleşen dalgasız bir iç denizde doyasıya yüzdük. Bizim dışımızda hiç kimse de gelmedi. Saatlerce orada kaldık ve aralıklarla denize girdik. Denize doğru yarım bir şekilde devrilmiş ancak kökünün yarısı toprak altında kaldığı için tüm canlılığı devam eden kocaman bir coconut ağacı üzerine çıkarak artistik ve akrobatik pozlarla fotoğraflar çektirdik. Daha sonra etrafı dolaşarak yürümeye başladık.

Geminin durduğu liman ile kasaba merkezinin çok yakınımızda olduğunu fark ederek herhangi bir araca ihtiyaç duymadan tüm bölgeyi rahat bir tempoda yürüdük. Okul çıkışında rast geldiğimiz yerel öğrenci çocuklarla resim çektirdik. Erkeklerin hepsi aynı eteklerden giymişti ancak okul kıyafeti olan etekleri siyah değil bordo renkliydi. Neredeyse görülecek hiçbir şey yoktu. Seyrek binalar ve yeşillikler arasında yürüyerek gemimize geri geldik.

Akşam yemeğinden sonra, açık havadaki büyük havuz başında yapılan eğlencede, gezimizin bundan önceki ve bundan sonraki tüm müzik ve dans gösterilerinin en kötüsüne tanık oluk. Gemimizde her milletten insanlar çalışıyor. Dış güvertelerde çalışırken gördüğümüz en ağır işleri yapan işçiler Samoalı. Daha önce birçoğu ile özellikle açık hava yürüyüşlerimde karşılaşıp konuşmuştum. Bunlar, çok iri yarı insanlar. Limanlarda iken genellikle bir arada çalıştıklarını ve kendi aralarında iyi birtakım olduklarını gözlemiştim. Çünkü, gemi yanaşırken veya ayrılırken tüm ağır işleri bunlar toplu halde yapıyorlar. Belki, kendi memleketlerinde olduğumuzdan kendileri istemiş olabilir, çünkü bugün bunların bu adada oturan akrabalarından birçok kişi gemide misafir edildi ve onlarla birlikte yemek yedik ve fotoğraf çekildik. Sonuç olarak geminin Samoalı işçileri yine bir takım olarak bu kez yöresel kıyafetleri içinde kendi yerel danslarını yaptılar. Ancak gözümüz, profesyonellerin mükemmel danslarına aşina olduğu için bunların amatör hareketleri çok zayıf kaldı. Ancak, iyiniyetli çabaları nedeniyle yine de en fazla alkışı bunlar için yaptık.

DENİZDE GEÇEN BİR GÜN

5 Mart günü denizdeyiz. Sabah erkenden kalkarak 7. kattaki en uzun yürüyüş pistinde yürüyerek güne başladık, üç öğün yemeği saymazsam tüm gün yazı yazarak, spor salonunda spor yaparak, gemideki yetenek yarışmalarına katılarak geçti. Geleneksel masa tenisimizi gün içinde yapmadık ancak akşamüzeri düzenlenen turnuvaya katıldım. İlk turdaki rakibimi çok rahat yendim. İlk tur maçlarını seyrettiği kadarı ile biri hariç tüm yarışmacıları yenebileceğimi düşündüm. O bir kişi de geçen turnuvada finalde yenildiğim ve çok iyi bir insan olup artık ailecek konuştuğumuz Fransız asıllı İsviçreli Bernard idi. Kötü şans; bu sefer 2. turda rakibim o oldu. Tabii ki yine yenildim. Zaten o da tekrar şampiyon oldu. Sabahki yetenek yarışması golf oyunu ile ilgiliydi çok iyi atışlar yapmama rağmen top bir türlü deliğe girmedi. Akşamüzeri olan ise büyük bir çemberi belirli bir aralıktan geçirmek üzerineydi. Bu kez başarılı oldum ve ödül olarak bir bandana kazandım. Daha öneki yarışmalardan kazandığım bandana lacivert renkli olduğu için bu kez kırmızı renkliyi aldım.

MORİLER VE HAKA DANSI

Gün içindeki asıl eğlence ise, Yeni Zelandalı Mori yerlilerinden bir folklor gurubunun müzik ve dans gösterisi olabilirdi. Ne yazık ki olamadı. Dört erkek ve iki kadından oluşan yerel kıyafetli profesyonel bir ekip olan bu sanatçılar, danslarındaki yüz mimiklerini ve bu dansların geleneksel bağırışlarını o kadar abarttılar ki, rol yaptıkları çok belli oldu ve işin tadı biraz kaçtı. Sinema eleştirmenlerinin dediği gibi, "bir sahne yada sinema sanatçısı rol yapar ama rol yaptığı belli olmaz". Bunlar, sanki, "bizim böyle yarı çıplak ve üstümüzde otla çöple olduğumuza bakmayın, biz de sizin gibi modern insanlarız, sadece tarihi danslarımızın rolünü yapıyoruz" havasını gözümüze soktular. Bir gece önceki amatörlerin Samoa dansı kötüydü bu kez profesyonellerin yaptığı Mori'lerin haka dansı başka türlü bir başarısızlık örneği oldu.

Bunların danslarında anlatmak istedikleri konu olan, karşı taraftaki düşmanlarını korkutma amaçlı yüz mimikleri ve bağırışları çok eski bir filmdeki bir sahneyi hatırlattı bana; Harrison Ford'un başrolünü oynadığı Indiana Jones serisinin birinde, bizim kamçılı adam dar bir mağarada böyle bir yerli ile karşı karşıya kalır, iri yarı yerli elindeki kocaman bıçağı, yüzünü çeşit beşit yaparak ve türlü şekilde bağırarak Indiana Jones'a doğru sallar ve adeta "biraz sonra senin işini bitireceğim" der gibidir. Ancak filmin asıl oğlanı hiç oralı olmaz, belinden çıkardığı tabancası ile tek bir el ateş eder, sonraki sahnede dev gibi yerli tam alnından vurulmuş yerde yatarken, Indiana Jones bunun üzerinden atlayarak yoluna devam eder.

Batılılar bu adaları herhalde bu şekilde teslim aldı. Yerliler ellerinde basit sopa ve taşlarla bağırıp bunları korkutmak isterken, davetsiz misafirler tabanca ve tüfekle bunları öldürmekle işe başlıyordu.

MASKELİ BALO VE BATMAN

Asıl eğlencemiz akşam yemeğinden sonra başladı. Çünkü bu akşam maskeli karnaval var. Gezimizin yarısı bitti ve 2.yarının ilk günündeyiz. Günlük gazetemizdeki yazılarla ve bir gün önce başlayan anonslarla karnaval yeri ve saati ilan edildi ve karnaval için özel kıyafetler giyilmesi ve maskeler takılması önerildi. Gülsüm’ün gün içinde gittiği kursta maske yapması öğretilmiş. Renkli kartonlardan ve gramofon kağıtlarından Gülsüm kendisine 18.yy. Batı Avrupalı kadınların tek bir çubuğa bağlı olarak elleriyle tuttukları sadece gözleri saklayan ince maskelerden yaparken benim içinde çok güzel bir Batman maskesi yaptı. Kara renkli maskemin ayrıca renkli gramofondan süsleri bulunuyordu.

Akşam yemekten sonra, siyah gömlek ve pantolonumu giydim ve kara Batman maskemi takarak karnavalın yapılacağı 6. katın yolunu tuttum. Hemen herkes dönüp dönüp bakıyor ve çok başarılı olmuş şeklinde işaretler yapıyor.

Bugüne kadar Gülsüm’le ara ara dans etsek de genelde seyretmeyi yeğlemiştik. Çünkü, Avrupalıların çok iyi bilerek özel figürlerle oynadıkları dansları özellikle ben hiç bilmediğim için ancak çok yavaş standart hareketli romantik dans müziklerinde piste çıkmıştık. Yine Avrupalıların ikili olarak değil de hep birlikte yaptıkları toplu danslar çalınıyor her gece, bunları ise ikimiz de bilmiyoruz ve seyretmek daha uygun oluyordu. Bu akşam ise dans işine Fransız kalmadık ve bolca dans ettik. Büyük salonu dolduran hemen herkes özel kıyafetler ve maskeler takmıştı. Alman, İspanyol, Amerikan ya da Afrika yerli kıyafetleri, Arap, Çin, Meksika kıyafetleri, Cadı, Vampir, melek ya da şeytan kıyafetleri ve yüzlerde çeşitli maskeler veya boyalarla çok renkli bir gece oldu. Belki de yatmak için odamıza döndüğümüz en geç saati bu gece bulduk. (Yarın: Nuku'alofa, Tonga Krallığı, Bir Garip Oğlan, Anne Domuza Bulaşma, Türk Polisi Yakalar, Kim Bu Yetenek)

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
İZSU GENEL MÜDÜRÜ KÖSEOĞLU: SİYASET ÜSTÜ ÇALIŞIYORUZ
İZSU GENEL MÜDÜRÜ KÖSEOĞLU: SİYASET ÜSTÜ ÇALIŞIYORUZ
YILMAZ KARAKOYUNLU VEFAT ETTİ
YILMAZ KARAKOYUNLU VEFAT ETTİ